SEVGİLİM SENİ ÖLDÜRMEK ZORUNDAYIM. ÇÜNKÜ SENİ SEVİYORUM
“Tırnaklarımın uzamasını seyrediyorum… Tırnaklarım uzuyor.”
—seni ne kadar sevdiğimi kaç kere söyledim değil mi?
— söyledim, hayır en az bin defa
— tamam, abarttım bin defa olmasa da en azından seni her düşündüğümde aklımdan geçirmişimdir seni sevdiğimi. Artık gerisini sen hesap et.
Bu aralar yorgunluk var üzerimde… İşten mi yoksa başka bir şey mi bilmiyorum… İstifa mı etsem. Yok, olmaz o zaman faturaları kim ödeyecek. Ya da market, babasının hayrına beslemez ki beni. Zaten borçları az az veriyorum diye her ay yüzünü ekşitiyor ya. Olmaz istifa edemem. Başka bir çözüm yolu bulmalısın.
Ama hep ben konuşuyorum. Sen susuyorsun. Aslında sen önceden de böyleydin. Olayın merkezine hep beni çekerdin ya neyse.
Biraz dolaşsam mı? İyi gelir belki bu ruh yorgunluğuna. Nereyi dolaşacağım ki. Her yer aynı sıkıcılığıyla beni bekliyor.
Rengin pek iyi görünmüyor. Pencereyi açayım mı? Ne istersin söyle. Şiir okuyayım mı? Ne gelir ki elimden. İstersen bir duş al, garip bir koku var teninde. En son ne zaman seviştik ki. Aslında seviyorum o kokuyu ama bugün midemi bulandırıyor nedense. Bu arada perdeler de kirlenmiş, kokuyor, bir ara onu da yıkayalım… Buzdolabında da bir şey kalmamış hatırlat dışarı çıktığımda bir şeyler alayım…
Ama sen böyle sustukça ben sinirleniyorum. Niye hep böyle yaparsın anlamam ki. Hatırlıyor musun geçen gün de böyle yapmıştın ve çok kötü kavga etmiştik. Ve sana attığım o tokat hala aklımdan gitmiyor. Niye tepki vermedin ki o an. Niye sen de bana vurmadın ki… Mutfaktan bir bıçak alıp niye saplamadın ki kahrolası bedenime. Niye o tokattan sonra kapıyı çarpıp gitmek yerine hadi sakin ol, senin sinirlerin bozuk, yatalım dedin ki… Yatakta parmak uçlarını değdirdin ki… niye?..
Kaç yıl oldu düşünsene… Üç yıl… Fazla değilmiş gerçi… Âşık olup, sevişip, kavga edip, ayrılmak için yeterli bir süre aslında. Ama sen inadına uzattın bu kopması gereken ipi… Neden geçirmedin ki o ipi boğazıma.
Ben dışarı çıkıyorum… Neyse ne sokak sıkıcıysa ben ondan daha sıkıcıyım boş ver. Bir şey istersen ara. Hayır, ne zaman geleceğimi bilmiyorum. Arama telefonum kapalı olacak. Arama diyorum işte. Ama sen böyle yaparsan ben bir yere gidemem ki. Bir şey istemek için de arama.
Rutubet kokuyorum biraz güneş görsem iyi olacak. Ortalığı toplamana gerek yok. Ben gelince hallederim. Canın cehenneme ne istersen öyle yap. Ama bana öyle bakma bir daha. Dayanamıyorum. Aşk mı? Değil elbette kızgınlığım artıyor.
Seni ne kadar sevdiğimi söyledim mi sana
Söylemedim mi?
Hadi canım sen de nerden baksan bin defa… Benimle sayıların pazarlığını yapma… En nihayetinde kıçı kırık bir sayı işte… Büyük böbürlenir küçüğüne senden büyüğüm diye ama hesaba katmadığı bir şey daha var ki o da şu: ondan büyüğü de var.
Bana şimdi felsefe yaptırma çıkmam lazım dışarıya. Çürümek istemiyorum burada…
Ya ne alakası var niye ona gideyim ki.
