- 842 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Kimsesiz Değiliz ! 2
Canım sa....(m),
Mektubuma
Kaldığım yerden , başlarken sevgilerimi ve tüm içtenliğimi de gönderiyorum .İyi olduğunu, mutlu olduğunu biliyor olmak bana huzur veriyor inan.
Kızımız ve diğer anne-kız üçü birlikte, Kur-an kursunun kapısından içeri girerler.Onları bekleyen yetkili bir hanım Hoca sevecen edasıyla misafir hane yazan bölüme alır.Genç kızın, içinde bulunduğu durumu anlayan yüz ifadesiyle dinler ve orada kalması için rıza gösterir.
Çaylarını içtikten sonra ,kadın ve kızı gitmek için ayağa kalkarlar, artık yerini bulmuştu,güvendeydi en azından.En önmelisi, dini bilgilerini kazanacaktı burada.Kız elini öptü,onu buraya getiren kadının ve sıkı sıkı sarıldı, yüreği yine kabarmıştı deniz dalgaları gibi.Taşmak istiyordu adeta gözlerinden.
-Geliriz, merak etme ,her cuma günü burdayız alırız seni de, birlikte dolaşırız dedi kızın annesi.
-Olur dedi kız..Dolu gözlerle
O, iyi insanların var olduğuna inanmıştı, bu yaşadıkları büyük dersler vermişti küçük yüreğine.
Burada kendisi gibi kaçan kız yoktu, çoğu ayrı illerden ,yurt dışından ,köylerden gelen kızlardı.Hoca hanım tembih etmişti hiç kimseye evden kaçtığını söyleme, hor davranırlar, alınırsın.Hem gerekmez de kimsenin bilmesi.Sen oku öğren, biz üstümüze düşeni yaparız ..Babanı ikna ederiz demişti.Hem çekinme , senin yaşın da kızlar var, onlarla kaynaşırısn.Arkadaşlık yaparsın.
Onları da buraya aileleri getirdi, okuyup öğrensinler diye..İki hafta gibi bir süre de Kur-an okumaya başlamıştı bizim küçük genç kızımız.
Öğrencilerin arasında sivrilmeye başlamıştı.Yemek yapıyor,dikiş ,nakış öğreniyordu. Boş vakti olmuyordu artık.Namazını kıldıkça büyüyordu kendince !
İkinci haftası bitmişti kursata kalalı.Özlemleri büyüyordu,kardeşine babasına,ablasına.Nasıl ulaşsam diye düşünürken birden mektup yazmak geldi aklına.
Kağıdını kalemini hazırladı ,gece diğer kızlar uyurken yazdı mektubunu.
’Baba..
Selam eder ellerinden öpreim..Biliyorum bana kızdın,belki de çok kızdın.Fakat seninle konuşmayı öyle çok istedim ki, hiç sakin olduğun an yoktu.Ne söylesem öfkeleniyordun,üstelik dövüyordun.Beni diğer kardeşim kadar sevmiyordun.Merak etme,ben kötü bir yerde değilim.Yatılı Kur-an kursunda kalıyorum.Burada bana çok iyi davranıyorlar.Söz verirsen bir daha dövmeyeceğine gelirim hafta sonları ..Beni hiç biriniz sevmiyordunuz.Hep bağırıp çağırıyordunuz.
Baba..İnan bana kötü hiç bir şey yapmadım.Hem seni çok özledim.Affet beni ...
Sabah çarşya çıkan görevli kızlardan brine verdi.Heyecanlandığından olsa gerek bütün bedeni titriyordu,elleri ayakları buz kesmişti.Şimdi olduğu gibi !
Hafta sonu gelmişti, yani cuma günü.Üçüncü cuma günüydü.Namazdan sonra dolaşmaya gideceklerdi.Onu almalarını beklerken,Hoca hanım gelip, bir adam geldi seni soruyor gel benimle dedi indi aşağıya,kız da onu takip etti.Giriş kapısında, babası ve ablası ,kardeşi onu bekliyordu.
Gözlerine inanmadı.Bir adım geri durdu,babası ne yapacaktı , ya yine döverse milletin içinde! Korkudan yüreği dışarı çıkacak gibi hızlı hızlı atıyordu.Sendeledi kız.Düşecek, bayılacaktı nerdeyse.Bahçede bankın üzerine oturup konuşmaya çalıştı babası.Yaptığı hatayı anlattı hoca hanıma.Ablasıyla ve kardeşiyle sarıldı ,koklaştı kız.Onu oraya getiren aileye gidildi hep birlikte.Teşekkür etti babası, göz yaşları içinde bu iyi aileye.Kadın da kıza sarıldı , her zaman burada, bir annen olduğunu unutma!. Burada bir değil, iki evin var.Baban izin versin, hep gel gör bizi, bizde geliriz seni görmeye dedi.Ve babası kızına ilk defa sarılmıştı, koklamıştı baba olarak.
*Mevla daima iyileler karşılaştırsın.
Şiddetin yerine iki tatlı söz , sevgiyle sıcak bir dokunuş, anlayan ve gülümseyen göz teması.
Onarılmaz sanılan yaraları sarardı oysa.
Hayat okulunda okumak , tecrubelerinden ders almak her insanın yapabileceği bir olgudur aslında.İnsan kendisini geliştirdikçe, mevlasını tanıyıp anladıkça, iyiyi ve güzeli seçebilir seviyeye gelir mutlaka.yeter ki istesin..O doğruyu bulamazsa doğru gelir onu bulur !
