- 683 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
USTALARDAN ÖĞRENDİKLERİMİZ
Her işi biraz bileceksin ama bir işi en iyi bileceksin. İşin uzmanı, ustası olacaksın. Günümüzde geçerli görüş böyle. Tarih boyunca ustaların yaşamından süzülen söz konusu olaylar günümüze kadar anlatıla gelmiştir. Onların zanaatı ve iş tecrübeleri bir çok işin, olayın, durumun tanımlanmasında etkili olmuştur. Zengin Türkçemizin tarihsel kazanımları arasında yer alan bu deyimlerden ikisi şöyledir;
Can Dündar açıklıyor ilkini;
"Foyası meydana çıkmak" deyiminin anlamını bilir misiniz?Mücevher ustası, bir elması yuvasına mıhlarken, ışısın diye yuvanın zeminine gümüş rengi "foya" (aslı folye olsa gerek) koyar. Zamanla alttaki foya bozulunca elmas o göz alıcı parıltısını kaybeder ve söner. "foyası meydana çıkmış"tır artık...
Diğeri püf noktası;
Bu da bir çanak çömlek ustası ile çırağı arasında geçen bir olay.. Çanak çömlek ustasının yanında çalışan çırak işi artık öğrendim diyerek ustasının yakınına bir işyeri açar. Usta “sen daha olmadın” der çırağına, o aldırmaz. Yıllarca onunla çalışmıştır ve o artık işi biliyordur ne de olsa. Ve başlar çanak çömlek yapmaya. Ama yaptıkları hep çatlar göz göz olur. . Gururu bir kenara bırakan çırak ustasının yanında soluğu alır. Ve “aman ustam bu işteki sır neydi?” der. Usta gösterir hünerini. Fırından çıkan çömleklere püf püf diye üfler. Çömleklerin üzerindeki tozlar uçar böylece. Ve çatlamaz olur çömlekler…
Ustalar ile çırakları arasında ahde vefa, sadakat ve sabır söz konusu olmuştur hep. Kalfalar ustaları yanında işin doğrusunu, inceliğini öğrenmiş ve zamanı gelince onlar da başkalarına öğretmiştir. Bu silsile devam edip günümüze kadar gelmiştir.
Bilinen bir hikâyedir; minare ustası ile kalfa arasında geçen olay anlatılır doğu illerinde. Minare ustası kalfası ile aynı anda minare yapımına başlar. Kalfa teknik manada ileridir. Minare çok güzel olmuştur. Ustasını yaptığı minarenin açılışı için çağırır kalfa. Usta minarenin açılışını yapar ve yukarı doğru çıkmaya başlar. Yukarı çıktığında kalfayı karşısında bulur. “Sen ne zaman çıktın?” der. İniş ve çıkışları birbirini görmeyecek şekilde yaptığını anlatır kalfa. Usta bu olay karşısında yıkılır ve minareden kendini aşağı atar.
Gerçi her ne kadar boynuz kulağı geçse de kulak gibi duyamaz denilse de kalfalık da bir yere kadardır. Bir kişi işine aşık ve ona ömrünü adamışsa yapamayacağı şey olamaz diye düşünsek de yeminli örnekler, sırlı işler de mevcuttur. Mesela Çinicilikte “mercan kırmızısı”nı bulabilmek için binlerce deney yapılmıştır. Kişi kendi kanını bile akıtıp bu renge ulaşmak istemiştir. Bu sır da ustaya özgü bir lütuf olsa gerek.
Onların ustalıkları işlerinden belli oluyor daha doğrusu işleri onların dünyasını yansıtıyor. Ziya Paşa güzel söylemiş;
"Ayinesi iştir, kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe - i aklı eserinde.."
Ustalık düsturunun günümüzde de devam etmesi temennisiyle…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.