- 506 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Berna'dan Seçmeler
Küçükken xlere bağlı değişkenlerimiz vardı. Ve hayat şehrin bağırsaklarından dökülenlerle arkadaş olmayı öğretti bize. Ne dediğimi bilmiyorum işin aslı. Sondan bir önceki cümlem amaçsızca toplanmış birkaç kelimenin rapsodisidir. Tek hedefim az önce bir yazıda okuduğum ’şehrin bağırsakları’ ifadesini cümle içinde kullanma arzusuydu. Hayır! Arzu bir hedef olabilir mi? Bu zeka ürünü olmadı!
Olmuyor. Romantik adamlar bulup kendime şiirler yazdırıyorum ama senin yerin dolmuyor. Üstelik başkasına tahammül edemiyorum; seni hatırlamak hala çok güzel geliyor. Birazdan çok gurursuz gözükeceğim. Sanırım seni bugünlerde çok özlüyorum. Kaybetme korkusu öyle fena, öyle iğrenç bir duygu ki... İnsanın elini, kolunu nasıl da bağlıyor. O terkedilmişlik hissi... Sanki bir yerinden tutunsan, asılsan seni de alıp götürecekmiş gibi. Oysa minik beyinlerimizin algılayamadığı şu ki; gidilmek istenen yer zaten bizim uzağımız. Gidilmek istenen yer tam olarak ora ki; içinde bizim olmadığımız. O diyara varan yollara kendimizi paspas etmeye kalkıyoruz sonra. Ya ne var biliyor musun, yazarının kendi kendine konuşuyormuş izlenimi vererek pöykürdüğü bu yazı, aslında bir veda notudur.
Bak sevdiceğim,
Günün birinde seni çok sevmiş olduğum gerçeği hiç değişmeyecek. Ama anlamıyorsun, yapamam. Bu rüyalar artık benim gecelerimi doldurmamalı. Rüyalarında külkedisi olan benden başka bir yaratılmış var mı! Hem de ne külkedisi... Kızıl saçlı afet-i devran’ımla sana kahvaltı hazırlıyorum. Bilinçaltını görebiliyorsun değil mi. Çok korkunç tanrım... Şimdi sana yazılar biriktirmemek çok astronomik geliyor. Ama yarın bu fikre biraz daha alışacağım. Hem alıştığım fikirlere baksana, buna mı alışamayacağım; terkedildim, aldatıldım ve sevgilim bir başkasına deli gibi aşık. Uvv, ben bu fikri yalar yutarım bir de, alışmak ne kelime.
Birileri omzumun arkasından fırlayıp ’şaka’ dese, ancak Türk dizilerine mahsus bir yapmacıklıkla... En iyisi ne kadar basic gözükse de, bu distributionın fundamentalını bağra basmak. Hayır hayır, bana bu öğretiliyorsa ben bunu senle paylaşırım, hiç kusura bakma.
Sıcak ve Sonbahar çıktı sevgili. İlk olarak hangisine gitmeli bilmiyorum ama beni bekleyen o kadar çok şey var ki. Geçen haftaki ölümcül günlerim sebebiyle sunuma da gidemedim. Ayın 27sinde ODTÜ’de olmam gerekiyor; fakat bu imkansıza yakın bir olasılık. Çalışmam gereken yüzlerce sayfa not ve okumam gereken onlarca kitap birikti. Bir de yarışmaya katılıyorum bunların arasında. Ama ne olduğunu elemelerden sonra söyleyeceğim. Bana dua et diyeceğim de, bundan haberin bile olmayacak ki...
Görüyorsun değil mi,
Özlemişim işte.
Sen yine git yemek yap. İçine biraz da şarap katıp fırına sür.
Ben de heybemi sırtıma atıp bu diyardan uzaklaşayım artık..
hep derim..
belki yine gelirim, sesime ses veren olura bir gün.
Saol Telli.
artık bekleme beni sevgili.
ama seviyorum, bil.