- 1336 Okunma
- 21 Yorum
- 0 Beğeni
ERKEKLERİ KORUMAYA ALIN.
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
“Fiziksel, duyusal, cinsel ve ekonomik istismara uğrayan “erkekler,” psiko-sosyal ve ekonomik sorunlarının çözümlenmesi için yatılı bir sosyal hizmet kuruluşuna başvuruda bulunabilirler.
İçişleri Bakanlığı, Her Türlü Şiddete Maruz Kalan “erkekler” İçin Harekete Geçti.
Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Koordinatörlüğünde erkeklere Yönelik Koruma Hizmetleri’nin Geliştirilmesi Projesi Hazırlayan Bakanlık,81 ile “erkek” Sığınma Evi açacak.”
Bu haberi şaşkınlıkla okudunuz değil mi? Zaten böyle bir haberde yok.
Şimdi de yazıdaki “erkek” kelimesini “kadın” olarak değiştirip yeniden okuyun.
Tamam, rahat olun… Erkekliğin raconu daha ölmedi…
Aslında gerçek olan bir şey var ki:
“Erkeklerin korunması, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması” yasası ile acilen erkek sığınma evlerine ihtiyaç var.
Erkeklere yardım, “psikolojik tahribatı en aza indirme” projesi hazırlanmalı.”
Nedenlerini, gelinen noktadaki erkeğin durumunu özetlersem, haklı bulunabileceğimi, hatta birkaç kişi tarafından da olsa onaylanacağımı sanıyorum.
Önce kadın sığınma evi ne amaçla kurulmuştur ona bakalım.
Kadın sığınma evlerinin kurulma amacı:
Şiddete uğrayan kadınlara psikolojik destek vermek, güvenli ortam sağlamak.
Peki, şiddet nedir?
Şiddet: güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümü.
Bu tanıma göre:
Şimdide benim dile getirmeye çalıştığım, erkeklerin maruz kaldıkları şiddete bakalım.
Ekonomik krizle birlikte, “İşadamlarından gelen psikolojik ve psikiyatrik şikâyetlerde yüzde 50 artış olduğuna dikkat çeken uzmanlar, çalışanlarda işini kaybetme ve işsiz kalma korkusu artarken; işverenlerde ve yöneticilerde ise iflas etme korkusu, panik, endişe ve kaygı bozukluğu gibi rahatsızlıkların büyük artış gösterdiğini açıkladı.” Rota haber.
Son günlerde Küresel Ekonomik krizin ilk çarptığı kim?
Erkekler.
Çalışan erkek işini veya işyerini kaybederse ne olur?
Zamanında “kadının kazancına” geçim sorumluluğu yüklemediği için "erkek", evdeki ekonomik sıkıntının tek sorumlusu olur
Erkekler;
“ Evin reisi, evin geçimini sağlayan biziz, kadının asli görevi ise eşini memnun etmek, çocuklarına bakmak, evle meşgul olmak” diyen siz değil miydiniz?
Bu söylemlerinizden sonra, kadınların:“Yine mi iş bulamadın? Sen ne biçim erkeksin? Milletin kocaları eşlerine her şey alıyor,”şeklindeki, baskı ve şiddetine maruz kalmanızdan daha doğal ne olabilir.
Şaka bir tarafa(Zaten toplumumuzda “ erkek adam evini geçindirir” lafı bile, başlı başına erkeğe baskı ve şiddet değil midir?)
Bu arada, kadının AB Destekli sosyal Projelerle eğitilip sosyalleşmesi, eğitilmesi evdeki krizlere engel olamıyor (!)
Toplumuzdaki kadın üretici konumuna getirilse, çalışsa bile, hal-i hazırda “ev geçiminde” ikincil durumda.
Bu görevin birinci sorumlusu erkek görüldüğü müddetçe de, maalesef erkeğe yönelik şiddet baskı devam edecektir.
