"*Kırma insan kalbini, yapacak ustası yok!*"
• * *
Bir Özür Borcum var!
N asıl da anlamadım nasıl!..
A ldım elimle, bir kalbi parçaladım!
G ünahımı; vicdanımda sorguladım
İ ster inan istersen inanma
H alime; dönüp de kendim ağladım ....
A nladım!.. anladım!.. ağladım!..
N asıl da bir gönül evini yıktım!
N asıl da anlamadım!.. Ve ağladım . . .*
Gecikmiş bir özür, geç oldu ama; onun pamuk kalbine sığınıp, yıktığım gönül evini tamire hazırım.
“ Bu çeşme ne güzeldir, su içecek tası yok!
Kırma insan kalbini, yapacak ustası yok.”
Sevgiler yüreğinden hiç gitmesin hep böyle kal, çok güzelsin* * *
Seni sevgiyle kucaklıyor ve o güzel yüreğinden öpüyorum tüm içtenliğimle.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
ÖMER HAYYAM dan seçmeler
* * * * * * * * * * * * * * * * * * _____________________________
* * *
Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.
* * *
Şarap iç , azlık çokluk silinsin kafandan
Kurtul yetmiş iki milletin kaygusundan
Perhize kalkma sakın dokunur diye şarap
Şarap ki bir dirhemi bin bir derde derman.
* * *
Kim yüreğini uydurduysa aklına
Bir anını yitirmedi bu dünyada;
Ya tanrı uğruna emek verdi candan
Ya rahatını aradı buldu şarapta.
* * *
Ben şarabı eskimiş acı acı severim;
En çok da ramazanda cumaları içerim;
Helâl üzümümü ezdim doldurdum KÜPE;
Ne olur, içinceye dek ekşitme TANRIM.
* * *
Tanrı gülşünle öfkeni almış senin,
Birinden cennet yapmış, birinden cehennem.
Sen cennetimsin benim, ben senin uslu kulun;
Açılsın kapıları bana cennetimin!
* * *
Kadeh bir bedendir, içinde can var can;
Candır kadehin bedeninde camlaşan.
Donmuş sudan ateş süzülür sanki;
Erimiş yakut, gönül sırçasından.
* * *
Kul olup o güzele birden,
Koptuk her bağdan, her tövbeden;
Herkes koyu müslüman döner
Biz putperest döndük Kâbeden.
* * *
Dün özledim de seni coştum birden bire;
Çıktım senin yerin dedikleri göklere.
Bir ses yükseldi tâ yukarda, yıldızlardan;
GAFİL, dedi; bizde sandığın Tanrı sende!
* * *
Bir testici gördüm,çamur içindeydi;
Ayağı çarkında, elinde bir testi;
Testinin başında bir yoksulun ayağı
Kulpunda bir padişahın kellesi.
* * *
Dert içinde sevinci bulda yaşa;
Haksız düzende haklı ol da yaşa,
Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
Varından yoğundan kurtul da yaşa.
* * *
Gönül, her an sevdiğinin kapısında ol,
Her istediğini onda ara, onda bul.
Aşk tavlasında hileye kaçma kalleşçe;
Koy canını ortaya, soyulursan soyul.
* * *
Tanrı, ışığıyla doldu can gözüme:
Bu dünyadan o dünyadan bana ne!
Gönlüm ter gibi çıkıp bedenimden
Karıştı varlığın denizlerine.
* * *
İnsan son nefese hazır gerekmiş;
Nasıl ölürse öyle dirilecekmiş.
Biz her an şarap ve sevgiliyleyiz;
Böylece dirilirsek işimiz iş.
* * *
Ey güzel,sen ki bana derdi derman edersin,
Şimdi: çekil önümden, diye ferman edersin;
Senin yüzün canımın kıblesi olmuş bir kez;
Ne yapsın, kıble mi değiştirsin bu can dersin?
* * *
Onlar ki kurtulamaz iki yüzlülükten
Canı ayırmaya kalkarlar bedenden;
Horoz gibi tepemde testere olsa
Aklımın kafasını keser atarım ben.
* * *
Ey can, sana aklı niçin vermiş veren?
Kendini bil , yolunu bul yitip gitmeden.
Baykuş gibi ne gezersin viranelikte,
Yerin akdoğan gibi sultanın eliyken?
* * *
Bir elde kadeh, bir elde Kuran;
Bir helaldir işimiz, bir haram.
Şu yarım yamalak dünyada
Ne tam kafiriz, ne tam müslüman!
* * *
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
* * *
Sen sofusun, hep dinden dem vurursun;
Bana da sapık, dinsiz der durusun,
Peki, ben ne görünüyorsam oyum;
Ya sen? Ne görünüyorsan o musun?
