- 2077 Okunma
- 25 Yorum
- 0 Beğeni
DİKKAT..! önemli bilgi - LÜTFEN OKUYUNUZ..!
Merhabalar Değerli Dostlar...
bayrama ....güne ... hayata ...bilime ..GELECEĞE...hep beraber merhaba....ışıl ışıl olsun gönlünüz ...ışıl ışıl baksın gözünüz..mutluluğunuz hep ama hep olsun bayram etsin....gününüz bilimsel ...sanatsal ...KÜLTÜREL ve dahi kutlu olsun...!
ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir
sen kendini bilmezsen bu nice yaşamaktır...
yunus emre
ne güzel demiş yunus ...var mısınız değerli dostlar...? hep birlikte ilmi kendimizi geçmişimizi bilmeye ...
geleceğimizi bilmek için kâhin olmaya gerek yok artık...buyurun öyleyse...
" Anadolu kimin yurdu?
TÜRK ADINI TAŞIYAN iLK DEVLET
Bize hep “Türkler Anadolu’ya Malazgirt Zaferi’yle girdi” diye öğretildi. Ama bilim böyle söylemiyor.
Prof. Dr. Ekrem Memiş, Türkler’in Anadolu’ya Malazgirt Zaferi’yle girdiği ve bu zaferle Anadolu’nun 1071′de el değiştirdiği iddiasını çürüttü.
Arkeolojik buluntular ve bilgi, belgeler Anadolu’ya 1071 Malazgirt Zaferi’yle girilmediğini ortaya çıkardı. Anadolu’ya Malazgirt Zaferi’yle girildiği yanlışını düzeltmeye çalışan Afyon Kocatepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ekrem Memiş, “Anadolu Türkler’in ikinci yurdu değildir. Anadolu Türkler’in anayurdudur. Anadolu’da bundan 8 bin yıl önce de Türk devletinin varlığı belgelerle kendini gösteriyor. Bu yanlış öğrencilere öğretiliyor” dedi.
ÇİVİ YAZILI METİNDEKİ TÜRK KRALI
Bugün Gazetesi’nin haberine göre; Memiş, tezini belgelere dayanarak şöyle anlattı: “Elimizdeki metinler M.Ö.2 bin 200′lere ait bir olayı anlatıyor. Akat Kralı Mezapotamya’dan gelmiş. Fırat nehrini geçmiş ve Anadolu’ya geçmiş. Anadolu’da o zaman küçük küçük şehir devletleri var. Bu küçük şehir devletlerinden 17’si Hatti Kralı Pampa’nın önderliğinde bir araya gelmişler ve Akat Kralı’na karşı vatanlarını korumak için mücadele etmişler.
Bu 17 kraldan biri de çivi yazılı metnin 15. satırında geçen Türki Kralı İlşu-Nail’di. Burada geçen Türki kelimesinin Türk olduğuna şüphe yok. 2 bin yıl da buradan koyduğumuzda 4 bin 250 yıl önce Anadolu’da Türk kavmi olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor.”
8 BİN YILLIK GEÇMİŞİ VAR
Memiş, bu Türk krallığının da Hurri isimli bir kavimden geldiğini belirterek, bu kavmin M.Ö. 3. binde yaşadığını ve dillerinin Türkçe ile aynı dil grubuna girdiğini söyledi. Türki krallığını oluşturan grubun bu kavimden geldiğini ileri süren Memiş, çok geriye gidildiğinde kavmin soyunun 6 binlere dayandığını anlattı. Memiş, “2 bin de milattan sonraki dönemi eklediğinde 8 bin yıllık geçmiş ortaya çıkıyor” dedi.
KÜLTÜRLERDE KOPUKLUK YOK
Yazılı metinlerden Hurriler’in geçmişlerinin 3. bine gittiğini kaydeden Ekrem Memiş, “Fakat işin bir de arkeolojik boyutu var. O günden bu güne gelen bir 3 kültür var. İlki neolitik köy kültürü. Onu takip eden 5 binlerde kalkolitik kültür var. Köylerin yerini şehirlere terk ettiği dönem. 3. dönem ise eski tunç çağı. Şehir kültürünün tamamen oluştuğu dönem. Bu üç kültür arasında hiçbir kopukluk yok. Bu kopukluğun oluşmaması kavmin değişmediğine işaret ediyor” dedi.
TÜRK ADINI TAŞIYAN iLK DEVLET: TURKiLER
Ekrem Memiş, Huriler’in Anadolu’nun doğu bölgelerinde yaşayan en eski sahiplerinden biri olduğunu ve Anadolu’nun Türkün ikinci vatanı olmadığı, hatta anayurdu olduğunu söyledi. Göktürk Devleti’nin de ilk Türk adını taşıyan devlet olduğu tezini de çürüten Memiş, Hureler’in devamı olan ve M.Ö. binlerde yaşayan Türki Krallığı’nın Türk adını taşıyan ilk devlet olduğunun altını çizdi.