YORUMLAR
Tanrı' ının büyüklüğünü düşünce ve teslimiyetin belirler, neyin kendinden neyin O'ndan olduğunu anlaya bilmek için Kitabını okumak, güne ve yaşananlarla kıyaslamak çözer sanırım...İnsanın kuyusunu hep başkaları kazmaz, kendisi de kazar...Aynı çerçeve den bakmıyor olabiliriz ,benim inandığım ve sonsuz güvendiğim Tanrı'm , sizler için de büyük olur dilerim......İçinizdeki sese kulak verin !
İnanın, hayatın pespembe renginin olmadığını insan bir zaman sonra ancak anlayabiliyor...Misafire uygun yaşayalım yeterli........
bildiğim herşey ne kadar da yanlışmış meğer.sokaklarda,masalarda,caddelerde,bilmem kaçıncı el olan yataklarda öğrendiklerim bana öğretilmeye çalışılan şeyler ne kadar da yanlışmış.
utanıyorum şimdi bildiğim herşeyden.biri geldi,çok uzaklardan.öğretti gerçekleri.budur işte dedi.unut hadi.şimdi bütün tezlerim çürütüldü.ben yeniden doğdum.sevgi neydi onu da unutmuştum ve iyi insanın yok olduğuna inanmışken yeniden doğdum.çok mutluyum çok.
yıllar sonra yüzümün güldüğünü gözlerimin ferinin alevlendiğini hissettim,hissettirdi.bir aşk değildi bunları öğretmeye yeten.bir adamdı iyi bir adam.tutup kolumdan ait olduğum yere götüren.ah ben değil miydim günahlara batan.onun için değil miydi öldüm ben deyişlerim.ama şimdi küllerimden doğdum yeniden.utancım zihnimin içinde elbette.yaşadığım geçmiş ve bugünüm hepsi bir armağandı Rabbim den.Şükürler olsun.Mutluyum ben.
Biliyorum yoksunu olduğum sevginin ürünü olduğumu..
Annem genç yaşta ölmeseydi, belki çok başka konumda olurdum, fakat biliyorum ki, O bunu böyle diledi böyle verdi.Daha fazla iyilikte, daha fazla kötülükte olabilirdi.
Bazen çok seviyeli insanların bile başka yönden kayıpları oluyor.
Suçlu aramaktan ziyade, insanca çözümler bulup,hayata geçirmek gerek.
Atatürk genç öldü, ölmeseydi eğer, ülkemiz bu gün çok daha ilerlemiş ,kaliteli ve üreten konumda olacaktı.
Eğitim seviyemiz yüksek olacaktı.Hurafelere değil de, gerçekten temel bilgilerle dinimizi öğrenecektik.Şahsiyetimiz insani doğrultuda gelişecekti.
......
SAYGILARIMLA Çok değerli Hocam....
Çocuklarımız , küçük yaşlarda evin içinde sürekli ilgiye muhtaç vazo çiçekleri gibidir.
Onların bağımsız kişiklerini kazanabilmesi için en azından yasanın onları reşit saydığı yaşa kadar aile kontrolu elden bırakmamalıdır.
Ancak toplumda ebeveynlerin cehaleti ve ilgisizliği yüzünden pırıl pırıl nice çocuk, istenilen eğitimi alamadığı için heba olup gitmektedir.
Sahipsiz kalan çocukların durumu her zaman sizin yazınızdaki gibi olmayabilir.Karşılaşılacak çok acı olaylar, çocuk ruhunda yıkımlara sebep olabilir.Bunlar bazen bir daha asla onarılamayacak kadar acı travmalar da olabilir.
Kuran kursunda bile baskı, şiddet, dayak uygulamalarının olduğunu, yetiştirme yurtlarında ranzaya çocukların bağlandığını, az okuyup duymadık.Çocuk istismarı maalesef toplumsal ekenomi kötüye gittikçe, buna koşut olarak artmakta ve sokak çocuklarını sayısı yükselmektedir.
Çocuklar üzerinde otorite sevgi yoluyla sağlanmalı,baskıya dayalı otoritenin faşist bir devletin uygulamalarından farkını olmadığı kavranmlıdır.
Bizde geleneksel olarak büyüklere mutlak saygı anlayışı yerleştirlmiştir kafaya...Ancak, her zaman büyükler doğru değildir.İçki içen, kumar oynayan, evini ihmal eden bir baba ne derece çocuğunun sorunlarıyla içili dışlıdır.Burada anne ile baba arasındaki sevg,i birinci neden olarak sorunların temelinde vardır bence.Anne ve babaları mutlu olan çocuklar anne ve babanın birbirlerine duydukları sevgiden beslenirler ve haz duyarlar.
Bu nedenle çocuk eğitimi kadar önemli başka bir şey yoktur.Elindeki genç kuşağı eğitmeyen bir ulusun yarını yoktur.
Atatürk bunun öneminiçok iyi kavradığı içindir ki Türkiye Büyük Millet Meclisini kuruluş gününü;23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ilan etmiştir.Dünyada bu olay Çocuk Bayramı olarak ilktir.Dehaya bakar mısısnzı?!
Tüm çocuklara sevgi ve annelik duygusunu şefkatlice yüreğinde taşıyan kaleme yürekten saygımla...
Şaban Aktaş tarafından 12/21/2008 4:48:21 PM zamanında düzenlenmiştir.