- 4940 Okunma
- 23 Yorum
- 0 Beğeni
ÜÇ GÜZELLER EFSANESİ
Efsaneye göre, Peleus ile Tetis’in düğün törenlerine Nifak tanrısı Ares (Mars) altın bir elma gönderir. <<İçlerinden en güzeline >> yazmaktadır elmanın üstünde.
Zeus bu elmayı kime versin; tanrılar arasında habercilik yapan kurye Hermes ile birlikte bu elmayı tutar, ida Dağı’nda Çoban Paris’e gönderir.
Bu kararı ölümlü birisi versin der, çünkü bu kararı Zeus verir ise, tanrıların verdiği karar da ölümsüzleşecektir.
Adı geçen üç güzel, Afrodit, Athena ve Zeus’un kendi karısı Hera’dır.
Ticaret Tanrısı Hermes işbilirliğin, pratikliğin temsilcisi ve ölülerin ruhlarını Hades’e taşıyan, tanrılar arasındaki haberci -KURYE- tanrıdır.İda Dağı ki tanrıların oturduğu yüksek dağlardan birisidir bu dağ ve Olympos Dağı’nın işlevini üstlenmiştir burada.
(Olympos dağı, Antalya’ da Kemer ilçesinde bu günkü Tahtalı Dağı’dır. 2365 m. ve Olympos sözcüğü eski Anadolu dilerinden gelen bir sözcüktür.)
Altın elmaya sahip olmak için
Hera der ki Çoban Paris’e ;’Bu elmayı bana verirsen seni Asya kralı yaparım.’
Athena der ki; ’Bu elmayı bana verirsen sana sonsuz akıl bilgi ve kehânet gücü bahşederim.’
Afrodit der ki,
’ Bu elmayı bana verirsen; sana Ispartalı Helena’nın aşkını bağışlarım!’
Helena güzelliği tüm dünyada dillerde dolaşan bir kadındır.
Sonuçta Isparta’lı Helena ’nın aşkını tercih eden Çoban Paris bu Altın elmayı Afrodit’e verir ve Afrodit; Aşk ve Güzellik Tanırıçası sıfatını kazanır.
Daha sonra Isparta’lı Helena ’yı kaçırmak isteyen Troya (Truva)lılar, Anadolu’ya saldırır ve Truva Savaşları başlar...
Elbetteki savaşın amacı Küçük Asya olarak adlandırılan Anadolu’yu istila hareketidir. Hedef tüm zenginlikleri ele geçirdikten sonra , Asya’yı tümüyle ele geçirmektir.
Bu nedenle bu felsefenin takipçisi olan Büyük İskender, Truva savaşlarından(M.Ö.1184) yaklaşık 850 yıl sonra M.Ö.334 te Asya seferine çıkmış ve Hindistan’a kadar ilerleyerek, Helen İmparatorluğu’nu kurmuştur.
Amaç Helen kültürünü dünyaya küresel biçimde egemen kılmaktır.Ordularıyla gittiği yerlere felsefecileri, bilim adamlarını da götürerek DÜNYA ORTAK KÜLTÜRÜ yaratmayı düşünmüştür.Ancak günümüzde de buna benzer asıl amacı sömürü olan ’ Küresellleşme Politikaları ’ varsa da bunlar yaşama şansı olmayan politikalardır.
Eğer tarih göreceli bir tekerrürden ibaret ise, nasıl ki Büyük İskender’in ölümünden ,
kısa bir süre sonra kurduğu İmparatorluk dağılmış ve dört ayrı idareye bölünmüş ise, tüm küreselleşme üstüne bu gün yapılan hayâller de suya düşmeye mahkûmdur.Tarihten bu noktada ders alınmalıdır.
Asya ile Avrupa arasındaki bu topraklarda yaşayan bizler, bu anlamda nasıl bir coğrafyada yaşadığımızın ve Batı Dünyası’nın amacının ne olduğunu bu efsaneyi iyi irdeleyerek çıkartabiliriz.Burada tanrıların taşıdıkları sıfatların ve altın elmayı elde etmek için verilen tekliflerin her biri altın değerinde tarihsel nasihatlardır.
