- 664 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düğüm
Bölüm I – Öfke
Bugünün de diğer günler gibi hiçbir farkı yoktu Begüm için. Annesine ev işlerinde yardımcı oluyor, odasına çekilip kendi bilgisayarında internet üzerinden arkadaşlarıyla yazışıyordu.
Yine arkadaşlarıyla yazıştığı dakikalardan birinde kardeşi Burak`ın bilgisayarından gelen sesler onu fazlasıyla rahatsız etti. Biri ısrarla msn üzerinden Burak`a titreşim gönderiyordu. Daha fazla dayanamadı ve kardeşinin bilgisayarına geçip titreşimleri yollayan kişiye "Sen ne yapmaya çalışıyorsun ya, sana bir şey yazmadığına göre burda yok demektir değil mi? Bunu anlayamayacak kadar aklın çalışmıyor mu senin?" dedi. "Sen kimsin be?" diye cevapladı karşısındaki kişi. Begüm "Ablasıyım ben." dedi sadece ve bir daha da cevap gelmedi zaten.
Begüm`ün yazdığı kişi Akın`dı. Burak, Akın ile internet üzerinden oynadığı bir oyunda tanışmıştı. Burak henüz 15 yaşında olmasına rağmen 20 yaşında olan Akın`la iyi bir arkadaşlık kurmuştu ve onu gerçekten çok seviyordu. Ailesi ile birlikte yemek yerken, onlarla konuşurken sürekli Akın`dan bahsediyordu.
Bu olaydan sonra ara ara Akın Burak`a Begüm`ü sormaya başladı. Neler yaptığını, nasıl olduğunu soruyordu.
Yine Begüm`ün odasında oturup arkadaşlarıyla yazıştığı günlerden birinde Akın Burak`a ablasının ne yaptığını sordu. O sırada Burak`ın yanında bulunan Begüm bunu farketti ve hem şaşırdı hem de öfkelendi. O öfkeyle Burak`ı kenara itti ve "Sen kim oluyorsun da kardeşime beni soruyorsun be, sana ne benim ne yaptığımdan?" yazdı Akın`a.
Yanakları kızardı yine. Esmer olduğu halde sinirlendiğinde yanakları kızarıyordu ve uzun süre geçmiyordu.
Begüm, lise yıllarından bu yana ideallerini gerçekleştirmek adına sadece dersleriyle ilgileniyor, aşk konularına fazla kafa yormuyordu. Üniversiteye başladığı zaman Melih adında biriyle çıkmaya başladı fakat bir seneye yakın süren bu ilişki sonucunda büyük yaralar aldı ve oldukça yıprandı. Çok değer verdi ama değer göremedi. Melih`i ailesiyle tanıştırdı, evlilik planları yaptı ama hiçbir şey düşündüğü gibi gitmedi. Çok sevdi, üzüldü. Melih`tan ayrıldıktan sonra gecelerce uyku uyuyamadı. Uyumaya çalıştığı dakikalarda titreyerek uyandı. Uzun süre toparlanamadı ama yaşadıklarından sonra insanlara karşı nasıl davranması gerektiğini, buna benzer büyük yıkımlarda ayakta durabilmeyi öğrendi.
Kağıda döktü içinden geçenleri...
Bitti işte, ayrıldı yollarımız,
Yıpransam da gecelerce,
Şunu bilmeni isterim ki,
Artık yoksun hecelerde...
Begüm internette Melih`le konuşurken sinirleri haddinden fazla yıpranmaya başladı. Artık ondan kurtulmak, hayatından tamamıyla çıkarmak istiyordu. Bu sırada Burak, ablasına dönerek "Niye uğraşıyorsun ki sen bununla ya, vereyim Akın`a numarasını arasın konuşsun, bak bakalım bir daha senin canını sıkabiliyor mu Melih." dedi. Begüm kardeşinin bu önerisine onay verdi ve Burak Akın`a böyle bir şeyi yapıp yapmayacağını sordu. Akın kabul etti ve Burak numarayı verdi.
Akın Melih`i aradı ve "Bak arkadaşım, sen bu kızı sevmiyorsan neden bu kadar üzüyorsun, eğer seviyorum dersen de inanmam çünkü sevsen bu kadar üzmezdin. Bu yüzden bu dakikadan sonra Begüm`ü arayıp da rahatsız etmiyorsun." dedi.
Bölüm II - Umutların Bittiği An
Aynı dönemlerde Begüm Tolga ile konuşmaya başladı. Tolga Melih`in ev arkadaşıydı ve Begüm`le çok iyi anlaşıyorlardı. Tolga okulda hastalandığında Begüm ona ilaç verdi, birlikte sinemaya gittiler, vakit buldukça birlikte zaman geçirdiler ve her akşam internetten yazışmaya devam ediyorlardı. Begüm Tolga`ya karşı birşeyler hissetmeye başladı fakat bir yandan da böyle bir şeyin olamayacağına kendini inandırmaya çalışıyordu. Sonuçta Tolga Melih`in ev arkadaşıydı. Tolga`nın da kendisine karşı bir şeyler hissettiğini düşünüyor fakat böyle bir ilişki başlarsa çeşitli sorunların doğabileceğinden korkuyordu.
Günlüğüne şu satırları karaladı...
"Umutlarım tükenecek diye o kadar korkuyorum ki. Bir kere daha darbe almaya gücümün olduğunu hissetmiyorum. Tam ayağa kalkıp adım atacağım derken, tekrardan büyük bir darbeyle yere yıkılacağımdan korkuyorum."
