Bu Gece Bir Adam Öldü...
Bu gece bir adam öldü, karanlık şehrin içinde...
Ruhunu boğaz’dan aşşağı bıraktı sessizce,
Son cümlesi;"Seni Seviyorum" oldu, ağzından başka bir şey dökülmedi...
...
Bu gece bir adam öldü sayende
İlklerini yaşattığın, ilk defa sevdiğin, ilk defa sevdiğim...
Bu adamı öldürdün sen...
Hiç acımadan vurdun yüreğime hançeri, daha da acı çekeyim diye, içeride bıraktın...
Artık acı çekmiyorum biliyormusun?
Çünki yüreğimi; tek tanıdığım, tek tanığım olan sana bıraktım...
Öldüm gelmeyişinle bir kere daha,
Öldüm gelmeyişinle bin kere daha...Gözyaşlarını tutamadı bu adam ağladı, hemde hiç durmadan...
Bir çocuk babasından nasıl ayrı düşerse, bir bebe anne kucağından nasıl hoyratça alınırsa işte öyle ağladım...
Haykıramadım, bağıramadım içimdekileri bu yabancı şehre, bu yabancı insanlara.
İçimde sessiz bir çığlık, kulaklarımı sağır edip geçti gitti...
"Sağırdım ardık,
Göremediğim içinde seni, kördüm.
Kör olmuştum,
Sağırdım bilmiyordum artık hiçbirşeyi..."
Anlamıştım, sana seni ne kadar sevdiğimi anlatamamıştım,
Belki zaman, belki mekan, belkide insanlar buna izin vermedi.
Ben boynu bükük bir çocuktum, hep öyle oldum hep öyle kaldım...
...
Sende boynumu bükük bıraktın bu karanlık ve yabancı şehirde,
Tanıdığım insanlar yabancı bana, tanıyamadığım bu karanlık şehir yabancı bana,
Sen bile yabancısın...
Oysa bu adam seni ne kadar sevdiğini daha anlatamamıştı, belki anlatmıştıda sen anlamamıştın...
Gözlerime bakmadın, gözlerine bakamadım,
Baksaydık birbirimize, kaybolduğumuzu görürdük...
Bu adam söz vermişti sana, seni üzmeyecekti bir daha...Duymadın dinlemedin bile...
Akıttığı o göz yaşı damlalarında hep senden bir parça vardı ve gülmüyordu bu adam artık, gülemiyordu,
Yüzünde senle beraber açan ilkbahar tebessümleri yoktu, olmayacaktı artık.
Bu gece bir adam öldü senin için;
Yüreği sende, ruhu ise denizin derinliklerinde kaldı kayboldu gitti...
...
O anı yaşadı bu yüreksiz yürek...O anlara resim olacak bir anı yaşadı bu adam.
Ben sensizliğin en derin okyanuslarında kaybolmuşken, yüreğimde sebepsiz bir fırtına...
Kayalıklara vurup, paramparça olan bir gemi gibi yüreğim,
Paramparça oldum, öldüm.
Sende benle beraber öldün.
Ben senin ölmeni istememki, isteyememki bir meleğin ölmesini...
Şarkı bu ya;
"Sen bende ben ölürsem ölürsün, sen ölürsen ben zaten ölürüm..."
Batan bir güneş gibi ayrıldık, ayrıldı ellerimiz, ayrıldı yüreklerimiz...
Zamanı durdurdum ben içimde, herşey olduğu gibi kaldı bende...
Gidiyorum dedim, gittim ardıma bakmadan.
Yüreğimi senin yüreğine teslim ettim, ruhumu attım boğazın serin sularına.
Şimdi ölü bir bedenim...
...
Beni affet olurmu?..
Yüreksiz bir adam bunları yazan ve aynı zamanda ruhsuz.
Hiçbir zaman iyi bir oyuncu olmadım, olamamda...Yalancı herkes kadar olmuşumdur heralde.
Sevdim ihanet etmedim, edenide affetmedim...
Gözyaşlarım sel olup yine vuruyor dalga dalga içimin kıyısına,
Hoyratça sevilen bir çocuk,
Memeden zorla kesilen bir yavru,
İçim acıyor, gerçekler acıdır acıtıyor...
...
Son kez baktım bırakırken seni...O yabancı şehre...Kendi kendime elveda dedim,
Yüreksiz adam sana elveda...
Git öldür kendini, sat ruhunu şeytana,
Böyle bir ruh, böyle bir benlik yarar ancak ona...
Ağladım durmadan ağladım, gözlerim kan çanağına döndü,
Kanlı bir yürek savaşının, yegane kaybedini oldum...
Her yerim kan, her yerim yara bere,
Tek dayanağım olmuştun sen...
...
"Bitiriyorum artık bu romanı, sonu geliyor sayfaların,
Ben kelimelerin şehrinde kayboluyorum, sen ise yabancı bir şehre yar!..."
Gökay Birkan... SON SAYFA...