kabullendim ben de!
‘ Kaybolan Yıllar’ eşliğinde başladım yine yanmaya… Ve yazmaya…’İçerimde yangın yakılır, of! Son bakışın aklıma takılır… Ah! Gece gündüz susar dudaklarım… Kimseler duymaz, gizlice ağlar, sessiz sedasız Kaybolan Yıllar!’
Yaşanacak çok şey vardı dost,zamanında; ama ne oldu; mahkûm olduk bu kaybolmalara… Dünyaya gelişimiz nasıl bir sürpriz olduysa o küçücük yüreğimize, bir o kadar da korktuk kaybettiklerimizden… Kaybolanlardan suçlu hissettik kendimizi… Bu yüzden hep geçmişte bıraktık aklımızı, ruhumuzu… Esir olduk adeta! Dönemedik şimdiye, dönemiyoruz… Bugüne varamayınca, geleceği çoktan zorlu buluyoruz. Bırak geleceğe varma isteğini, düşünmüyoruz bile bunu! Geçmişteki korkularımız geleceğe darbe indiriyor; bu yüzden geleceğin ihanetinden de, intikamından da korkuyoruz! Tedirgin oluyoruz yarından… Ah! O geçmişler keşke gerçekten geçmiş olsalardı… Hiçbir iz bırakmadan.
Oysa bir gün üzüleceğiz, kendimizi boşa oyaladığımız zaman uğruna!
Artık şuna inanıyorum; iradenin terkine mahkûm oldum kaderin karşısında, ne söz söyleme hakkına sahibim ne de müdahale etmeye… Uyuştu sanki her şey… Sadece bedenim değil, ruhum da, hayallerim de, anılarım da… Yürek alıştı dayanmaya. Vuruldum oysa kaç kere!
Vurulduk kaç kere dost!… Ne yangınlar gördük… Yalancı aşklar, sahte yüzler, aldatan sözler... Yürek dayanmadı mı? dayandı... Dayanır da daha… Ama her zaman derim, KABULLENMEK, zordur; inandıramazsın kendini… Dünyaya hep o gözünü ilk açtığın günkü kadar bakarsın; küçücük gözlerle, anlamayan bakışlarla… Hâlâ da anlamıyoruz zaten, anlayamıyoruz; çünkü hiç bilemedik nerde olduğumuzu, neden olduğumuzu, nereye gideceğimizi bilemiyoruz… Yolumuzu el yordamıyla bulmaya çalıştığımız bir karanlıktayız… Tek isteğimiz yüreğimize bir damla güneşin doğması! Çok mu şey istiyoruz dost? Tek isteğimiz bir gün bizim de yüreğimize güneşin doğması! Gelecekten korktuğumuz sürece, geçmişten kurtulamadığımız sürece sence nasıl doğar!
Bunları neden mi anlattım? Anladın sanmıştım! Diyorum ki dost; KABULLEN artık… Bize bir seçenek sunulmadı, aniden doğduk! Bunu kabullenemedik ki, ilk aylarımızda hep yumduk gözlerimizi… Kimseyle konuşmadık bir süre… İlgilenmedik kimseyle… Hep uyuduk! Yavaş yavaş alışmaya çalıştık ekoya… Sonra eli mahkûm, açtık gözlerimizi… Önce sesleri duymaya başladık; bazen ürktük bazen dinledik… Sonra kendi elimizi incelemeye, daha sonra yakınlarımızın elini incelemeye koyulduk; ve sonra konuşmayı... bu da öğrenmenin başlangıcına ispat işte!En önemlisi gülmeyi öğrendik! Ağlamayı da dediğini duyar gibi oldum; sence öyle mi dost? Sence onu da mı öğrendik? Ben öyle düşünmüyorum! Ağlamayı biz öğrenmedik! Ağlamak öğrenilecek bir öğe değil! Doğum anlarını hatırla, anne rahminden çıkar çıkmaz ağladık! Sence bunu rahimdeyken mi öğrendik? Yoksa doğduğumuz andan kadere mahkûm olduğumuzun ispatı mı bu?
İşte Kabullenmek gerekliliğini bize kaderin ta kendisi öğretti o an! Bilimsel açıklamaları var doğar doğmaz hemen ağlayan bebeğin… Ne olursa olsun, ağlamanın gereksiz olduğu bir kader ne bilime söz bırakırdı ne de öğrenmeye! Demek ki gerekli! Ve biz de ağlamayı BİLİYORDUK!
Kabullen artık dost! Geçmişin yakasını rahat bırak! Dön önüne! Arkandakiler konuşabilir; ama bu senin öğrenmeni etkilemez, eğer istemezsen! Arada dönüp elinle bir sus işareti yaparsın ve susturursun gerekirse! Ama bil ki konuşmaya devam edeceklerdir! Sürekli dönüp onlara kaş çatsan, ya da kızsan, sen bıkarsın, yorulursun… Ve bu şekilde birçok şey kaçırmış olursun! Oysa Kabullenirsen onların konuşmasını, artık alışırsın… Artık seslerine karşı bir uyuşukluk hissedersin ve onların olmayışı aslında canını sıkar artık! Çünkü onlar konuştukça sen dikkatini konuşmacıya daha çok vermek isteyeceksin ve daha çok şey öğreneceksin..! Bilmem anlatabildim mi?
Beni sorarsan, Kabullendim ben de! Zor olanı başardım! Şaşırmıyorum artık olanlara ve olacaklara! Kader çok garip; kendince bir dans tarzı var… Her adımı başka, asla aynı değil! Ben de kendimi arkasında çalan müziğin ritmine bıraktım!
dene, ve gör!
YORUMLAR
hani yazıların şiirlerin begendigimiz yerlerini kopyalar yorum alanına yapıştırırz ya bu yazıda kopyalanıp yapıştırılacak çok yer var onun için yazınızın noktasından virgülüne başından sonuna kadar çok dogru şeyler yazıyo gerçi çok içten bi sesleniş yada zerzeniş bilemem ama güzel oldugu çok açık ve net
kaleminiz daim olsun tebrikler
özgür(vatansever) :)