İşten çıkarılmış, iş yerini kapatmak zorunda kalmış, artık kazanamadığı için evin isteklerini yeterince karşılamayan erkek, şu anda Toplum ve kadın tarafından hırpalanmakta, şiddete maruz kalmakta.
Bir erkek arkadaşıma, “erkek sığınma evleri” fikrimi açınca oda bana,“valla yıllardır dile getirdiğim konu bu… Asıl şiddet erkeklere, yoksa erkekler neden bu kadar kadınlığı tercih eder olsunlar, baktılar ki erkeğe baskı şiddet… Birer ikişer öbür tarafa geçmeye başladılar. Yoksa Fatih Ürek hem erkeklerin hem kadınların neden idolü olsun.”dedi.
Yöneticilerimize duyurulur. Şimdi acilen, erkek sığınma evlerine ihtiyaç var.
Erkeği bu baskı ve şiddetten korumak kurtarmak için acilen 81 ilde 81 tane sığınma evi açılmalı.
Başbakanımızın yerinde olsam “bizleri teğet geçti, geçecek” dediği krizin, evleri nasıl delip geçtiği konusunda bir araştırma yaptırır,
Bu kriz döneminde, bazı erkekleri sığınma evinde misafir eder, bazılarını da devletin psikolojik desteği ile koruma altına alırdım.
YORUMLAR
Bu ülkede işsizliğin birinci nedeni dişi kişiliklerdir...
Çok ucuza çalışan dişiler erkeklerin iş istihdamını engelliyorlar...
Birde yıllardır tv kanallarında propaganda yapan dişiler kendilerini her zaman haklı erkekleri ise her zaman haksız olarak göstermeye çalıştılar..
Erkek ağlamaz, erkek duygularını belli etmez , erkek alıngan değidir..Diye diye bu durumlara geldik.
Bunu espiri konusu yapmaya çalışmış yazar, arayada krizide koymuş oda tuzu biberi..
Gülün eğlenin bakalım nasıl koca bulacaksınız
((:
bir tarji komikde benden olsun;
yıl 1997 kayserideyim acilde çalışıyorum ve nöbetteyim
bir bey geldi yüzü gözü kan içinde
giyim kuşam yerinde beyfendi denen türden yani
sordum ben
ne oldu kazamı yaptınız dedim
yok dedi boşverin
olurmu bilmem lazım dedim
utandı başını öne eğdi ve
eşim dövdü dedi...
odada 2 doktor ve bir hemşire vardı benim dışımda
kendimizi dışarı zor attık
sadece gülüyorduk
hayatımda ilk defa böyle bir vaka görmüştüm ve duymuştum o zaman...
eşin!!! tırnak izlerine yarım saat pansuman yapmıştık
kulaktaki ısırık izini hiç söylemiyeyim...
bilinenin aksine bazen erkeklerde şiddete maruz kalıyor..
hemde nasıl paralıyoruz :))
yüreğine sağlık can çok özel bir yazıydı bence
haketti yani seçkiyi :)))
Yazıyı okuyunca yazarı bay mı bayan mı diye bakmadan edemedim. Bitince erkekler adına bir kadınımızdan onur duydum.
Tamam kadınların işi her konuda çok zor, hele hele döven söven, sömüren, kaba, kıro hatta kariyerli külltürlü erkekler arasında bile cinsellikten başka düşüncesi olmayan adam bulabilmek kolay değil.
Ancak yazıda işaret edildiği gibi ekonomik sistemin bütün eziyetli yönleri ve sorumluluğu, işsizlikten, istihdamdan kaynaklanan bütün sorunlar da erkeklere yüklenilmektedir.
Son yıllarda geçim sıkıntısından intihar eden çok sayıda erkek bulunmaktadır.
Krizlerin, kerizlerin, çirkef, çaçaron, cadı kadınların yaşattığı cehennem özleten vahşeşi de başlayınca erkek için hayat çekilmez oluyor. Bu nedenle kadınlarımız kadar erkeklerimiz için de yazarın önerisi olan erkek sığınma evleri önerisi mükemmel. Tabi serseri yuvası haline getirmemek kaydıyla.