YETKİLİLER KULAK VERSİN
“Türk tarihini Hunlar’la başlatıyoruz. Hunlar Orta Asya’da büyük bir devlet kurmuşlar ama ilk değiller. Yetkililerin bu serzenişe kulak vermesi gerek. Çocuklarımıza yanlış bilgiler veriyoruz. Biz buralara sonradan gelmedik. Hep vardık. Bu toprakların o tarihlerden bu yana bizim olduğu gerçeğini görmezlikten gelemeyiz. Ders müfredatlarına bunlar işlenmeli” diyen Memiş, yeni araştırmaları gözden geçirmek gerektiğini belirtti. "
ATATÜRK diyor ki
“Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır.”
(Atatürk 04.10.1932, Dolmabahçe Sarayı, Diyarıbekir Gazetesinin Sahibine Demeç.)
değerli dostlar...
Prof.Dr Ekrem Memiş üniversitede tarih hocamdı ...kendisi aynı zamanda çivi yazısı uzmanıdır...bu bilgileri yıllar önce hocamdan birinci kaynaktan dinlemiştim....
canlı tanığıyım...
açıklanan bilgiler üniversite ders kitabında yer almaktadır...fakat ilginç olan dikkat çeken husus diğer okul kitaplarına bu bilgilerin halâ girmemiş olması...!
ve Türklerle ilgili öyle tarihi bilgiler var ki gizli tutulmakta açıklandığı zaman dünyada empoze edilmeye çalışılan tüm bilgiler altüst olacak...yer yerinden oynayacak dünya tarihinin yeniden yazılması gerekecektir...
dolasısıyla dünyayı ellerinde tutanların çıkarları doğrultusunda onay verdikleri bilgiler açıklanmaktadır ne yazık ki..elbette her gecenin sabahı olacaktır...
gerçek insanlığın hüküm sürdüğü empatik sevgilerle dolu mutlu bir dünya diliyorum...
sevgim saygım sonsuz kere... hepinize....
sabiha küçüktüfekçi
10.12.2008
www.lisem.net/tag/ekrem-memis/
YORUMLAR
ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir
sen kendini bilmezsen bu nice yaşamaktır...
yunus emre
Çok güzel düzenlenmiş bir yazıydı bilgilendirici NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !
ALLAH MİLLETİMİZİ VE TÜRK SOYDAŞLARIMIZI KORUSUN!
ALLAH VATANIMIZI BAYRAŞIMIZI KORUSUN!
Geçte olsa okudum yazınızı Allah razı olsun can kardeşim...Selam ve dua ile..
Benim dedelerim Emirdağ eteklerine 1064'te yerleşmişler.
demek ki birilerinin doğduğunda binlerce yıl önce göbekleri oraya gömülmüş ki, gidip tekrar dönmüşler.
Paylaşım için teşekkürler.
Teşekkürler de,
Alıntıda yazım kurallarına uyulmuş da,
Sunumda neden uyulmamış?
Kuralsızlığın kural olduğunu kendisini boşukta hissedenler söylüyorlar. Oysa sizin onlara uyacak bir yanınız yok; dolu dolusunuz.
Saygı öncelikli sevgiler.
Bu araştırmayı yapanların ve bize sunanın canına sağlık. Amma ve lakin biz öyle bir ülkeyiz ki, kendi tarihimizi anlatmaktan korkarız. Hatta tarih dersini okullardan kaldırmayı bile isteyebilen insanlar yetiştiririz. Böylece nesiller orta malı olsunlar. Milli kimlikleri olmasın.
Hep derim, dünyada kendine bizim kadar düşman başka millet yoktur. Teşekkürler hocam. Teşekkürler.
ARAŞTIRMALARI VE YORUMLARI İLGİ İLE OKUDUM.
HER ŞEYDEN EVVEL İNSAN OLDUĞUMUZU UNUTMADAN, BÜTÜN İNSANLARI BİR SAYARAK SEVMELİYİZ.
''insanı severiz, yaratandan ötürü.''
HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR.
İLİM İLİM BİLMEKTİR.
İLİM İSE KENDİN BİLMEKTİR.
GELİN TANIŞ OLALIM.
İŞİ KOLAY KILALIM.
SEVELİM, SEVİLELİM.
DÜNYA KİMSEYE KALMAZ.
YUNUS EMRE, MEVLANA, ATATÜRK REBERİMİZ OLSUN.
yaziyi okurken icimden bundan haberim var dedim.
yazilan yorumlari okurken "o ülke hepimizin sadece Türklerin değil !" cümlesiyle karsilasmak, tehlikeyle burun buruna gelmektir bana göre.
bakiyorum da sesleriniz pek yüksek cikmaya baslamis Güldane hanim. Türkiye sadece TÜRKLERiNDiR! bunu iyice belleyesiniz. NE MUTLU TÜRKÜM DiYNE diyen her vatandasin vatanidir. hepiniz de kimsiniz? nasil bu sayfalarda bu kadar rahat sacmalamaniza izin veriyorlar?
sayın güldane dal madem bu ülke hepimizin parçalama arzularınız niye. bu güne kadar kardeşçe yaşadık sizin sorununuz toprak ağalarıdır eğer mücadele verecekseniz onlara karşı birleşin. başkalarınn emellerine hizmet etmeyin yurdunuzu koruyun ve sevin. bu gün meclise gönderdiklerinize bakın aşiret ve toprak ağalarıdır. amaçları sizleri kullanarak sizleri biraz daha sömürmektir.önemli olan bu ülkede alevi sunni müslüman hıritiyan türk kürt olmak değil insan olarak yaşamak sevgiyi baş tacı yapıp düşmanlığı kovmaktır.ayrıca şairliğin temelide budur.