Altın Elmalar ise; gece ile gündüzün sınırlarında Hesperid’lerin beklediği bahçelerde yetişmektedir.Dünyay’ı sırtında taşıyan ATLAS adlı tanrı bu elmalardan koparmak isteyince, sırtında taşıdığı dünyayı bir süre sırtından indirmek zorunda kalır.Bu arada dünyayı taşımak, kuvvet tanrısı Herakles’e(Hercules) düşer.
Burada dünyayı kısa bir sürede olsa sırtında taşımayı üstlenen Herakles’e üç Altın elma bağışlanır.Antik çağ’da yapılan Herakles heykellerinde Herakles’ in Oniki Macerası ya da kahramanlığından birisi olan bu olay;Herakles’in omuzunda dünya ve arkada sağ elinin içinde sakladığı üç altın elma motifi ile betimlenmiştir.
O nedenle bu güne kadar dünyayı sömürge olarak elinde tutan felsefelerin düşünsel boyutu iyi irdelenmeli, felsefe olmaksızın dünyayı yönetmenin de mümkün olmadığı iyi kavranmalıdır.
Güneşi Batmayan İmparatorluk(İngiltere-Anglosakson felsefi düşünce temeli:MORGENLAND) ile gece ve gündüzün sınırlarını bekleyen Hesperid’lerin altın elma bahçeleri, bana göre aynı felsefi temele dayanmaktadır.Hindistan’dan Anadolu’ya uzanan Asya coğrafyası ve el değmemiş altın madenleri değilse, nedir ele geçirilmek istenen, tüm dünya ise eğer; bunun adı bu gün GLOBALİZM( ATLAS)dir.Yani ne kadar eski bir ’Yeni Dünya Düzeni ’
BÜYÜK İSKENDER ROLÜNÜ GÜNÜMÜZDE BUSH ÜSTLENMİŞTİR...
HELEN KÜLTÜR MİRASINI ROMA, ROMA’YI BİZANS, BİZANS’I AVRUPA BİRLİĞİ VE ABD TAŞIMIŞTIR GÜNÜMÜZE... DİNLER, TANRILAR (adları) VE FELSEFELER DEĞİŞSE DE , KRALLAR DEĞİŞSE DE ÖZÜNDEKİ ÇIKAR KAVGASI DEĞİŞMEKSİZİN SÜRMEKTEDİR YERYÜZÜNDE.
Bu ne tesadüftür ki Büyük İskender’in sevgilisi erkek ve o bir homoseksüel idi.Dünya ezelden beri ...nelerin elinde fırıldak değil de nedir, uyanık olmak gerekmektedir.
Saygılarımla...
24.12.2008
ÜÇ GÜZELLER
Düşünün ki üç kişi
Biri önde
Çaprazında ikisi
Kollasınlar öndekini
Her güzel şey üçtür
Üç kişi; biri ben, biri sen
Öbürü senden benden
Ne zaman ki güzellik çoğalır
Çirkinlik güzellik içinde boğulur kalır
Üç şey düşün
Doğum, yaşam ve ölüm
Neden öldük, öldürüldük
Giden döner mi hiç geri
Yaşasın barış, kardeşlik özgürlük
İda Dağı’nda Çoban Paris
Altın elmayı Afrodit’e verdi
Nifak soktu Zeus Ares ile
Düğününe Tetis ve Peleus’un
Altın elmayı bırakın
Gül yanağınızı uzatın sevdiğinize
Güzellikler katın
Aşk ile güzelliğinize
Özgürlüğün aşığı Prometheus
Ateşi, gülü ve külü sevdi
Çaldı göksel tanrılardan ateşi
Yeryüzüne indirdi
Ne kavga ne döğüş
Kimse pişman olmasın
Savaşma seviş, kutsa ateşinle aşkı
Solmadan gülün ecelsiz
Hakça düzen kurulsun
Huzur içinde oturulsun
Kim nifak soktuysa araya
Ondan hesap sorulsun
Dağılmadan topu kantarın
Ortadan tutulsun terazi
Her güzel şey üçtür
Adaletsiz yaşamak
Acı, korkunç ve gülünçtür
Adaletsizlik insanı ilâhlaştırır
İlâhların çokluğu kıyâmeti yaklaştırır
Saygı duyulsun yaşama
Öldürmek bizi insanlıktan uzaklaştırır...
