UYKU ve ŞİİR
UYKU ve ŞİİR
Akşam vakti, yatmaya yakın
ya televizyon seyrederken yada kitap okurken olduğunuz yere kaykılıverirsiniz ya
hani içiniz geçer,
eğer rahat bir şekilde değilseniz başınızın öne düşüşü
ya elinizdeki kitabın parmaklarınızın arasından kayıp gitmesi
yada boğazınızdan yükselen kendi sesinize uyanıverirsiniz…
Ama rahat bir kanepede başınızı dayayacak bir yer buldunuz mu ne güzeldir o uyku,
saatlerce uyusanız o kadar dinlenemez
yada o kadar haz alamazsınız….
işte o anda ev halkından biri gelip
–haydı kalk yerine git üşüyeceksin, yada boynun tutulacak uyan ….dediler mi iş bitti
en sakinimiz bile çileden çıkabilir o anda,
çünkü hem uykunuz açılmıştır,
hem de yatağınıza gittiğinizde aynı uykunun tadını bulmanız mümkün değildir. …
ama bunun yerine sessizce elinizdeki kitabı,gözünüzdeki gözlüğü alıp üzerinizi de hafifçe örttüler mi…..
değmeyin, değmeyin o uykunun tadına….
İşte şiir yazmayı da buna benzetiyorum ben.
Duygularınızın yoğun olduğu anda,
ister üzüntülü olun ister sevinçli kelimeler bir anda beliriveriyor etrafınızda
ve başlıyorsunuz duygularınızı dökmeye kağıda,
o anda en yakın dostunuz, kalem, bir ufacık kağıt parçası ve kelimeler…..
Yazıyorsunuz….
Ve başkalarının beğenisine sunuyorsunuz,
Biri çıkıyor buda şiir mi?
değil…
bu şiir değil,
bende şair değilim…
bu sadece duygularımın kağıda aksi….
Soruyor
-şiirde vezin olur, kafiye olur,şiirin bir yazılış biçimi olur….
(Yani burada üşürsün,yada boynun ağrır git yerine yat)
Ben şair değilim…..
Ve biri çıkıyor
yüreğine, kalemine sağlık ne güzel olmuş …
(Yani gözümden gözlüğü,elimden kitabı alıp üzerimi örtüyor….)
Oya Özpoyraz