----------------------------------------------------------------------------
ayrıca sayın tüfekçi araştırmalarınız için sizi kutluyorum.tüm türkiyede yaşayan etnik kökeni ne olursa olsun türkiye milliyetçisi olarak yaşamalıyız.yurdumuzun çıkar ve değerleri hepimiz için en önemli değer olarak kalmalıdır.ayrıca şairlerin silahı her zaman sevgi olmalıdırki
düşmanlıklar sona ersin dostluklar başlasın sevgi ve barış içinde yaşamak dileğiyle saygılarımı sunarım.
cansever tarafından 4/15/2009 12:34:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
"Aslını unutan asılsız kalır" sözü gereği ele alındığında güzel bir çalışma,sıradışı insanlar sorgular mutlaka!Bakanlara bakan Sabiha sultanı değer işığı için kutluyorum.Kitaplaşırsa bu bilgiler mutlaka daha renk açık olacaktır.Öğrenilmiş çaresizlik aşılayanlar ve aşılatanları sanırım sabiha hanım gibi ruhlar aşacaktır.Saygılar sunuyorum.
Değerli hocam öncelikle paylaşımınız için teşekkür ederim..
sayın Rom@ntik bir bilgiyi paylaşmış bu konuda Türkiyenin ilk Sümerologu Muazzez İlmiye Çığ bir röportajında "Atatürk Sümerler’i okumuş. Atatürk’ün okuduğu bir kitabı buldum. Fransızca yazıyor: “Sümerler Türk diline yakın, Asya’dan gelmiş olabilirler”. Yanına da eski harflerle “çok mühim” diye yazmış Atatürk" demişti ... Bkz :Alper Gölbaş, Berkay Dinçer - Muazzez İlmiye Çığ röportajı...
bu olaydan sonra Atatürkün emri ile Hititoloji bölüme ek olarak Sümeroloji bölümü kurulmuştur...
yapılan araştırmalarda ise Sümerler ile Türkler arasında benzerliklerin çok olduğu belirlenmiş özellikle dil açısından örnekler sunulmuştur...
Mesela Sümerce alım-Türkçe alımlı, bab-baba, dim-dimdik, es-esmek, gim-kim, güles-güleç, ib-ip, ir-er, kıya-kıyı, ulu-ulu, kusu-koşmak gibi...
Anadoluya göçün daha eskilere dayandığını belirten başka kaynaklarda vardır..
Prof. Osman Nedim Tuna Türklerin en az 3500-4000 yıl önce Anadolu’nun doğu bölgesinde yerleşmiş olduğunu söylemiştir..
M. Swadesha, bilgisayar kullanarak “Eğer iki ayrı dilde fonetik ve mana bakımından benzeyen kelimeler, 100’den fazla ise bunların bağımsız olarak icad edilmiş olma ihtimali birkaç milyonda birdir. Aynı şekilde çift kelimelerde 7’den fazla olursa, o iki dil arasında tarihi bir ilişki vardır.” diyor bu bağlamda yapılan araştırmalara bakılırsa 165 kelime fonetik ve mana bakımından benzer olması iki dil arasındaki bağlantıyı güçlendirmektedir..
Yine prof. Muazzez İlmiye Çığ hocanın Sümerlerde tufan , tufanda Türkler isimli kitabı Türklerin anadoluya gelişinin 10 bin yıl önce olduğuna dair araştırmayı içermektedir...
tekrar teşekkürler bilgilendirmeniz için...
Saygıdeğer hocam Sabiha hanım,
araştırıp bizler için kaynakları gözönüne seriyorsunuz.Ne mutlu...
Tarihsel süreçte varolma savaşı her devirde aynı süregelmektedir.Anadolu coğrafyası üç kıtayı bağlayan stratejik bir bağlantı noktası üzerinde olması nedeniyle,pek çok sosyal hareketliliklere maruz kalmıştır;İklim değişikleri, ekonomik faktörlere bağlı savaşlar ve deniz ticareti (Kızıldenizle Okyanuslara- Ceblitarıkla tersine ) ve tarihi İpek Yolu üstünde oluşu nedeniyle Anadolu kültür coğrafyası alabildiğine renklenmiştir.Bu bölüme sayın Ordinaryüs Prof.Dr Ekrem AKURGAL'ın Anadolu uygarlıkları kitabından bir bölümü eklemeyi uygun buluyorum;(SAYFA 17- NET TURİSTİK YAYINLARI-1.BASKI 1988)
ANADOLU'DA MOZAİK KÜLTÜRLER TOPLULUĞUNDAN MEKAN VE KÜLTÜR BİRLİĞİNE:
'' Görülüyor ki, iki başlıca jeomorfolojik özellik nedeni ile bütün Anadoluya egemen olabilen devletlerin oluşması çok zordu.Bu sebeple Perslerin, Romalıların ve Türklerin dışında Anadolu'da yaşamış diğer bütün devletler onun ancak bir bölümüne, hatta çok kez onun yalnız küçük bir bölümüne sahip olabilmişlerdir. Hiç bir şüphe yok ki dünyanın her bir yanında tarih boyunca genellikle küçük krallıklar oluşmuştur.