Şaban AKTAŞ
23.10.1998
Kaynakça;Mitoloji Sözlüğü / Azra Erhat’ın verdiği bilgileri beynimde harmanlayıp sentezleyerek sundum.
YORUMLAR
Can kardeşlerim
Sayın Topaloğlu ,sevgili Lale, şair 07
Yazı gününde okunmasa da
tarihi olarak güncelliğini hep koruyacak içeriktedir bence
o nedenle geş de olsa yorumlarınız çok değerli benim için.
Yorumlarınızla hep bana güç verdiniz.
İnanıyorum ki damarlarımızdaki asil kan soysuzların sesini boğmaya yetecektir.
Yürekten selam sevgi ve saygılarımla...
Mitolojiye bayılıyorum.
Tarihi kalıtlar, kentlerde büyüleniyorum.
Sevgili Aktaş da rehberlik, tercümanlık ediyor.
Mitolojik bilgilerle küresel emperyalizmi kesiştirmesi anlamlıydı.
Kiraz Çiçeği'nin Fatihin Bedduasını yeni öğrendim.
Bu da çok anlamlı ve düşündürücüydü.
Şimdi memleketi parsel parsel satıyorlar. Üstelik de vatan, millet din kavramını yoğun biçimde vitrinize edenler tarafından. Kolay olduğunu inansalar başkenti başka yere taşıyacaklardı. Salt Atatürk'e inat.
Tarih yinelenmeden mi ibaret bir bakıma.
Aktaş'ın örneklemeleri isabetli.
Vatan millet diyorlar. En çok biz milliyetçiyiz diyorlar.
Ancak "Ulasa sesleniş"ten vazgeçemiyorlar.
Şaban Aktaş bu sitede şiirler yanısıra bilgi birikimlerini paylaşarak büyük katkılarda bulunuyor.
Konuyla ilintil bir şiirimi bu konuyu zenginleştirme açısından buraya kopyalıyorum.
Teşekkürler Sayın Aktaş kardeşim.
İskelet Uykusu
I
Gülün sürgün yaprağında uğur böceği
Tohumun fidelenen sesiydi şarkısı.
Şarkısı;
Kelebeğe işlenen ebrusu.
Ebrusu;
Uslandıran kanat kasırgası.
Körpe incir ağacı sütü kadar
Lekesizdi hatırası
II
Medarıiftihar çatık kaşlı baş erkekler
Terkedilmiş kuş yuvasında
Dört mevsim mendil tadında sürü uykular
İpliğe kıl olunca kanat etkisinde ak pamuklar
Tuzak kozalarında şimdilik sevinçle intihar ederler
Saray bahçelerinde dirilmek üzere cariyeler
Sadece iskeletlerin huyudur zararsız uykular
Kana yalanan çakal iştahında arsızız
Kumrular yu-suf-cuk diye Yusuf’a ağıt yakarlar
Şimdilerde eski çoban köpeklerine muhtacız
Ağabeyim Yakup ile biz de Yaradana aynı şiddetle bağlıyız
Duyuru iptal ey çatık kaşlı baş erkekler
Ferman Tanrı’dan, ihaleyle satılamaz peygamberler
III
Kraliçe karıncanın düşen kanadı dermansız kollarımız
Aşkın cenneti uğur böceğinin uçtuğu sürgün yaprağıdır
Güle su dökülünce
Helak olmakta çiçek tozuyla beslenen böcekler
Sadece iskeletlerin huyudur zararsız uykular
Ve leş kokuyor çiçeksiz beyinli canlı tende ruhsuz iskeletler.
