- 481 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Küçük Kızın Kâbusu
Karanlığa hapsolmak. Ta ki, güneş doğana dek
Gündüzün büyüleyici ihtişamı, gecenin boğucu karanlığıyla karşılaştığında yapılacak pek bir şey yoktu. Korku dolu anlar yaklaşıyordu. Karanlık bir pençe gibi çökmüştü küçük kızın hayatını. Yeni bir kâbus daha yerini almış saatin gelmesini bekliyordu. Olacaklar yine aynıydı; küçük kız gözlerini yumduğunda o korkunç kâbusun esiri olacaktı. Koca bir yıl… Bir yıl boyunca aralıksız her gece küçük kızın rüyalarına eşlik ediyordu o karanlık yüz.
Her şey üç yıl öncesinde başlamıştı. Sevgi henüz yedi yaşındayken babasının hapse attırdığı karanlık yüzlü o adam, sevk edilmek üzere arabaya götürülürken küçük kıza öyle bir bakmıştı ki, aradan üç yıl geçmesine rağmen o nefret ve karanlık dolu bakışları asla unutamamıştı. Hatta hafızasına öyle bir kazınmıştı ki, son bir yılda aralıksız her gece o adamı rüyalarında babasından intikam almak üzere kendisini öldürmeye geldiğini görüyordu.
Sevginin rüyaları başta ailesine hafif bir korkunun yarattığı etki gibi geliyordu. Ancak aradan iki hafta geçmesine rağmen hala etkisini yitirmeyince psikologlara götürmeye başladılar, ancak kar etmedi. Sevgi bitkisel hayat girmiş gibi yaşıyordu ve hayatında önemli değişmeler olmuştu. Kâbusların etkisiyle okul hayatı ve arkadaş ortamlarında iyice soğumuş, kendi halinde yaşamaya başlamıştı. Ailesi bu duruma ne kadar üzülse de ellerinden hiçbir şey gelmiyordu.
Yine bir gün daha Sevgi okuldan eve dönüyordu. O gün her zamankinden biraz daha farklıydı. Sanki bir şeylerin farkındaymış gibi etrafındakilere daha sıcak davranıyordu. Ev binasının önüne geldiğinde kapıdan girip, basamakları hızlıca çıkarak bir an önce eve girmek istiyordu. Zili çaldı ve kapıyı açan annesine sımsıkı sarıldı;
—Anneciğim seni çok özledim, dedi küçük kız.
Annesi sevinç içinde kızına sımsıkı sarıldı, çünkü uzun zaman sonra ilk kez bu kadar neşeli görmüştü küçük kızını. Sarılmaları bittikten sonra Sevgi odasına çıkarak üstüne değiştirdi ve tekrar aşağı inerek babasını beklemeye başladı. Her gün saat 19.30 gibi eve geliyordu babası. Saat 19.15’di ve Sevgi sürekli saate bakarak, sabırsızlıkla babasını bekliyordu. En sonunda kapı çaldı ve heyecan içinde kapıya koştun Sevgi. Kapıyı açtı ve babasına büyük bir içtenlikle sarıldı. Babası üstünden şaşkınlığı attıktan sonra, kızının neşesini fark etti ve; “Nasılsın kızım, beni çok özledin sanırım” dedi matrak bir ifadeyle. “Evet babacığım” dedi Sevgi. Ardından annesi sofrayı kurdu ve yemeğe oturdular. Yemekte Sevgi ve ebeveynleri bol bol sohbet ettikten sonra, TV’de yayınlanan bir program için kanepeye oturdular. Uzun süre televizyona batkından sonra saatin geç olduğunu fark eden Sevgi, babasına ve annesini öpüp, iyi geceler diledikten sonra odasına çıkmak için merdivenlere yöneldi ve henüz birinci basamağı çıkmışken, babası gür bir sesle; “İyi geceler” dedi derinden. Sevgi anlamıştı babasının ne demek istediğini. Gülümseyerek, kendinden emin adımlarla çıktı odasına. Babası her şeye rağmen telaşlıydı. Çünkü kötü bir kabus sonrasında tekrar kızını bu kadar neşeli göremeyebilirdi. Tam bu sırada Sevgi odasının kapısını açıp içeri girdi. Ruhu çok mutlu bir şekilde yatağının içine girdi ve gözlerini yumdu. Aradan 1-2 saat geçtikten sonra yeni bir kabus daha belirdi uykusunda. Ancak bu sefer farklı olan bir şeyler vardı. Kapı açılmıştı ve o adam içeri girmişti ancak pencerenin kenarında başka bir adam daha vardı. Kız şaşkın ve korkarak uyandı ve hemen pencereye baktı. Rüyasında gördüğü o adam penceredeydi. Küçük kız bir an adamla göz göze geldi ve kayboldu. Ardından kapı açıldı ve o kötü adam içeri girdi. Sevgi küçük bir korku hareketini bırakın, gözünü dahi kıpmadı. Adam silahını küçük kıza doğrulttu ve bir silah sesi evin sessizliğini bozdu. Sevgi tamda o sırada gözünü kapatmıştı ki, gözlerini açtığında o kötü adamı yerde yatarken gördü. Hemen şaşkın gözlerini kapıya doğrulttu ve babasını gördü. Bir an birbirlerine gülümsediklerini gördüm.
Oğuzhan ÖZBEY
YORUMLAR
düzeyli teknik açıdan eliştirilebilir....ama bir ugraş var...iyikide var...