FİRAR
Belki durup dururken, hiçbir şey yokken çıkmışlardı, belki de dayanamayıp kaçmışlardır en güvenli hapishanemden.
Oysa tutsak ediyordum onları onca zamandır. Acımasızca… Zincirlemiştim ellerinden ve ayaklarından. Esir almıştım hepsini ve durmadan da çoğalıyorlardı, ürüyorlardı çok güvenli çelik kapılardan yapılma hapishanemde. Bense bırakmıyor ve her birini münzevi zindanla atıyordum bazen de, çok çıngar çıkardıklarında da.
Zalim miydim?
Hayır. Kendi güvenliğim için gerekliydi bunlar, tüm bu güvenlik önlemlerim.
Çaresiz kalmamak için acımasız oluyordum zaruri.
Lakin, tüm güvenlik önlemlerim ve sair tüm uğraşlarıma rağmen, iki tane tutsak kaçmışlar kimseye sezdirmeden. Biri doğudaki kapıdan, biriyse batıdaki kapıdan tüymüşler.
Nasıl oldular, nasıl başardılar bu işi bilmiyorum. Benim gibi bir diktatör bile anlamadı nasıl gittiklerini.
Sabahın serin rüzgârında, yine hiç gelmeyen, hiç de gelmeyecek olan, o kırmızı ve zalim otobüslerden birini yine beklerken umutsuzca…
Üşürken hafifçe ve büzüşmüşken biraz da soğuğa da kızarak…
Hala da fark edememiştim o kaçakları, yanaklarımda hissetmeden beni üşüten o ıslaklığı.
YORUMLAR
Sabahın serin rüzgârında, yine hiç gelmeyen, hiç de gelmeyecek olan, o kırmızı ve zalim otobüslerden birini yine beklerken umutsuzca…
Üşürken hafifçe ve büzüşmüşken biraz da soğuğa da kızarak…
Hala da fark edememiştim o kaçakları, yanaklarımda hissetmeden beni üşüten o ıslaklığı.
...işte...ansızın uçuverir aramızdan öteki yanımız,bildiğimiz ama tanımadığımız kişiliğimiz...
---sevgimle---