- 3534 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Yerli Malı ve Tutum Haftası..
“Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak da anılsa da..
Yani; 12-18 Aralık..
Hatırlar mısınız, eskiden okullarda kutlardık Yerli Malı Haftası’nı.. Herkes evinden getirirdi bir şeyler, sıranın üzerine koyardık ve paylaşırdık yerken, içerken..
Ardından kara tahtanın önüne çıkar, heyecanlı heyecanlı şiirler söyler, öğretmenimizin verdiği ev ödevi sayesinde; Kütüphane’den edindiğimiz bilgilerimizi, makale halinde döktüğümüz sarı teksir kağıdından okurduk.. İçten ve inanarak.
Onurluyduk.. “Türk, öğün, çalış, güven” nedir bilirdik.. Tutumluyduk.. Cimri değildik, paylaşırdık gereğince..
Temizlik de şarttı, Yerli Malı kullanmak da..
Bizim, kenarı işlemeli; çiçekli, böcekli ütülenmiş üçgen ya da kare şeklinde katlanmış tertemiz, mis kokulu mendillerimiz de vardı.. Üstelik; uzun tırnak nedir bilmezdik, düzenli kestiğimizden ve tırnaklarımızı avucumuzun içinde kaşıyarak yıkadığımızdan..
Yatırım yapmayı öğrenmiştik eskiden.. Kumbaralarımız vardı.. Bankalar, eskiden "Kumbara" hediye ederdi hesap açana.. Bozuk paramızın yani kuruşumuz ve madeni liralarımızın kıymetini bilirdik. Hatta; sık zaman sallardık kumbaramızı “şıkır şıkır” para sesini duymak için, çoğaldığını bilmek için elimizle ağırlığını tarttığımızda olurdu..
O zamanlar genleriyle oynanmamış karpuzlarımız vardı.. Yere düşse karpuz biten cinsinden bereketli ve sulu.. Mısırımız vardı “Darı” dediğimiz.. Lezzetine doyamadığımız.. Kah haşlayıp, kah patlattığımız..
Tarımımız bozulmamıştı anlayacağınız..
Hayvancılıkta da “en iyilerdendik” eskiden.. Et daha bir sağlıklı, lezzetliydi.. Süt daha bir yağlı, rayihalıydı.. Yoğurdu bile analarımız mayalardı..
Elimizi yıkarken suyu boşa akıtmamaya bakardık.. Lüzumsuz elektrik yanmasına gönlümüz razı gelmezdi..
Eskiden donumuz, pijamamız, birçok giysilerimiz evde ya da terzide dikilirdi.. Analarımız örgü örer, nakışlar yapardı ki; o dönemlerde okullarımızda bile “El İşi” dersi vardı haftada iki derslik.. Erkekler kendi "İş Atölyesi"ne kızlar ise "Dikiş-Nakış Odası"na geçerdi..
“Büyüklere saygı, küçüklere sevgi”yi de öğrenmiştik..
Okul Gazetemiz, ATATÜRK Köşemiz olduğu gibi bir de okulların arka bahçesine Fidanlık Müdürünün ve öğretmenlerimizin eşliğinde, kazdığımız çukurlara ağaç diktiğimiz de olurdu bizim..
Özlemediniz mi o günlerimizi? Özledim, tıpkı; eski bayramlarımızı özlediğimiz gibi..
Gereksinmelerimizi Yerli Mallarımızla karşılamayı özlemelisiniz..
Çok mu önemli yabancı marka? Paramızın değeri hiç mi yok?
Türk Malı kullanarak, yabancı ülkelere akan paraya “Dur” dememizin zamanı hala gelmedi mi? Bu kadar mı savurgan olduk?
Bize ne oldu? Neler olduruldu?
Ki; Müslüman bir Ülke’yiz! “İsraf günahtır”ı iyi biliriz fakat; günümüz iktidarı (Gerçi; muhalefet de katıldı bu ‘Ne kerametse’ dediğim Türban’a ki; milyarlık türbanlar ve eşarplar) her ne kadar türbana sıkı sıkıya sarılsalar da.. Camilerde boy gösterseler de.. “Elhamdülillah Müslümanım” deseler de.. İsrafın en yüksek boyutunu yapıyorlar.