Almanya,Avusturya,Fransa , İngiltere, İspanya gibi ülkelerin tarihlerine bakarsak onlarda da özellikle eski çağlarda hep küçük devletçiklerin var olduğunu görürüz.Ancak onların hiç birinde Anadolu'daki ölçüde yani sayıları altmışı aşkın beylik izlenmemektedir.Çünkü onların hiçbirisinde Anadolu'daki kadar küçük kapalı bölgeler mavcut değildir.
Anadolu'nun Asya ile Avrupa arasıda yer alması ise onu dünyanın << Uygarlıklar Mozaiği >> durumuna sokmuştur.Örneğin İngiltere,Fransa, İspanya, İtalya, gibi batı memleketlerinde ya da İran, Mezepotamya gibi doğu ülkelerinde yanyana yaşayan krallıklarda, genelde hep aynı dilin değişik lehçeleri konuşulmakta idi.Buna karşılık yukarııda gördüğümüz üzere, Anadolu'da bütün tarih boyunca dilleri birbirlerinden tamamiyle,değişik topluluklar bir arada yaşamıştır.Koskoca Avrupa kıtasında nüfusları önemli bir sayı tutmayanEtrüsk ve Bask gibi yabancılar ve Ural -Altay kökenli olup yine nüfusları önemsiz olan Macar Fin ve Protobulgar gibi toplulukların yanında büyük çoğunluk % 90 Hint - Avrupa dillerini konuşan devletler yaşamıştır.Oysa Anadolu'da,leleg, Girit,(Karia ve LYKİA dillerini subsrat unsurları), Hatti, Hint- Avrupa (Hitit, Fryg, Lydia ,Hellen, Roma, v.b.) Hurri , Kafkas, Semitik,ve Ural Altaik (Türkler) gibi birbirleriyle hiç ilgisi olmayan 7 8 ayrı dil grubunun dilleri konuşulmuştur.
Anadolunun << Uygarlıklar Mozaiği >> oluşu Türklerin Anadoluya gelişleri ile aşamalı olarak bir kültür ve mekan birliğine doğru yönelmiştir.Yukarıda Selçukluların bakılı yollar, taş köprülerve Kervansaraylarla,ulaşımı kolaylaştırarak Anadolu'ya büyük ölçüde mekan birliği kazandırdığını söylemiştik.Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu 'da yan yana yaşayan Hristiyanlık ve Müslümanlık << Uygarlık Mozaiği >>nin çeşitliliğini ikiye indirme yolunda bir adım olmuştur.Ancak Anadolu'nu doğaya tutsak olmaktan kurtuluşu, yani, tam anlamı ile mekan ve Kültür birliğine ulaşması Türkiye Cumhuriyeti döneminde gerçekleşmiştir.Atatürk laik bir devlet kurarak ve Çağdaş Avrupa uygarlığını örnek alarak, aynı dili konuşan,Anadolu tarihini kendi milli mirası gören,bir ulus yaratmakla kültür birliğini sağlamış ve mekan biriliği için de gereken girişimlerde bulunmuştur.Atatürk'ün ölümünden sonra onu çizdiği yol üzerinde Türk devleti son yarım yüzyıldan kısa bir süre içinde inşa ettiği yollar ve limanlarla ulaşım sorununu büyük ölçüde çizmiş,barajlarla da tarım ve endüstrinin gelişimi yolunu açmıştır.Anadolu bu gün Jeomorfolojik koşulların doğurduğu güçlüklerde sıyrılmış, böylece mekan ve kültür birliği bakımından tarihini en uygun ortamını bulmuştur.Ancak Atatürk'ün öngördüğü << Çağda Düzeye >> ulaşabilmek için Türkiye'nin bilinçli ve planlı çalışmalara yeni boyut kazandırması gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Atatürk tamamen batıya dönük,demokratik ve laik bir devlet yaratmıştır.Avrupa Konseyi'nin ve OECD'ninbir üyesi ve Avrupa topluluğunun bir adayı olan Türkiye şu anda Batı Dünyasının ayrılmaz bir parçası olup,Batı'nın dünya görüşüne uygun ancak özü Türk olan yeni bir kültür geliştirmeye çalışmaktadır. ....>>
.............................................