Sayın Tamer Çakı'nın Dul Erkekleri Koruma Derneği de bir an önce çalışmalarına başlamalı. Memnuniyet duygusu veren hoş tebessüm yarattı.
Nurcan Hayriye hanım..
Bu yazınızda erkekler hakkındaki düşünce ve önerileriniz için sizi tüm dünyadaki erkekler adına kutlar, saygılarımı sunarım.
bence kadın erkek ayırımı yapmadan diyorum ki toplumumuzun acilen piskolojik destek altına alınması gerekmektedir...
herkes birilerine saldırmakta kendisini yükümlü görüyor...
erkek bedensel güç açısından daha avantajlı olduğundan kadına şiddeti hayata geçiriyor...
gerçi güçüm yetse (bedenen) benimde şiddet kullanmak istediğim bir kaç erkek var ama olmuyor işte...
kutluyorum sizi ...
Beğenerek okudum...
Gerek üslup, gerek anlatımdaki akıcılık, gerek noktalama işaretlerinin doğru kullanılması -ki bu yazının okunabilmesinde büyük rol oynuyor bence- ve son olarak dilimizin güzel kullanılması açısından, oldukça duru bir yazıydı...
Sayın Nurcan Hayriye'yi kutlarım, saygılarımla...
Tebrik erderim. Erkek olmak sorumlulukları yüklemek bu zamanda hiç kolay değil.
Bekletiler sorunlar sırtlarına yüklenilir ve onların her zaman güçlü elinde sihirli değneği olması istenir.
--GETİR NERDEN GETİRİRSEN GETİR
--S E N ERKEKSİN YAPARSIN
--SEN BABASIN YAPARSIN
--SEN KOCASIN EVİN DİREĞİSİN DİK DUR VB.
Başbakanımız "kriz teyet geçti der" o
kendisi ve etrafındakileri sadece görüyor
Dimdik başı yukarıda "ayak takımı" dediklerine alta ki halka bakmıyor.
Deniz Fenerleri olsa o ayak takımınıda "teyet geçerdi"
Evet evet kesinlikle "erkek sığınma everi" lazım erkeklere
özellikle bu dönemde.
Öncelikle yazınız için tebrik ederim...
İçeriği gayet güzel açıklamalarla desteklenmiş...
Fakat hatırlatmak istediğim bir konu var... demişsiniz ki,
... Başbakanımızın yerinde olsam “bizleri teğet geçti, geçecek” dediği krizin, evleri nasıl delip geçtiği konusunda bir araştırma yaptırır...
İyi de Başbakan yalan söylemez ki... değil mi ?
Ne diyor iyi dikkat etmek lazım !
Kriz " bizleri " teğet geçti...
Bizler ( genel halk ) onlara göre ( "bizler'e " ) onlarız
:)))
Kafaları karıştırdım değil mi
:)))
Olsun... siyasetçiler kadar karıştırmam merak etmeyin
:)))
Saygılarla
kutluyorum.
düzgün bir yazı. inceliği, içtenliği, olgunluğu yansıtıyor.
konu çok yönlü. toplumumuzun kronik rahatsızlıklarından.
daha nice yönleri var ve nerelere varır düşünemiyorum bile.
sık sık gündeme getirilip, işlenirse bilinçlenme açısında yararlı olur.
insanları dişi ve erkek diye ikiye ayırmak, hangi kritere göre olmalı, fiziki işlevlerine göre belki. oysa bu ayırım sınırlarının çok dışına taşmış.
karpuz palayla ortadan ikiye bölünmüş, sonrada kelek çıktı diye çöpe atılmış. al sana sosyal yapımız bu işte.
ana ayıraç eşey, cinsiyet, seks; ikinciller ise burada sayamayacağım kadar.
sözün özü;
bu ayırım yeniden şekillenmediği sürece bize rahat yok, nesiller boyu.
teşekkür ediyorum.
saygılar.
yanantoz