Tolga ile internette yazıştıkları sırada Begüm`e "Ben sizin sınıftaki birinden hoşlanıyorum." dedi. Begümün az da olsa varolan ümitleri artık iyice tükenmişti. Artık hayattan zevk almamaya başladı, gerçek mutluluğun onu bulacağına olan inancı artık yoktu.
Derslerine yoğunlaştı tekrar. İzmir Yaşar Üniversitesi`nde Halkla İlişkiler ve Reklamcılık okuyordu. Şu an ikinci sınıftaydı ve bugüne kadar dersler konusunda hiç sıkıntı yaşamamış, geçen bir senede tek bir takıntılı dersi bile kalmamıştı. Artık sadece derslerine yoğunlaşmak ve ondan uzaklaşmaya başlayan mutluluğu ideallerini gerçekleştirerek yakalamak istiyordu. Başaracaktı da...
Şu satırları karaladı okul defterlerinden birinin arka sayfasına...
Unuttum ben her şeyimi,
Aşk boyadı gözümü,
Tahsil olmazsa olmaz,
Kaybetmem ben özümü...
Hayaller vardır hani gerçekleştirilmek istenen, onun hayalleri herkesinkilere göre bir beden daha büyüktü. Aşk adına yoluna çıkan engeller onun tökezlemesine sebep olmuş fakat düşmesini sağlayamamıştı. O hayata karşı güçlü olmayı biliyordu artık. Çok insan görmüştü bugüne kadar düştüğü yerden kalkamayan ve Begüm o insanlardan olmayacaktı. Yıkılmak ona göre değildi.
Tüm bunlar olurken Begüm Akın`la da konuşmaya devam ediyordu. Sohbetleri biraz daha ilerlemişti ve artık birbirleriyle daha samimi konuşuyorlardı.
Akın İstanbul Gaziosmanpaşa`da oturuyordu. Bilgisayar programcısıydı ve işçi olarak çalışıyordu. Yaklaşık üç ay sonra askere gidecekti ve gitmeden önce de yüreğine bir kıpırtı girsin, hayatına birileri dahil olsun istemiyordu pek. Zamanında uyuşturucu da kullanmıştı. Serseri tipliydi. Hani şu mahalle köşelerinde her akşam alem yapan gençler olur ya, onlardan işte. Ama hayat adına o da çok şey görmüştü ve artık görünüşü serseri olsa da iç yüzünü biraz daha değiştirebilmişti. Çok kızla birlikte olmuş fakat hiçbirini sevememişti. Artık her insan gibi o da sevmek istiyordu ama askere gitmeden önce değil.
Begüm Akın`la yazışıyordu yine. Sadece Akın`dan gelen son iletiye baktı ve öylece kaldı.
"Sanırım sana karşı arkadaşlıktan öte duygular hissediyorum Begüm."
Bölüm III – Beni Bekleme
Son günlerde duyguları oldukça karışmıştı zaten. Bir de üstüne Akın’dan böyle bir şey duyunca iyice allak bullak olmuştu. Akın’da ilgisini çeken şeyler vardı. Dürüst olduğunu, dobra olduğunu ve sevdiği zaman bırakmayacak biri olduğunu düşünüyordu. İşler o kadar sarpa sarmıştı ki, dipsiz bir kuyunun boşluğunda sürükleniyor ve sesini kimseye duyuramıyor gibiydi. Nihayetinde Akın’la çıkmaya başladı.
Üç ay boyunca çıktılar. Bu üç ay içerisinde birkaç kez ayrıldılar fakat kopamadılar yine birbirlerinden.
Akın’ın askere gitme vakti geldi. Begüm "Seni bekleyeceğim, onbeş ay boyunca kalbimde kalbini, ruhumda ruhunu hissedeceğim." diye bir mesaj attı Akın’a. Ama gelen mesajdan sonra gözyaşlarına hakim olamadı. Sel oldu aktı adeta. Elleri titredi, kalbi daha hızlı atmaya başladı, telefonu duvara fırlattığı gibi attı kendini sokağa. Hüngür hüngür ağlayarak yürümeye başladı gürültülü caddede. Yorgunluktan dermanı kalmayana kadar yürüdü, gözlerinde bir damla yaş kalmayana kadar ağladı.
Yediği onca darbeden sonra, bir de bunları yaşamıştı. Henüz yirmi yaşındaydı ama ne kadar da çok şey görmüştü. Kendi kendine bunları düşündü yürürken.
Akşam eve döndüğünde odasına geçti, günlüğünü aldı. Ve içine şu dörtlüğü karaladı:
Bana neden inanmadı
Dedim ki, ölene dek seveceğim
Hiç aklıma gelmezdi
Aşka boyun eğeceğim
Bu dörtlüğün hemen altına da, Akın’dan gelen mesajı yazdı...
"Beni onbeş ay bekleyeceğine inanamam, bu kadar uzun süre, senden uzaktayken sana güvenemem. Seni sevdim tamam, ama onbeş ay gibi uzun bir sürede senden soğuyacağıma ve benden soğuyacağına eminim. Kendine iyi bak ve beni bekleme..."
-SON-
Doğukan İÇİL...
NOT: Yakın arkadaşlarımdan birinin başından geçmiş bir hikayedir ve ona ithafen yazılmıştır...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.