Yukarıdaki açıklamaları yaptıktan sonra; Anadolunun ilk sahipleri arasında olma tezinini kanıtlanabilmesi durumunda; ki katılıyorum bu görüşler, yukarıdaki adı geçen medeniyetlerin tümünden daha eskidir, Anadoluda Türklerin tarihi.
Türklerle Kürtlerin bizdeki gibi yoğun kız alıp verme akarabalık ilişkilerini yaşandığı başka hiç bir ulus yoktur yeryüzünde.Bu nedenle bir olmalı iri olmalı diri olunmalıdır.Emperyalizimin sömürgen politiklarını doğru kavrayıp, asla ulusal anlayıştan taviz vermemek gereklidir.Aksine hizmet eden vatana ihanetle eşdeğer bir gaflet içindedir. Saygılarımla..
...............................................................................
BİZ BİR MİLLETİZ
Atatürk’ün kolundayız,önce aklın yolundayız,bilim teknik dalındayız,çağdaş uygar bir milletiz
Güçsüzleri ezdirmeyiz,canı candan bezdirmeyiz,yürekte kin gezdirmeyiz,sevgi dolu bir milletiz
Alnı açık başı dimdik,üç kıtada ata bindik,yedi düvel’i biz yendik,oldukça güçlü bir milletiz
Doğusunda Ural Altay,batıda Balkan’ı saran,devlet yıkıp devlet kuran,Oğuz-Yavuz bir milletiz
Ne Napolyon ne İskender,tanımadı şanlı gönder,rastlanamaz eşsiz ender,çok cengaver bir miletiz
Savaş elbet hiç hoş değil,yavaş altı hiç boş değil,düşenler hep sarhoş değil,toprağı can bir milletiz
Uyu Hektor rahat uyu,kalmadı Aşil’in soyu,yurdun Fatih-Atatürk yurdu,biz mert cesur bir milletiz
Biz tarihten çok ders aldık,zalimlere korku saldık,hep şanla ayakta kaldık,bayrakla-şan bir milletiz
’ Ne Mutlu Türk’üm diyene! ’ ,aynı sofradan yiyene,hele bir bak ailene,can kaynaşan bir milletiz
Koyunumuz kuzumuz var,kavalımız sazımız var,bizim sizde kızımız var,kan kaynaşan bir milletiz
Bizim dağlar sizin dağlar,serin olur yazın dağlar,sular bir ağızdan çağlar,çağlar-a-şan bir milletiz
Farklı düşünce duygulu,insan insana saygılı,ne kaygısı hep sevgili,dayanışan bir milletiz
Ne dil ne din renk farkı yok,herkes eşit tek farkı yok,hiç kimsede ön yargı yok,biz ayrışmaz bir milletiz
Ruh ile- ten yürekte can,hep birlikte bir heyecan,gözler var ya kahve fincan,etle tırnak bir milletiz
Hak hürriyet Anayasa’da,keder kıvanç ve tasada,elin işine gelmese de,el eleyiz bir milletiz
Bak dünyaya gör oyunu,düşman çığsa durdur onu,o vurmadan sen vur onu,uyan sezgin bir milletiz
Hap sattırıp yutturan kim,sana kurşun sıktıran kim,devletini yıktıran kim,ben sen o biz bir milletiz
Parçala böl ve yönet, uyarsan işte ihanet,herkes anladı nihayet,biz tek vücut bir milletiz
Vatan millet bölünemez,ayrı düşüp ölünemez,bölük pörçük yürünemez,tek bir bayrak bir milletiz
Aktaş’ım susmaz yüreğim,dünyada barış dileğim,ATA bayrak,TÜRK direğim,bağımsız özgür bir milletiz...
Şaban Aktaş
03.02.2006
Bir bölümünü
yurttaşlara açık
ANITKABİR ÖZEL
DEFTERİ’ne yazdığım
duygu ve düşüncelerimin
tümünü buraya aktardım.
Ben milletimi böyle gördüm,
böyle bildim,böyle bileceğim.
YÜCE MİLLETİME VE ONU MİLLET
OLMA YOLUNDA EBEDİYETE PERÇİNLEYEN
ATA’MA EN ULVİ ŞÜKRAN VE MİNNET DUYGULARIMLA...
Şaban Aktaş tarafından 12/11/2008 3:43:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
bir başka saklanan gerçek..!
lütfen bu yazıları okuyunuz..!.
Çin’de Saklanan Türk Piramitleri [beyaz piramitler]
İlk insan mumyalama tekniğini mükemmel bir şekilde uygulayanlar Altay Türkleridir.(Mısır medeniyetinden yüzyıllarca önce) Uygur bölgesinde bulunan,Mısır piramitlerinden yüzyıllarca önce yapılan ve Mısır piramitlerinden daha yüksek/büyük olan piramitleri yapan Türklerdir.Çin hükümeti buraya girişi tamamı ile yasaklamıştır.Çünkü bu piramitlerin içinde proto-Türk yazılar mevcut.Arkeologların dahi girişine kati surette izin verilmiyor.Çünkü dünya tarihinin tekrar yazılması gerekebilir.
