- 840 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yağmur
Konak evlendirme dairesinden çıktıklarında, yaklaşık on dakikadır resmi olarak karısı olan Yağmur`un, elindeki gelin çiçeğini etrafta toplanan yakınlarına fırlatmasını büyük bir keyifle izledi. Çiçeği Yağmur`un kuzeni Irmak yakaladı ve sanki bir şampiyonluk kupası kazanmış edasıyla havaya kaldırarak çevresindekilere gösterdi. O sırada Gökhan ve Yağmur alkışlar eşliğinde arabaya bindi. Koltuklarına oturdukları anda dudakları birleşmiş ve o anın tadını çıkartmaya başlamışlardı bile.
Telefonun alarm sesiyle dudakları birbirinden ayrıldı ve yatağının yanında duran sandalyenin üstünde duran telefonunu alarak alarmı susturdu Gökhan. Rüyanın etkisinden kurtulup, duvarlarının sıvası rutubetten dökülmeye başlamış odasına şöyle bir göz gezdirdi....
Bir hafta içinde üçüncü kez aynı rüyayı gördüğünü düşündü birden. Garip olan şu ki, Yağmur diye birini tanımıyordu ve uyandığında onun yüzünü hatırlayamıyordu. Tekrar �garip� dedi içinden.
Gözlerini telefonuna çevirdi tekrar. Onbeş dakika içinde evden çıkmazsa patronunun o kadınsı ses tonuyla -patronunun eşçinsel olduğunu düşünüyordu- ona bağırışını dinlemek zorunda kalacaktı. Aceleyle yataktan kalkıp üstünü giyindi ve aynaya bakıp aralarında beyazlar çıkmaya başlamış saçlarını elleriyle üstünkörü düzeltti. Beyazları bir kez daha farketti ama bunu kendine dert etmedi. Anahtarları aldı ve evden, sanki ordan kaçarcasına çıkıp hızlı adımlarla iş yerinin yolunu tuttu...
***
Çankaya`da bilgisayar parçaları satan bir dükkanda çalışıyordu. Aldığı maaşın üçte ikisi ev kirasına gidiyordu zaten. Geriye kalan parayla da bir ay geçinmeye çalışıyordu.
Gürçeşme`nin varoş mahallelerinden birinde müstakil bir evde oturuyordu. Bekarların ev bulmasının sorun olduğu bir ülkede yaşıyordu ve ancak burasını bulabilmişti kendine. Pek tekin bir yer değildi ama zaten eve sadece yatmak için uğruyordu.
Yakışıklıydı ve gerçekten düzgün bir fiziği vardı. Bu yüzden kızlar konusunda çok fazla sorun yaşamıyordu. Bu konuda asıl sorunu maddi durumunun çok iyi olmaması nedeniyle kızlara çok fazla vakit ayıramıyor olmasıydı. Bunun dışında bir sıkıntısı yoktu...
***
Tam vaktinde iş yerindeydi. Onunla beraber çalışan diğer eleman ondan önce gelmiş ve dükkanı açmıştı. Caddenin köşesindeki simitçiden aldığı bir gevrek ve bir peynirle kahvaltısını yaptıktan sonra bir önceki akşam gelen yeni ürünleri yerlerine yerleştirmeye başladı...
***
Yorucu olmayan bir günün ardından dükkandan çıktığı anda telefonunun cebinde titrediğini hissetti. Telefonunu çıkartıp baktı. Mesaj tanımadığı bir numaradan gelmişti. Açıp okudu: �Merhaba Gökhan. Ben Erkan. Melih`in telefonundan mesaj atıyorum. Arkadaşlarla toplandık takılıyoruz. İstersen seni de alayım bize katıl. Hem evleri de sana pek uzak değil. Cevap bekliyorum.�
İlk önce biraz tereddüt etti. Tanımadığı birinin evine gitmek pek cazip gelmemişti ona ama uzun zamandır asosyal biri olarak yaşadığını düşündü ve mesaja cevap yazdı: �Tabii size katılmak isterim. Eve gidip önce bir duş almam gerekiyor. Hazır olduğumda seni ararım.�
Mesajı yolladıktan sonra adımlarını biraz daha hızlandırdı. Duraktaki beş dakikalık bekleyişten sonra beklediği otobüs geldi, bindi ve gördüğü ilk boş yere oturdu. İneceği yere kadar Erkan`ın arkadaşlarının nasıl insanlar olduğunu ve gireceği ortamın nasıl bir ortam olabileceğini düşündü. Otobüs evine 250 metre uzaklıktaki durakta durdu ve Gökhan otobüsten indi. Hafiften koşarak ewe geldi ve hiçbir şey yapmadan duşa girdi.
Duştan çıktıktan sonra giyindi ve Erkan`ı aradı. Buluşacakları yeri ayarladılar ve evden çıktı. Beş dakika kadar yürüdükten sonra köşede Erkan`ı gördü ve sıradan bir merhabalaşma faslından sonra gidecekleri eve doğru yürümeye başladılar.
