- 443 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR SABAH VAKTİ
Geceyi o veya bu şekilde geçirdikten sonra sabah tahmini altı-yedi sularında kalkıyorum. Aslında bu saatlerde kalkmam ama sol bacağımın arkasını komple şişiren sivrisineklerin verdiği kaşınmayla küfrederek kalkıyorum. Balkondayım. Martılar gerçekten çığlık atıyor! Bunun sadece kitaplarda geçtiğini düşünürdüm, gerçekmiş. Ay, parlaklığını yitirmiş bir şekilde, yuvarlak bir tepsi gibi gökyüzünde asılı duruyor. Köpekler geçiyor sokaktan, kargalar, martılar uçuşuyor. Ve ben kendimi bu dünyaya ait hissetmeyerek "onların" dünyasını neşeyle izliyorum.
Karşımda öbek öbek evler var. İnsanoğlu bunlara "site" diyor. Öyle çirkinler ki! Onlar olmasa belki yolu, tarlaları ve denizi de göreceğim. Ve gözlerim daha da parlayacak.
Bu yaz sabahında, tüm havayı içime çekmişim gibi bir hisle kocaman nefesler alıyorum. İçimden, gidip karşıki parkta sallanmak geliyor. Mutluluk, böyle kısa anlar oluyor bazen. Ev ahalinin uyanmasına kadar sürecek kısa mutluluk anları. Sonra hergünki telaş. Neyse ki ben kendimi yakalayıp mutlu olacak zamanı buluyorum. Bu şansım olduğu için daha mutlu hissediyorum kendimi. Yüzümde engel olamadığım bir gülümseme var. Yapıştı kaldı ve silinmiyor. Öylesine mutluyum ki, yüreğim pır pır ve işte tek nedeni kainat... Gökyüzü, kuşlar, temiz hava ve sokaktaki hantal köpekler. Öyle muhteşemler ki... Ruhumu yüceltiyorlar.
Sakin bir deniz kıyısı bulsam, daha dingin şeyler yazacağımı biliyorum. Ama deniz de insanların istilasına uğramış durumda. Kirlenmiş, küsmüş öyle yabancı... Başka birşey olmuş sanki. Tuhaf ve tabii olmayan. Üzerinden martıların da uçtuğunu görmedim hiç
Hayat burda normal akmaya başladı. Annem ve ablam uyandı. Şimdi ruhumun uyuma vakti!
(23.08.2008) SİLİVRİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.