................................................
yazının tamamı bu linktedir...
http://www.edebiyatdefteri.com/index.asp?
istek=tum_yazilar&k=detay&yazi_id=31379
dikkat..!
konu ile ilgili videoyu bu linkten izleyebilirsiniz....
http://sanatistan.azbuz.com/videosHome.jsp
değerli şair yazar sayın Rom@ntik
öncelikle değerli yoruma gönülden teşekkürler...
maalesef açıklamanız doğru ...
daha önce aşağıdaki linkte bir şiirimde ekli olan açıklamayı buraya alıyorum....konu ile ilgili olduğundan...
tekrar teşekkürler..
sevgim saygım selamlarımla...
maya uygarlığı
* * * *
______
______
______ -->19 işareti
( mayalarda yirmilik sayma sistemi kullanılırdı.)
ileri matematik-->sıfır kavramı, sayı ve işaretler sistemi vs
dresden kodeksleri:el yazması kitap
" Mayaların Hesap Yöntemleri
Mayaların noktalarla çizgilerden oluşan hesap yöntemlerinin atasının Olmekler olduğu ortaya çıkmıştır çünkü bu basitçe şu anlama gelir: Dünya tarihini uzun zaman döngülerinden oluşan, çağlar aracılığıyla bölümlere ayırma mantığı, sanıldığından çok daha eski bir uygarlığın Mayalara bıraktığı mirastır. Bu miras sayesindedir ki o şaşırtıcı duyarlılıktaki takvimin hesabına göre içinde bulunduğumuz son çağın, Beşinci Güneş’in, İ.Ö. 3113 yılının Ağustos ayında başladığı ve 2012 yılının aralık ayında da sona ereceği hesaplanabilmiştir.
Mayalar sıfırı bilen toplum olarak da bilinirler. Aslına bakılırsa, bugün korunan Maya dokümanlarının çoğu, ‘hesap’ ile ilgili belge parçacıkları. Ama bunlar, astronomik hesaplar; sıradan matematik işlemleri değil. Eldeki Maya belgeleri arasında en iyi durumdakilerden biri sayılan Dresden Kodeksi de bunlardan biri. İçerdiği matematiksel hesaplar ve sayısal ifadeler, bütünüyle gökyüzüne yönelik.
Mayalarda Zaman ve takvim
Mayaların zaman hesaplama araçları arasında ilk ve belki de en gizemli döngü, ‘Tzolkin’ adı verilen ‘kutsal takvim’dir. Sözlük anlamı ‘gün sayımı’ olan Tzolkin, 260 günlük bir zaman dilimini içerir ve iki farklı dizinin elemanları arasındaki bileşimle tamamlanır. Bu dizilerden birinde 1’den 13’e kadar uzanan rakamlar, değerinde belli bir sıra izleyen 20 adet ‘isim’ vardır. "
"
Siu Kızılderilileri’nin 1870 yılı sonlarında Papıti, Muhave, Kalamat, Şoson, Irok gibi kabilelerinde "Hu" çekerek Bektaşi semahlarına benzeyen ayinler yaptıkları tespit edilmiştir.
İnkalarda Kopuz benzeri bir saz kullanıldığı tespit edilmiştir. Aztek ve Mayalar Ç-şıra (şıra) isimli içki içerler. İnkalar ise bu içkiye Çira derlerdi.
Yıllar öncesinde Atatürk’ü epey heyecanlandıran bir araştırma Türkiye’de ortaya çıkabilmek için yıllarca beklemek zorunda kalmıştır.
Türk tarihinin ve coğrafyasının araştırılmasını isteyen Atatürk, ilkel diller uzmanı ve tarihçi-diplomat Tahsin Mayatepek’i görevlendirmiş ve ömrünün son yıllarında ilginç kaynaklara ulaşmıştır.
Mayatepek’in sunduğu ön raporda Güney Amerika uygarlıklarından Maya uygarlığının dil ve kültürleriyle Anadolu ve Orta Asya kültürleri arasındaki benzerlik dikkat çekiciydi.
Süreci inceleyip Atatürk’e raporlar halinde iletmesi için 1935’de Meksika’ya maslahatgüzar atandı ve Arkeolog William Niven’in Meksika’da yaptığı kazılarda bulduğu yaklaşık 15 bin yıl öncesine ait tabletlerin deşifrelerinden ve ardından James Churcward’ın Hindistan’da bulduğu benzer tabletlerin çevrilerinden Atatürk’ü haberdar etti.
Sağlığının bozuk olmasına rağmen Atatürk, Türkiye’ye getirilen kitaplarla çok ilgilendi ve hızlıca çevirilerini yaptırıp, bizzat kendisi geceler boyu okuyup üzerlerinde notlar aldı. Halen Anıt kabir’de bir kısmı sergilenen kitaplar ancak 2000 li yıllarda Türkçeye çevrilebildi. (Kayıp Kıta Mu , Mu’nun Sembolleri) "
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/155148/-)(------corku------)(--.html
Kısaca değinip geçeyim istedim...
