Hayalin Kırık Parçaları
Beklemiyordum evet…
Gecenin siyahını giymeyecekti martılar, onlar gündüze yakışırdı. Gözyaşını içmeyecekti martılar, denizin onca tuzlu suyu dururken. Çiçekler saksılarda beklemeyeceklerdi ölümü, toprakta yeni umutlara yeşillenirken. Ve insan… Yitirmeyecekti umudunu her geçen gün biraz daha…
Akşamlarını bir perde arkasında seyretmek ve iklimlerine yalın bir hüzünle şahit olmak yakışıyor mu İstanbul’a? Ne büyütür ki insan bir ölü ceninin kalbinde? Hangi umut çıkar hangi çıkmaz sokaktan? Ve hangi çocuk ebelenir, oyunun bir ebesi olmadan?
Tut ellerimden diyebilmek için çok geç artık… Ellerimi kaybettin. Şimdi gündüzüne kavuşamayan geceler gibi her senin nihayetinde, yeni bir ben başlayacak bu şehirde. Dilencilerin avucunda metelik vermediğin gözyaşlarım parlayacak. Alev alev yanıp bir sokak serserisinin ısındığı tenekelere atıp yakacaksın gecelerini. Yukarıdan seyreden ölümün soğuk nefesi donacak bakışlarında. İstanbul’un iz bırakan caddelerine izini bırakacaksın ve bir yağmur süpürecek bana senden kalanları.
Hayalin cam kırıkları… Her son bir öncekini aratır derler. Ömrün payına düşen yine kalp kırıklıkları…
Elif SEZGİN