Ben çıkıyorum…
Aysu nasıl
Evde uyuyor. Keşke onu da getirseydin kızcağız evde sıkılır…
Sana ne
Ya ne dedim ki şimdi hemen celallenip gidiyorsun. Siktir git nereye istersen
Duymadım sanma o söylediğini ama dua et de işim var.
Sokak üzerime geliyor deniz üzerime geliyor… İnsanlar üzerime geliyor… Midem de bulanıyor. Şuraya kussam şu palmiyenin dibine… Kimden utanacağım ki… ööğğggh
Beyefendi buraya kusamazsınız…
Bu sahilde kusma bölümü de mi var görevli bey…
Hayır, yok ama insanlar size bakıyor ve iğreniyor… Madem içtiniz evinizden çıkmasaydınız…
Niye seviştim diye evden çıkmam mı lazım… Cenabet bir halde gezersem milletin canı mı çeker… Beyefendi ya buradan gidin ya da polis çağıracağım. Bir de bir türkü çığır bari…
Ne sen polis değil misin?
Hayır, ben belediye görevlisiyim
Hassiktir.
Nereye gideyim ki şimdi… Neresi kabul eder beni...
Serap evde misin?
Evet
Gelebilir miyim? Tabi gel ama fazla kalamazsın. Akşama o gelecek ( Allah belanı versin o)
Yarım saate ordayım… Hadi saatlerimizi ayarlayalım… Neyse boş ver şaka yaptım.
Ama Aysu’ ya ona gitmeyeceğimi söylemiştim… (Aysu’nun da canı cehenneme)
( Burada bir parantez açmak lazım… Serap hiçbir zaman Sevgilisi olmadı Yusuf’un. Ama Yusuf her canı sıkıldığında ona koşmayı görev bildi kendine. Beş yıldır tanıyorlar birbirlerini. Bu süre zarfında hep başka hayatlarda konakladılar. Ama birbirlerine en uzak oldukları anda aslında birbirlerine en yakındılar. Beş yılda birkaç kez seviştiler. Utandılar mı sevişme sonrası? Hayır, neyden utanacaklardı ki…
En son geçen sene sevişmişlerdi. Serap ayrılmıştı o salak adamdan, Yusuf da yine büyük kavgalardan birini yapmıştı Aysu’yla. Aslında o yapmış Aysu dinlemişti. Niye mi çıkmıştı kavga Yusuf’a sorsanız kuşkusuz o da bilmiyordur. Kavga sonrasında Yusuf evden ayrılmış üç gün( bu sayılara fazla takıldık) boyunca Serap’ta kalmıştı. Ve ancak son günün akşamı sevişebilmişlerdi. Kim istedi nasıl başladı orası sır… Ama doyasıya seviştiler… Aralıklarla üç defa orgazm olduğunu hatırlıyor Yusuf. Serap da mutlu görünüyordu. O üçüncü güne gelene kadar değil sevişmek birbirlerine dokunmamışlardı bile. Ama son gün ne olduysa olmuştu işte. Sohbet nasıl geldiyse – ki burada felsefe yapmaya mecalim ve yeteneğim yok- gelmişti işte. Serap onun penisini Yusuf da onun apış arasını görme ihtiyacı hissetmişti hepsi bu. En iyi arkadaşlar birbirlerinden bir şey gizlemezler. O halde ne diye gizlesinlerdi en mahrem köşelerini…
Üç günün sonunda eve döndüğünde Aysu hiçbir şey olmamış gibi onu kapıda karşılamıştı. Ve bu Yusuf’u daha da kızdırmıştı.
Aslında Yusuf’un serap’ı aramak istemesinde cinsel arzularının onu tetiklemesinin büyük payı olduğunu düşünebiliriz.)
Uzun bir parantez açma heveslisi değildi Yusuf. Sadece içerden bir arkadaşa bakıp çıkacaktı.
Serap, kapıyı ikinci çalıştan sonra açtı. Üzerinde siyah taşlanmış bir jean, üzerinde ise göğüslerini sıkıca saran bir body. (ortamı erotikleştirmeye gerek var mı sence) İçeri girdi Yusuf. Pencere önündeki buhranlı koltuğa oturdu. Serap da tam karşısına oturdu. Öylece bakıştılar bir süre. Sonra sessizliği Yusuf bozdu
Canım çok sıkılıyor.