Bu tezi kanıtlamasa da yardımı olur...
Rahmetli Mustafa Kemal Atatürk 1928 yılında Ankara'da Dil Tarih Coğrafya Fakültesini kurdurduktan sonra dönemin profesörüne emir ve yetki vermiş...
Türklüğün kökeninin en az 7000 yıl öncesine dayandığına dair bulgular olduğunu, bunu akademik ortamda araştırılarak halka gerçeğin dökümanlarıyla arz edilmesini ve bunun için de gereken tüm kaynağın karşılanması amacıyla milli muhasebat müdürüne selahiyet vermiş...
10 yıl süren bir araştırma neredeyse bitmek üzereyken ömrü vefa etmeyince kendisinden sonra gelen İsmet İnönü bu araştırmanın durdurulmasını emretmiş !
Hâlâ o araştırma ve dökümanların Dil Tarih Coğrafya Fakültesinin arşivinde tozlar arasında kaldığı söyleniyor...
Doğruluk payı varsa ne acı !
Saygılarla
Rom@ntik tarafından 12/11/2008 2:01:24 AM zamanında düzenlenmiştir.
yorum yazan tüm arkadaşlara yürekten teşekkürler....
güldane hanım öncelikle bu yazı akademik bir açıklamadır..
benim şahsi düşüncelerim değil....buna dikkatinizi çekmek istiyorum...site içindeki tutum ve davranışlarım ise bellidir..
hiçbir dernek parti siyaset uğraşım yoktur...kişisel çıkarlar değil beni " insanlığın çıkarları " bağlar...
çünkü evrensel düşünür..evrensel yaşarım ...
diğer konuya gelince...
amerikada yaşıyorsa hangi bölgeden olursa olsun kişi ABD vatandaşıdır...artık orada yaşayan herkesi kapsar..
eğer bu ülkede yaşıyorsa kişi atatürk ün kurduğu türkiye cumhuriyeti vatandaşıdır artık herkesi bağrında toplar kucaklar ...herşeyiyle..
yapmayın allah aşkına ..kürt = türk= harfleri bile aynı..bana farklı bir harfini söyler misiniz...? k,ü,r,t==t,ü,r,k...!?
sevgilerimle...
burada geçen türk kelimesi önemli olan ....
Sevg'li Sabiha, yazınızın başında okuyunuz lütfen önemli yazyorsunuz ve ben de okudum ama gördüm ki yazınızın içeriği oldukça milli duygularla döşeli hatta milliyetçi de denebilir çünkü yazınızın genelinde sanki o bölgelerde yaşayan halklar sadece Türklermiş gibi söz ediyorsunuz ki o bölgelerde yani mezepotamya ve çevrelerinde yaşayan yüzlerce medeniyetler olmuştur örneğin sadece Huri'lerin olduğu bölgelerde Asurlar, Hititler, Urartular ve Muşkiler de yaşamışlardır yani demem o ki bunların hepsi Türk değillerdir örneğin Huriler'in yaşamış olduğu bölgelerde Kürtlerde yaşamışlardır. Ben burda Huri'ler Kürtmüdür yoksa Türkmüdür gibi kısır bir tarşışmaya girmek istemem ama şunu bilmelisiniz ki o bölgelerde bin yıllarca yaşamış bir halkı da göz ardı edemezsiniz ki bunlar da Kürtlerdir. Eğer Kürtlerin tarihi ile ilgili bir şey bilmiyorsanız açıp okumanızı tavsiye ederim ki sanırım yukardaki yazınıza bakınca da bunun ne kadar gerekli olduğu anlaşılıyor ...
Ayrıca atalarımız kimler olursa olsun Türkiye sınırları içerisinde resmi rakamlara göre 52 ulusun yaşıyor olduğunu da lütfen göz ardı etmiyelim ki Kürtler bu halklar arasında nüfus olarak oldukça kalabalık bir halk gurubudur..
Lütfen yazarken de yorumlarken de biraz dikkat edersek bence çok daha iyi olur kanısındayım...
Ve '' ya sev, ya terk et '' matığından da kurtulalım derim çünkü o ülke hepimizin sadece Türklerin değil !
Sevgilerimle ...
Türkler dünyanın varisleridir.Türksüz bir dünya düşünülemez.Dünya var oldukça Türklükte var olacaktır.Ben belge peşinde koşmam.Türklük ezelden ebede akar da gider.Dünyada taş üstünde tek taş kalsa bil ki;o taş Türkün kuvvetiyle ayakta kalmıştır.Ben doğuluyum Türk olarak kandimi his ediyorum.Türk olmanın şerefiyle yaşıyorum.Son zamanlarda yazılan bu şu gibi kavramları da kabullenmem mümkün değil.Bu şu diye kastettiğim belgeler sizin belirttiğiniz belgeleri kastetmiyorum.Doğuda oynanan bölücü ve yıkıcı belgeleri kastediyorum.Anadolu doğulusu ve batılısıyla ebediyen beraber kardeşçe yaşayacaktır.Kimse yanlış hesap peşinden koşmasın.Bu vatanı kimseye böldürtmeyeceğiz.Albayrağı indirtmeyeceğiz.
