GİRDAP
Kulaklarımızda yaşanmış on binlerce ölümün çığlığı, gözlerimizde yaşadıkça silinmeyecek binlerce yıkım fotoğrafı, burnumun direğini sızlatan ölüm kokusu; hatta henüz yaşanmış duygusal ve düşünsel kıyametlerimizin dinmemiş gürültüsü içinde olanı biteni dahi anlamadan, her anı bir şok dalgası ile eşlerken, rayından çıkmış geleceğe dair düşlerimizle aramızda cam bir sera yaratıp, döktük içimizdeki sevda tohumunu, toprağı başka kentlerden getirilmiş Akdeniz ikliminde bir bahçeye.
Bütün boyutları ile üşüyerek yaşadığımız geceleri ısıttık birbirimizle. Ömrün boyunca belki de bir daha görmeyeceğin bu kentte kokun halen üzerimde ve halen her şey seni hatırlatıyor.
Elbette farklı sınıfların insanıyken biz aşık olmadık ilk kez birbirimize. Ne gariptir ki sen kaybettiğin özgüvenini kazanırken, ben kalan son kırıntıları da kaybediyordum bu ilişkide. Kendime duyduğum güven ve son umut kırıntılarını da sana mı veriyordum böylece; kim bilir?
Düşlerimin üzerinden bir silgi gibi geçmişti tenin. Gömülmüştüm şimdi gözlerinde derin bir geceye. Bu kadar mı kolaydı, bu kadar mı çabuk olacaktı her şey?
Nasıl algılamalıyım şimdi? Nasıl yorumlamalıyım? Nasıl ifade etmeliyim o yersiz yurtsuz ve alelacele sevişmelerimizi, sevişirken adımı o ölümcül güzellikte inleyişini?
Hangi sözcüğün himayesine girebilir, sığınabiliriz? Dostluk mu? Aşk mı?
Bütün kavramlar çatışmada ve dev bir kaos yaşamakta beynim. Bütün komuta merkezlerim kozmik bir savaşın içinde ve çok zor görünüyor barışı inşa etmek.
Duygularım, düşlerim, kişiliğim ve hatta bedenim sürekli kayıp veriyor. Bunu durdurmanın bir yolu olmalı.
Düşler düzene, düşünceler görüntüye, duygular nesneye yeniliyor zamanla. Ne yazık!..
Oysa…
Oysa nasıl da ümitlenmiştim. Sana, yaşama dönüş nedenin diyerek sarılmıştım. Dünyayı ilk kez öper gibiydim. Biz iki kaybetmiş insandık ve cephede iki yaralı gibiydik, birbirimizi anlardık, kurtarabilirdik.
Seninle girdiğimiz yolda şimdi yapayalnızım, yaya kalmışım ve elimde tahrif edilmiş yüreğim.
Bilge SEL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.