Bir apartmanın önünde durdular ve Erkan �Burası.� dedi. Apartmandan içeri girip ikinci kata çıktılar. Kapı aralıktı. Erkan, Gökhan`a içeri girmesini işaret etti ve beraber içeri girdiler. �Gel gel. Çekinme rahat ol.� diyerek Gökhan`ı rahatlatmaya çalışıyordu. Odadan içeri girdiğinde gözüne ilk çarpan ortadaki masanın üzerinde duran boş bira şişeleriydi. Ve masanın yanında, yerde açılmayı bekleyen yaklaşık yirmi tane daha bira vardı. Uzun zamandır bira içmediği aklına geldi.
Odada karşılıklı olarak iki duwarın dibine yerleştirilmiş iki kanepe ve ortada bir masa vardı. Sağ taraftaki kanepede yirmibeş yaşlarında biri ve onun göğsünde yatan aynı yaşlarda bir kız vardı. Sevgili oldukları belliydi. Hemen karşısındaki kanepede üç tane kız birbirleriyle muhabbet ediyorlardı ve Gökhan odaya girince bakışlarını ona çevirmişlerdi.
Melih �Bu benim en yakın arkadaşım Gökhan. Aramıza katılsın istedim.� dedi ve Gökhan odadaki herkesle sırayla tanışmaya başladı. Sağdaki kanepede oturan çift Gökhan`ın gelişiyle toparlanmıştı. İlk olarak o tarafa yöneldi ve elini uzatarak �Merhaba� dedi. İlk olarak kız elini uzattı ve �Hoş geldin. Dilek ben.� dedi. Ardından erkek arkadaşı da elini uzattı ve �Can� dedi küçük bir tebessümle. Ardından sol taraftaki kanepeye yöneldi. Sırayla Melis ve Pelin`le tanıştı. Kanepenin en sonundaki kızın önüne gelince bir an durdu. Kusursuz bir güzelliği vardı ve sanki Gökhan onu daha önce bir yerlerde görmüştü. Suratına dikkatlice baktı. Sonra hemen toparlanarak elini uzattı ve ona da �Merhaba.� dedi. Kız da elini uzattı, güldü ve �Hoşgeldin Gökhan. Ben Yağmur� dedi...
***
Gece boyunca gözlerini Yağmur`un üzerinden ayıramadı. Kızında bu durumdan rahatsız olmadığı belliydi.
Gece vakit hiç farkında olmadan ilerlemişti ve saatine baktığı anda ani bir hareketle ayağa kalkarak �Ben artık gitsem iyi olacak.� dedi. Erkan ve Melih karşı çıksa da sabah işe gideceğini, bu yüzden eve gidip uyuması gerektiğini söyleyince daha fazla ısrar etmediler. Herkes ile tek tek vedalaşarak evden ayrıldı.
Evine gidene kadar hep Yağmur`u düşündü ve gördüğü rüyayı hatırlamaya çalıştı. Ama rüyasında gördüğü yüzü yine tam olarak hatırlayamadı.
Eve girince üstündekileri çıkardı ve yatağına girdi...
***
Konak evlendirme dairesinden çıktıklarında, yaklaşık on dakikadır resmi olarak
karısı olan Yağmur`un, elindeki gelin çiçeğini etrafta toplanan yakınlarına fırlatmasını büyük bir keyifle izledi.
Çiçek havada asılı kaldı ve yatağından uzanarak telefonunu aldı ve alarmı susturdu. Hemen ekranda yanıp sönen küçük zarf dikkatini çekti. Sabaha karşı ona kim mesaj atmış olabilirdi ki. Mesaj yine tanımadığı bir numaradandı. Açıp okudu: �Merhaba Gökhan. Ben Yağmur. Eğer sende istersen müsait olduğun bir qün seninle görüşmek isterim.�...
1 sene sonra...
Konak evlendirme dairesinden çıktıklarında, yaklaşık on dakikadır resmi olarak karısı olan Yağmur`un, elindeki gelin çiçeğini etrafta toplanan yakınlarına fırlatmasını büyük bir keyifle izledi. Çiçeği Yağmur`un kuzeni Irmak yakaladı ve sanki bir şampiyonluk kupası kazanmış edasıyla havaya kaldırarak çevresindekilere gösterdi. O sırada Gökhan ve Yağmur alkışlar eşliğinde arabaya bindi. Koltuklarına oturdukları anda dudakları birleşmiş ve o anın tadını çıkartmaya başlamışlardı bile...
Bu defa rüya değildi...
DouKan...
YORUMLAR
Yazınızın içeriği ve anlatım biçiminiz bir çok yazar arkadaşa göre çok iyi, bazı kelimeleri üst satırda kullanmış olmanıza rağmen alt satırda da kullanmanız anlatımı sadeleştirmişliğiniz yanı sıra, hikayenin başlangıç ve orta bölümlerinde ki geçişleri tam yerinde kullanmış olmanıza rağmen son kısım için birazcık hızlı bir geçişle sonu yaklaştırılmış olmanızın haricinde bence hikayenin kurgusunu günlük yaşam içerisine uygun bir şekilde yerleştirmişsiniz..
Etkilendim, bence çok iyi hikaye ve öykü yazabilirsiniz...
Saygımla..