Çankaya da A. Gül, iktidarın tepesinde R. T. Erdoğan ve diğerleri..
Çankaya Köşkünde, bu zamana kadar yapılan masrafın haddi hesabı yok! Ahmet Necdet SEZER dönemindeyken artırılan paranın üzerine A. GÜL döneminde inanılmaz boyutta para aktarılarak sırf “gösteriş ve hırs uğruna” muazzam israf yapılmadı mı?
“Ayağını yorganına göre uzat”, “Har vurup, harman savurma” deyimlerini hatırlatayım bari size.
Ülkemizi düşünmüş olsalardı, tutumun ve Yerli Malı kullanımının önemini bilselerdi; satarlar mıydı, çiftçimin zorlu şartlar altına düşürüldüğü ve mecbur kalıp “toprağını ipotek ettirip” borç para aldığı bankaları? Ya, yarın bankalarımızı satın alan yabancı ülkeler “borcunu öde” derlerse?
Bankalardaki ipotek altında bulunan değerli topraklara "el koymayacaklarını" mı zannediyorsunuz? Yoksa; bilinçli olarak mı topraklarımızın el değiştirilmesine sebep olup, göz yummaktasınız?
Bu sebeple mi paralarınız Türkiye bankalarında değil yabancı bankalarda?
Ülkemizde; o kadar çok ithal ürün var ki.. O kadar çok yabancı isimli satış mağazaları var ki..
… Ve Ülkemizde birçok yerli fabrika kapanmakta!
… Ve Ülkemizde yabancı sermayedarlar birçok yeni işyerleri açmakta!
En verimli Ülke Kaynaklarımız yabancılara satıldı!
Yazık, çok yazık!!.
Ülk.. Bi.., Kip.., vs. gibi isimler niye ve ne kadar yerli (Yoksa; aramızda olup da yabancılara servis yapan gizli üniteler mi), nereye, kimlere hizmet ediyor?
Ülkemizin, bölünmez bütünlüğüne mi dersiniz acep?
Yemezler!
Ne yenilecek peki? Ne giyilecek?
Ah-hh!.. Bir şarkı geldi aklıma.. “Ne kaldı elimizde, kırık hatıradan başka”
“Yerli malı Türk’ün malı, her Türk onu kullanmalı” kaldıysa eğer..
Evet, bizden vazgeçmiş değilim lakin; iktidardakilerin ve bugünlere gelmemize sebep olanların “Yabancı Mallar ve İsraf Haftasını” kutluyorum.
Satmaya, savmaya, israf etmeye devam edin, devam.. Hafta sizin haftanız ne de olsa..
Gülizar Özlem SARAÇOĞLU
YORUMLAR
Kapitalist zihniyet dünyayı sardı.
Üretim-tasarruf ve emek sistemi yıkılarak TÜKET BORÇLAN - BORÇLAN TÜKET kısırdöngüsüne dönüştürüldü
Yerli malı yok edilmeli ki, devamlı dışardan satın alıp borçlandırılasın.
Odunu kömürü deniz ve güneşi bu kadar bol ülkeye doğalgaz satabiliyorlar ya ........
Daha ne diyem....
Ne kadar güzel düşünceleriniz anlattıklarınız...anılarımız,kirlenmeyen,kirletilemeyen geçmişimiz...Fakat ne yazık ki geleceğimiz satıldı ve satılmakta..Sırf çıkarları için çalışan yöneticiler iş başına geldiklerinden ve milleti zayıf duruma düşürdüklerinden dolayıdır ki,tuzaklara çok kolay düşer olduk. Önce kredi kartı tuzağı,sonra cep telefonu..insanlarımıza ve özellikle gençliğimiz için uyuşturucu afyon etkisi yaptı. Kendi ayaklarımızla gidiyoruz tuzaklarına..Ve satıyoruz,satılıyoruz..Dinimiz de alet ediliyor sömürüye,işgale. Dur denme ihtimali de pek fazla görünmüyor..İkinci bir ATATÜRK gelmez ki....
Saygılar efendim.