Timsahlara yem olacaklar kuruyunca nehirler
Ve gün gelir beyin kusar bedenden o kemikler
IV
Ve şairler ölünce
İhtişamdan muaftır yapılan törenler
Yerlere ve göklere armağandır şiirden iskeletler
Her şeye
KARŞIN
Edebiyat sanat düşün
Dergisi Sayı:7
Aklıma haberleri dinledikten sonra geldiği için eklemek istiyorum arkadaşım.(Malum biz Türkler :)
Fatih'in Bedduası:
İstanbul’u elden çıkarmak için yeni yollar denenirken FATİH, İstanbul’u alıp da Ayasofya önüne geldiğinde bir keşişle sohbeti sanki bu günü görmüş gibi.fala bakıp “TÜRK’ler İstanbul’u alacak dediği için yıllarca zindana atılan keşiş FATİH’in huzuruna çıkarılır. Bunun üzerine FATİH de İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil atmasını ve doğruyu söylerse ödüllendirileceğini bildirir. Keşiş remil atıp ve şöyle der:
İstanbul, TÜRK’lerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak, lakin öyle bir zaman gelecek ki emlak ve arazileriniz satılacak, bu suretle İstanbul TÜRK malı olmaktan çıkacak. Bu falın bildirdiği sonuçtan büyük üzüntü duyan FATİH, ellerini kaldırarak ” İstanbul’da edindiğim yerleri ecnebilere satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar! ” diye beddua eder.
Tutttu mu dersiniz?
/Her güzel şey üçtür
Üç kişi; biri ben, biri sen
Öbürü senden benden
Ne zaman ki güzellik çoğalır
Çirkinlik güzellik içinde boğulur kalır/
hıc bır guzellık ve ıyılık cezasız kalmıyor bu dunyada hocam, yazıyı okudum ırdeledım. ama sıırın bu bolumu ıle daha bı alakadar oldum nedense..
Asya ile Avrupa arasındaki bu topraklarda yaşayan bizler, bu anlamda nasıl bir coğrafyada yaşadığımızın ve Batı Dünyası’nın amacının ne olduğunu bu efsaneyi iyi irdeleyerek çıkartabiliriz.Burada tanrıların taşıdıkları sıfatların ve altın elmayı elde etmek için verilen tekliflerin her biri altın değerinde tarihsel nasihatlardır.
(bu verılen nasıhatlerı ve bu makaleyı bugunkı yönetıme okutmak lazım dıye dusunuyorum. yakında hepımız asımıle oluruz hemde kendı topraklarımızda.. asımıle olmak sadece dın degıstırmek veya kan degıstırmek degıl, kendı öz degerlerımızı unutmakla ve kaybetmekle de gerceklesebılen bır eylemdır kı bugunkı tablo buna cok elverişli malesef..)
sevgım ve saygımlasınız hocam.
Yorum için teşekkürler saygıdeğer Makedon (Er-Oil)
BİZLERE FİLMLERDEN TANITILDIĞI KADARIYLA ONUN ASKERİ ALANDAKİ DEHASI,KAN DÖKEN CANİLİĞİNİ AKLAMAYA YETMEZ DİYE DÜŞÜNÜRÜM.ANADOLU'YU KASIP KAVURMUŞ YERLİ HALKLAR ASİMİLE EDİLMİŞTİR.BU KONUDA SAYISIZ ÖRNEK VERMEK MÜMKÜNDÜR.
TEŞEKKÜRLER.
Şaban Aktaş tarafından 1/6/2009 12:01:02 PM zamanında düzenlenmiştir.
Amerikan resmi idolojisinin muhalifi olduğu bilinen Oliver Stone (2004) yapımı Aleksander filmini izlediğimizde,
görürüz ki Great Aleksander, Balkan liginde maçlarını rakiplerine karşı büyük bir üstünlükle tamamlayarak ilk yarıyı 10 puan farkla lider tamamlamıştır.
Kendi Büyük, idealleri cücük İskender olamayacağı için. Dur şu sefil ve ilkel âleme yeni bir
nizam getirelim diyerek Anadolu üzerinden Bağdat’a kadar engel tanımadan su gibi akar gider.
Filmde temcit pilavı gibi bir slogan işlenir. “Özgürlük ve Demokrasi Büyük İskender ile dünyaya
egemen olacaktır. “
Bu işte bir BUSH’luk vardır ya hadi hayırlısı.
Filmi izlemeye devam ediyorduk.