* * *
Gökte bir öküz varmış, adı Pervin;
Bir öküz de altındaymış yerin.
Sen asıl iki öküz arasında
Tepişmesine bak şu eşeklerin!
* * *
Ne bilginler geldi, neler buldular!
Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar.
Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?
Birer masal söyleyip uyuyup kaldılar.
* * *
Girme şu alçakların hizmetine;
Konma sinek gibi pislik üstüne.
İki günde bir somun ye, ne olur!
Yüreğinin kanını içte boyun eğme.
* * *
İnciyi isteyen dalgıç olacak;
Varı yoğu dosta verip dalacak.
Canı avucunda, nefesi göğsünde,
Ayağı baş olacak, başı ayak!
* * *
Felek ne cömert aşağılık insanlara!
Han hamam, dolap değirmen, hep onlara.
Kendini satmayan adama ekmek yok;
Sen gel de yuffff çekme böylesi dünyaya!
* * *
Bilgenin yüreğinde her dilek
Anka kuşu gibi gizli gerek.
Damla nasıl inci olur denizde;
Sedefler içinde gizlenerek.
* * *
Ovada her kızıl lalenin teni
Bir padişahın kanıyla beslendi.
Yerden biten şu mor menekşe yok mu?
Bir güzelin yanağındaki bendi.
* * *
Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,
Bin bir derde düşer, canlarından bezerler.
Öyleyken ne tuhaftır, yine de övünür,
Onlar gibi olmayana adam demezler.
* * *
Gül verme istersen, diken yeter bize.
Işık da vermezsen, ateş yeter bize.
Hırka, tekke, post most olmasa da olur,
Kilise çanları bile yeter bize!
* * *
İnsan bastığı toprağı hor görmemeli;
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
Duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir şah kafasıdır, ya bir vezir eli!
* * *
Varlığın sırları saklı senden, benden;
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin ne ben.
Bizimki perde arkasında dedikodu:
Bir indimi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
* * *
Bir geldi mi derin ölüm uykusu,
Biter bu dünyanın dedikodusu.
Ölenden bir haber bekler insanlar ;
Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu!
* * *
Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz;
İki başımız var, bir tek bedenimiz.
N e kadar dönersem döneyim çevrende;
Er geç baş başa verecek değil miyiz?
* * *
Dünyada akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı alın aklımızı;
Belk böyle beğenir bizi el ÂLEM!
* * *
Bu dünyadan başka dünya yok , arama;
Senden benden başka düşünen yok, arama!
Vaz geç ötelerden, yorma kendini;
O var sandığın şey yok mu, o yok, arama!
* * *
Şu serviyle süsen neden dillere destan?
Neden hep onlara benzetilir hür insan?
Birinin o dili var, boşboğazlık etmez.
Ötekinin yüz eli var el açmaz. ondan
* * *
Dün geldi : Nedir aradığın? dedi bana:
Bensem, ne bakarsın o yana bu yana?
Kendine gelde düşün, içine iyi bak;
Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna!
* * *
Sabah doldu göklere mavi mavi,
Doldur, ışık döker gibi, kaseyi!
Acı olmasına acıdır şarap;
Ama gerçek acıdır demezler mi?
* * *
Camiye gittim, ama Allah bilir niye:
Ne namaz kılmaya, ne dua etemeye.
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden,
O eskidi gittim yenisini yürütmeye.
* * *
Bir yanarım Tanrı özlemiyle Musa gibi;
Bir ölürüm murada ermeden Yahya gibi;
Yarı gökte kalırım hep bir iğne yüzünden,
Hep bir başka derdin terzisiyim İsa gibi.
* * *
Dert çekme boşuna, hep Gül de yaşa;
Zulüm yolunda hakkı bulda yaşa;
Sonu yokluk madem bu dünyamızın
Yok bil kendini, Özgür ol da yaşa.
* * *
Sevgilerle kal, güzel yüreğinle ebedi gül dilerim canım...
g.öz))
YORUMLAR
dağ gülü
mutlu ve esen kal bir ömür..
Selamlar saygımla
* * *
güzel sevgi dolu içsel bir şölendi keşke sizin gibi
değer verebilse herles arkadaşlığın dostluğun
güzel hos bir kırıklığın ardından gönül alma
ruhu okşayan sıcacık bir paylaşımdı gerçekten şu yazınızı kuyunca insan anlıyorki dostluğa vede paylaiıma ne kadar değer verdiğiniz hemen göze çarpıyor
satır satır hece hece bir duygu yogunluğuyla
pınar olup akmışsın tekrar tekrar emek olup yüreğimizin o kubbbesinde hoş ve anlama ve algılama yetimizi yenıden canlandıran o güzel yazılarınızdan dolayı tebrik ederim..