9
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1536
Okunma
Bir saate bakarak seviyorsanız ,bir saate bakarak bekliyorsanız,bir saate bakarak yürüyorsanız, beraber bir lokmayı bölüşürken, bir yudum çaya kırmızılaşırken gözünüz saatteyse, ve saatlerle aranız iyi değilse ve kolunuza takmaktan nefret ediyorsanız zamanı, bir şey yarım kalıyordur içinizde. Boğazınıza düğümlenen şey odur işte…Sabahı kuşların uyanmasından, ikindiyi ağaçların yaprağından, geceleri yıldızlardan, umudu denizlerden sormuyorsanız ve bütün bunlar olup bitiyorken siz ayrı sokaklarda ayrı ışıkların altında aynı şarkılar dinliyorsanız, gözünüzü acıtan damla odur işte...Gözünüzden düşen kristal gül..Bir yanınızı eksik bırakıyordur.Adını sormaktan utandığınız ve kendinize bile itiraf etmediğiniz, uykularınızdan fırlatıp atan sizi…Ne varsa bu sensin dedikleri… o şeyin adıdır AŞK..
Günlüğüne bunları yazdıktan sonra burnundan derin bir nefes çekip ağzından verdi,hızla yerinden kalkarak pencereyi açtı. Duvardaki üzerindeki eczane ismi yazan promosyon saati hışımla yerinden söküp dışarı fırlattı.Gecenin sessizliğinde kırılan camın tiz yankıları bütün mahalleyi sardı. Herkes bu sesi duydu, oralı olmadı. Bilselerdi ki kırılan, parçalanan bir saattir,ve anlayabilselerdi… Hepsi özgürleşecek ve boğazlarındaki yumrudan kurtulup,ya o evleri bir daha dönmemek üzere birer birer terk edecek yada karılarına çocuklarına can havliyle ve asla bırakmamak üzere sarılacaklardı..Bilselerdi ki kırılan bir saattir, aşkları ya da kendi yaşadıklarına ne isim veriyorlarsa o, yani her şey sahicileşecekti..
Salvador Dali’nin hani şu saatlerin eridiği, asıldığı, kuşlaştığı tablosunu da duvardan alıp camdan atacaktı ki bir kıpırtı karanlığın içinden yayılan bir kalp atışı onu durdurdu.Kafasını camdan dışarı çıkarıp baktığında karşı binanın çatısının köşesinde kıpırdamadan duran martıyı fark etti..İkindi ezanından beri orada öylece duruyordu..Ay ışığının altında her tarafından acılar dökülen bir silüet sessizce onun dünyasına giriyor, göz bebeklerini kavuran bir damla gözlerinde çoğalmaya başlıyordu.Martı ve bürokrat ne zaman yüzleşse serçe ortalıkta olmuyordu çünkü;
Kalktı ve dua etti.
-Allahım sana şükürler olsun…Serçeyi buldurduğun için..İyi ki şu an yanımızda değil..Yoksa acımıza dayanamaz..ağlar ve gözündeki kristal gülü düşürür dü..