İskender Bağdat’ı çok sevmiştir. Bağdat fantastik ve zenginlikler diyarıdır. İmparatorluk ordularının
atları o dönem ot tükettikleri için o zamanlar petrol yataklarının yerine ot yataklar tercih ediliyordu
demokrasi adına “üstüne yatmak için”
Bir gün en sevdiği komutanlarından Ptolemi ‘ye
“Ptolemi…Ptolemi…
Ptolemi, İskender’in yarısı icabında karısı” deyince
Yapacak bir şey kalmamıştır, İskender orduları Afganistan’a kadar uzanır.
Burada işler iyi gitmez. Bambaşka bir dünya, uzun savaşlar ve aidiyetlerini kaybetmeye başlayan
komutanlar hoşnutsuz olunca tekrar Bağdat’a dönülür. İskender’in Hindistan ve Çin’e kadar uzanacak hayalleri de bir anlamda yarım kalır.
İskender’in Bağdat’tan sonrası olmadı.
İmparatorluğu dönemi süresince yüzüne hiç ayakkabı fırlatılmadı.
Tarihe en nefret edilen liderlerden birisi olarak da geçmedi.
III Aleksander veya Büyük İskender
M.Ö 356-323
İskender hikayesinde Bağdat değil, Babil (Babilon) geçer.
Ancak Güncel İskender II.Bush'un hikayesi Bağdat'ta biter.
Er Oil tarafından 12/25/2008 7:58:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
Efsaneler,yıllarca gerçekten olmuş gibi,kuşaktan kuşağa geçen mitolıjik hikayeler,gerçek üstü olaylar olarak bilinir.Emek vererek hazırladığınız ve sayfanıza astığınız ön tanıtım yazınızla girift olan şiirinizdede görüldüğü gibi,en önemlileri eski yunan kültüründengelmeleri görünsede,bizim Anadolumuzdan çıkan,gerçek bir kişinin yaşamına dayanan,DEDE KORKUT'un Köroğlu destanı,halk öyküsüyle edebiyatımızda ,ortak kültürümüzü anlatarak,önemli bir yere yerleşmiştir.Bunun yanında,gene BOZKURT destanı ise;en önemli iki göktürk destanından biridir.M.S.6-8 yüzyıllarda,eğemen olmuş,Türk ırkının ,yeni bir dal halinde dirilişi olarak kabul edilmektedir..İşte şiiriniz bundan ötürü,sayfanızda parlamış ve fazlasıyla zevk almama neden olmuştur...gönülden kutlarım sizi ..Anadolunun bağrından kopan değerli arkadaşım..tebriklerimle saygılar...
Dağılmadan topu kantarın
Ortadan tutulsun terazi
Her güzel şey üçtür
Adaletsiz yaşamak
Acı, korkunç ve gülünçtür
Adaletsizlik insanı ilâhlaştırır
İlâhların çokluğu kıyâmeti yaklaştırır
Saygı duyulsun yaşama
Öldürmek bizi insanlıktan uzaklaştırır
------------------------------------
emek ve bilgilendirmenizden dolayı çok teşekkürler. astığınız tabloyu yağlıboya çalışmıştım.
hocam emeginize hayranım zaten
etkili olan günümüzün puştu nu büyük iskendere benzetmeniz
büyük iskenderi ilk okudugumda müthiş şasırmıştım
ve bu savaşların süregelmesi igrenç bir şey
bilgilendirirken kattıgınız degerlere teşekkür ederim
gönlümüzün genç yazarlarındansınız
selam ve saygılarımla
Teşekkürler arkadaşım;
Allah iyiliğini versin emi...
Neler anlatıp, ne öğütlerde bulunmuşsun "insan oğlu insan"a sen öyle :))
(".." kabare devaynası oyunudur)
Kendimizi çözümlemede aciz görmeyelim mi yani şimdi bu durumda?
Baksanıza, tarih öncesinden gelen sorunlar içindeyiz hala...
Yine de helal bizlere.
İnsan oğlu insan nasıl da dayanıyor bunca felakete?
Duyar gibiyim cevabınızı: "insanız dedik ya kardeşim."
Tam puanımla kutluyorum.