Belli oluyor dedi Serap. Ne oldu yine
Bir şey olduğu yok her zaman ki şeyler işte. Can sıkıntısı bunalımlar kavgalar ve daha…
Aysu’yu dövdün mü yine
Hayır
Peki, o nasıl.
Bilmiyorum.
Nerde
Evde olabilir
Aysu sorgusu biter mi bugün, diye sitemde bulundu Yusuf…
Tamam, kızma canım öylesine sordum, dedi Serap
(hemen çıkıp gitmeliyim bu evden. Boğuluyorum, nefes alamıyorum, duvarlar üstüme üstüme geliyor. Ey yazar bozuntusu çıkar beni bu evden. Yoksa kendime zarar vereceğim. Yalvarırım çıkar. Hayır, seviştirsen de beni yine de iflah olmam. Lütfen, bak kibarca söylüyorum bırak gideyim ya da sen çıkar beni. Peki, nasıl yapmamı istiyorsun? Nasıl yaparsan yap. Ben sana tabi olurum. Tamam, o zaman)
Neyse ben gideyim.
Ama daha yeni geldin.
Olsun bak zaten senin de misafirin gelecekmiş. Şimdi beni görüp bir tatsızlık çıkarmasın. Zaten geçen gün telefonda görüştün diye benimle, sana ağzına geleni söylemedi mi? –sahi dövmedi değil mi? - hayır.
Tamam, o zaman hadi görüşürüz. Ben seni ararım sonra… ya da sen ara beni.
(teşekkür ederim yazar. Beni o nezarethaneden çıkardığın için binlerce kez sağ ol.)
Eee nereye gideyim şimdi. Neresi kaldı ki…
Apartmanın önüne geldi çıksa mı yukarı… Çıkmalı… Anahtarı çevirdi… İçerden keskin bir koku geliyor… Çöp poşeti mi açıldı diye düşündü…(Yusuf, bu kadar saf olamazsın) Aysu’yu bıraktı yerde öylece uzanmış buldu.
Ben geldim.
Hoş bulduk
Gezdim işte. Sahile gittim. Yok, içmedim inan. Biraz gezdim ve döndüm işte… Tamam, senden de bir şey kaçmıyor. Serap’a da şöyle kapıdan bir merhaba dedim. Sevişmek için vaktim olmadı (bu aramızda sır olarak kalamazdı)
Kapı çalıyor. Ben bakarım. Kim o
Polis
Ne oldu memur bey
Beyefendi içerden kokular geliyormuş, komşularınız ihbar etti, arama yapacağız.
Kokuyu mu arayacaksınız. Öyle bulamazsınız ki. Ama isterseniz buyurun
İstemesek de buyuracağız.(Bir de polislerin öcü olduğu söylenir. Bak yazar efendi, adam şaka da yapıyor.)
Bu bayan ölmüş
Nerden anladınız ki. Baksanıza hem morarmış hem kokuyor hem de buz gibi.
Yani ölmüş mü şimdi
Dalga mı geçiyorsunuz beyefendi. Neyse ki ambulans da aşağıda bekliyor. Gelsinler de alsınlar. Siz de bizimle merkeze kadar gelmek zorundasınız.
Ama bir saniye, götürmeden önce sevgilime bir şey söyleyebilir miyim?
Arayacak mısınız?
Kimi
Sevgilinizi
Sevgilim burada, işte tam karşınızda, bize bakıyor ya.
(polisin aklını karıştırmak için mi bunu yaptın. Yoksa başka bir düşüncen mi vardı bilmiyorum ama böyle kolay kurtulmamalısın)
Söyleyebilirsiniz.
Yusuf eğildi Aysu’nun kulağına ve fısıldadı:
Sahi seni ne kadar sevdiğimi kaç kere söyledim?
Not: Yusuf, Aysu’yu niye öldürdü, ne zaman öldürdü kimse bilmiyor. Açıkçası ben de bilmiyorum. Ama son zamanlarda Yusuf’un psikolojik olarak iyi olmadığını biliyordum. Sorunları fazla büyüttüğünü ve sürekli ölmek istediğini… Ama ölmek isteyen biri neden öldürsün ki…
Çok sevdiği için olabilir mi?
Belki de
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.