- 568 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Mavidir Kirpiklerin
Asmalar gibi sarar şimdi benliğin, aşkı aradığım en ulaşılamaz mavi kıyılarımı
Kıyılarımızın kulelerinde ellerimiz titrek, dudaklarımız çatlak tutkuları solumakta
Bedenimin tuz denizlerinde bir yangın mavisini kopyalayarak girmiştin düşlerime
Mavi kirpiklerinle, yıkık duvarlarımı onaran sözlerinle kıraç bir topraktım senden önce.
Sözlerin yarım kaldığı bir sevgi oyununda ne kadar aşkı oynasan da alkışı alamazsın. Trenlerin uzak şehirlere hasret taşıdığı bu yerküre atlasında sen de aşka dokunacaksın sözcüklerinle, unutma…Yüreğimizin aralık kalan tüm koşuşturmacasında bir bahar serinliğidir yaşanılacaklar. Gözlerinin iklimleri değiştiren şifa denizlerinde gri bir gökyüzü vardır. Asmalar gibi sarar şimdi benliğin, aşkı aradığım en ulaşılamaz kıyılarımı. Yüreğindeki ip atlayan çocuk büyümelere tutununca, sorgusuz bir mevsimin uçurtmaları da salınır maviliklere. Yemyeşil bir bahar çalınca narin yüreğini, dalarsın derinlere ve atarsın anılarının hiçbir işe yaramayan kilidini korsan kayalıklarına.
Bedenimin tüm tuz denizlerinde bir yangın mavisini kopyalayarak gülüşlerinle, yüreğimi istemiştin benden. Gül dudaklarının doğurgan ülkelerinde geceler tütsülü ışıltılar belerken uykularıma, ben sensizliğin girdaplarında nöbetlerdeydim. Yaşam denizlerinin bu hazin gelgitlerinde ikimiz de mağrur bir yürekle dolaşıyor, birbirimizi bulmayı umut ederek aşmayı diliyorduk bu hırçın denizleri. Sevmenin tutkulu sayfalarını defalarca çevirmiş, bir kütüphane yalnızlığında bedenimizi onulmaz bekleyişlere alıştırmıştık.
Oysa, kıyılarımızın nöbet kulelerinde fırtınalardan ellerimiz titrek, dudaklarımız çatlak tutkuları solumaktaydı. Birbirimizden aldığımız inanılmaz kuvvetle tüm yıkık kentleri onarmış, kurduğumuz sevgi imparatorluğunda her gece şölenler düzenliyorduk.
Yüreğimizin birbirini özlediği anlarda da içimizdeki kibrit alevlerini simsiyah bulutlara tutuyor, az sonra ikimizi de ıslatacak bir yağmuru müjdeliyorduk birbirimize. Sorgusuz, hesapsız ve çıkarsız bir sevda yolunda el ele, göz göze ve yürek yüreğe bakışlarımızın labirentlerinde izimizi bir kez kaybediyor, defalarca buluyorduk.
İştahla, sevinçle ve özlemle kurduğumuz bir sevgi sofrasında acı üstüne acı yutuyorduk bir maltız ateşinin etrafında. Bardağımıza dökülen çaylar gibi yüreğimiz demli, soluğumuz özlemli ve dilimizdeki prangalı sözcüklerle süzüyorduk sevgimizi. Sana bakarken kutsanmış bir ozan göğsü taşıdığımı anlıyor, sessizce mırıldandığım ıslıklarımın ekinleri içinde bir yumak gibi sana dolandığımı biliyordum. Bu mavi yüreğimi, bu alçalan bir deniz gibi seni çağıran dalgalı ruhumu ve ırmak bakışlarındaki soluğunu içimde istiyordum.
Yokluğunda, şarkılar dilimi burkarken de seni bekliyordum umarsızca. Yeşil sular akıyordu gürül gürül denizlere ben seni beklerken. Onlarca yağmurun zerrecikleriyle teninin kokusunu dilemiştim tanrıdan ve cemreler bitmeden seni istemiştim. Çünkü, çiçeklerin bile boyun büktüğü bu yaşam parkında sana ektiğim tüm sevgi tohumları büyümelere durmuştu. Belki iyi bir bahçıvan da değildim ben, ama acının da gül gibi koktuğunu, güller gibi masum olduğunu bilirdim.