''Ne Mutlu Türküm Diyene''
Yazını beğeniyle okudum.Katılıyorum.
Türkler dünyanın varisleridir.Türksüz bir dünya düşünülemez.Dünya var oldukça Türklükte var olacaktır.Ben belge peşinde koşmam.Türklük ezelden ebede akar da gider.Dünyada taş üstünde tek taş kalsa bil ki;o taş Türkün kuvvetiyle ayakta kalmıştır.Ben doğuluyum Türk olarak kandimi his ediyorum.Türk olmanın şerefiyle yaşıyorum.Son zamanlarda yazılan bu şu gibi kavramları da kabullenmem mümkün değil.Bu şu diye kastettiğim belgeler sizin belirttiğiniz belgeleri kastetmiyorum.Doğuda oynanan bölücü ve yıkıcı belgeleri kastediyorum.Anadolu doğulusu ve batılısıyla ebediyen beraber kardeşçe yaşayacaktır.Kimse yanlış hesap peşinden koşmasın.Bu vatanı kimseye böldürtmeyeceğiz.Albayrağı indirtmeyeceğiz.
''Ne Mutlu Türküm Diyene''
Yazını beğeniyle okudum.Katılıyorum.
bu çalışmadan daha öncede haberim vardı.zaten sonuç tüm detayı ile açıklanacaktır umarım....
bu tez akademik bir çalışmadır.dayandığı sağlam temeller olacaktır elbet...
Malazgirt bir giriş değil elbette...ben karadenizdeki hemşin türklerinin tarihini incelerken,M.Ö.250 yıllarında o bölgeye gelindiği ve dokuz Oğuz boyundan olan kınıkların bir kolu olduğu gerçeğine eriştim...
Dünyanın her yerine ayak basmış bir milletiz...son yüz yılda kendilerini aşağılamayı görev sayan,yanlı yanlış bilgiler ışığında kendi milletine haksızlık eden bir takım güçlerle de karşı karşıyayız...
Tarih kültürü olmayan milletler ne yazık ki tarih sahnesinden çok kolay silinmişlerdir..Yer yüzü uygarlıklarına ve onalrdan kalan tarihi eserlere bakınca bu gerçek daha iyi görülür...
Amerikada;
rambolar.rocky 1,2,3 serisi filmlerin yapılış amaçları tarihsel psikolojiye dayanır mesela...Toplumsal değerleri,tarihi kahramanları olmadığı için derin bir aşağılık komleksi içinde üstün nitelikli toplumsal kahramanlar yaratırlar ki psiolojik eksiklerini gidersinler...
Oysa bizler,
Kara Muratları,malkoçoğlunu,Hüseyün gazileri Selattin eyyübileri biraz da dalga geçerek,ti ye alarak sunarız topluma...Oysa bu milli bir kimliğin tarihi bir varoluşun kanıtıdır aslında..
Hangi tarih gerçek yüzüyle anlatılmış ki bize..yalan yanlış ve haksız karalamalarla birliğimizin temeline dinamit koymuşlardır...
bu yazıyı çok önemsiyorum.şahsınıza bunun için teşekkür ederim sevili hocam...
Gerçek her zaman gerçektir...yalan deseler ne çıkar?
sevgi ve saygılarımla...
Bilimler tarihine baktığımızda da öyle
Felsefe tarihi de
Sanat tarihi de
tarihe baktığımızda romalılar merkezde
biz de barbar gibi gösteriliyoruz
Bunları biliyordum hocam
ama yazmanız büyük bir duyarlılıktı
katolik batının dini dahil
dünyaya okuttukları tüm bilimler
katolik ve sömürülerine paralel olarak
saptırılmış ve politize edilmiştir
çok sevgimle
celal çalık
çok değerli bir paylaşımdı...
türkler, dünyayı korkutacak kadar köklü bir kültüre, tarihe ve varlığa sahip...
ülkemle ve türk varlığıyla daima onur duyarım...
yazınızı okurken bir kez daha onur duydum...onur duyanların çoğalmasını diliyorum...
teşekkür ediyor ve kutluyorum...
hiç kuşkusuz ki bu akademik bir çalışma..
ama benim penceremden bakacak olursanız,anadolu ve mezopotamyada hiç bir toplum tam olarak homojen değil ve vatanlarıda öyle..
bu çokta mesele olmamış aslında aralarında .kapitalizm öncesi toplumların çoğu böyledir aslında.toplulukların doğal bir asimilasyonu var birbirlerine karşı..kültürel alış verış olayı bizim katı algıladığımız kimi değerleri heterojenleştirir..
ama bu bir arkeolajik,yada ntropolojik araştırma olunca birazda metadoloji meselesi ortaya çıkar..
sanırım demek istediklerime yazınız vesile oldu..
yazınıza gelince kutlamak düşer
saygımla..