- 675 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Gecelerin haşyeti
Gecelerin haşmetini
ve haşyetini idrak edenler, tefekkür etmenin
önemini nezih ortamlarda yaşayarak ve haz alarak anlarlar.
İlk bakışta
karanlık insanlarda ürperti, panik
hissiyatını uyandırır, kuşku ve kaygılara kapı aralar.
Oysaki göremeyenler ne yapıyorlar?
Gecelerin o esrarlı kulvarların da yol alırken,
insan pür dikkat kesilir ve her şeye hazır olmanın
heyecanını yaşamak zorunda kalır.
Kalbimizin atışını aniden hızlandıran,
nabız atışlarını biranda yükselten,
savunma reflekslerimizi hazır hale getiren nedir,
yalnızca merak mıdır?
Aslında irademiz
kalp ve nabız atışlarımızın
normal seyretmesini istiyor lakin bir işe yaramıyor,
hissiyat bildiğini vazifesi doğrultusunda icra ediyor.
Bilinmeyenlere karşı
yaşadığımız bu panik belki de gereksizdi
ve belki de bir saadet derinliğiydi,
alışık olmadığımız her bir durumda kaygıya
kapılmamız bizim açziyetimizi haykırıyor.
Zira yaratan
hayır ve şerrin kendine ait olduğunu
bizzat elçisi tarafından bildiriyor, buna rağmen
bilmek bir işe yaramıyor bilakis yaşamak gerekiyor.
Gecenin karanlığının,
gündüzün aydınlığından ne farkı var
yaratan açısından.
Sadece bir farkı var geceleri münacata
ve teslimiyete daha çok ihtiyaca var.
Geceler genelde matemli olur
çünkü dostların uyuyor olması, hakikatleri bırakıp
rüya âlemine dalması onu pek üzer ve hüzünlendirir.
Aşkların örüldüğü,
bedenlerin gömüldüğü
kabirlerde geceler gibidirler…
Gece ile kabir
birbirini tamamlayan unsurlardır
zira gizemler her zaman onlarda saklıdır,
katiyen ifşa etmezler,
edemezler de zira onların vazifesi değildir.
Gecelerin
duyguları kuşatan esrarında,
aydınlık bir yolun bulunduğunu ihlâs ve
ihsan sahipleri iyi bilirler ve bizzat yaşayarak
onun letafetiyle hemhal olurlar.
Saadet teşekkülüne erenlerin
farklı ve fakat azametli olmalarını,
net bir duruşu sunmalarını yürek sahipleri iyi bilirler.
İnsanların en iyi dostları
ve dert ortakları sırlarını paylaştıkları
geceleri ve onu yaratan olmuştur.
Derin bir nefesle
kendine olan tavsiyeleri alır,
verdiğinde ise sırlarını deşifre ederek
kimseye açamadığı dertlerini paylaşır.
O an kuşku yok,
kaygı yok, panik yok, geri dönüşüm yok,
minnet etmek yok,
sadece kendi ve ona ait geceleri vardır.
O görkemli ve sükûnetli geceleri,
yudumlayarak içmenin ve derinden bir nefes
çekmenin ne ifade ettiğini
ancak onu hissederek yaşayanlar bilir.
Geceleri içerdiği anlamı ile yaşamanın,
gün içinde yanılma ve aldanmaların
nihayet bulacağı bir anın,
her an yaklaşmakta olduğunu mutlaka bilmeliyiz.
Onlarca şahit olduğumuz
kaza ve belayı kimler bekliyordu ki?
Avuntularımız ve kuruntularımızın
ve ön yargılarımızın dertlerimize hiçbir zaman
deva olmayacağını bilmeliyiz.
Asli yelimize dönmenin
zaruretini idrak ederek vakit kaybetmemeliyiz.
Şekli yeti önemseyerek yaşamamız,
bizlere her zaman kaybettirdiği halde buna devam ediyoruz.
Ona bağımlı kalmayı sürdürdükçe
kan kaybediyoruz ve takatsiz kalıyoruz
ama yine de enaniyetten vazgeçmiyor direniyoruz.
İşte akıl sahipleri düşünürlerse,
geceleri de gündüz gibi yaşamanın
faziletini deneyerek, yaşayarak anlayacaklardır...
Mustafa Cilasun