Mavi kirpiklerinle, yeşil yüreğinle ve yıkık duvarlarımı onaran sözlerinle kıraç bir topraktım senden önce. Gonca gonca umut dizerdim yaşam tespih’ime. Kuşların yüksekten uçtuğu bir gökyüzü altında her sevdadan yaralı, her aşktan yenik ayrılan bir bezirgan, sığınacak bir kuytu bulamayan bir ozan ve bu küçücük dünyamda acılara sarılan bir adamdım ben. İçimdeki zincirlerden boşanıp kaçtığım deniz kıyılarında adımlarımızın altında hışırdayan sevgi taneciklerini bunun için sevdim ben.
Gölgen düşerken sessiz sahillere sesin beyaz bir güvercinin kanatlarıyla düşmüştü yüreğime. Çıplak ayaklarıyla denizi adımlarken bir adam, dudağıma sürdüğün izden, yüreğime üflediğin büyüden ve içimde sessizce yürüdüğün iklimlerden geldin sen. Çünkü, sevdamızın dalları damarlarımızda gizli bir urgan, şiirlerle her geçen gün büyüyen bir sevdan, sensiz buğulu dururdu aynam, sensiz bütün vakitler bil ki akşam. Bir gün benden kalacak tek gerçek sana yazdığım özlem şiirleri olacak. Bir yıldız tepesinde ilk kez ve sessizce değerken dudaklarına ben, ay uykulardan uyanıp, yıldızlar seyre durmuştu bizi. Orada, sana yürekten dökülen sözler yazarken ben, sen gökyüzü gibi gri, sevdam kadar saydamdın.
Biz bu sevdanın bilinmez tüm boyutlarında sevdikçe birbirimizi inanılmaz bir yıldız bolluğu tüneyecek dallarımıza. Her gün biraz daha büyüyen bir aşk’ın dokunulası bileklerinden tutarak yürüyeceğiz bu sevgi sahilini. Teninin yüreğimi sarsan, bedenimi alevlendiren sağanaklarında ıslandıkça, avuçlarımdaki alevin dönüştükçe bir volkan patlamasına, senin sevdanla nefes alacak, yalnız senin sevdanla bu yerkürede var olacağım.
YORUMLAR
Gölgen düşerken sessiz sahillere sesin beyaz bir güvercinin kanatlarıyla düşmüştü yüreğime. Çıplak ayaklarıyla denizi adımlarken bir adam, dudağıma sürdüğün izden, yüreğime üflediğin büyüden ve içimde sessizce yürüdüğün iklimlerden geldin sen. Çünkü, sevdamızın dalları damarlarımızda gizli bir urgan, şiirlerle her geçen gün büyüyen bir sevdan, sensiz buğulu dururdu aynam, sensiz bütün vakitler bil ki akşam. Bir gün benden kalacak tek gerçek sana yazdığım özlem şiirleri olacak. Bir yıldız tepesinde ilk kez ve sessizce değerken dudaklarına ben, ay uykulardan uyanıp, yıldızlar seyre durmuştu bizi. Orada, sana yürekten dökülen sözler yazarken ben, sen gökyüzü gibi gri, sevdam kadar saydamdın.
sadece bu alıntıyı yaptım ama bütünüyle harika bir yazı...
sevgili şair henüz şiirlerinizi okumadım ama denemelerinizi okudukça orada da güzel şiirler olduğunu görebiliyorum...
şiirsellik muhteşem, okumaya devam edeceğim..
teşekkür ve tebriklerimle...
Bir gün benden kalacak tek gerçek sana yazdığım özlem şiirleri olacak. Bir yıldız tepesinde ilk kez ve sessizce değerken dudaklarına ben, ay uykulardan uyanıp, yıldızlar seyre durmuştu bizi. Orada, sana yürekten dökülen sözler yazarken ben, sen gökyüzü gibi gri, sevdam kadar saydamdın.
Biz bu sevdanın bilinmez tüm boyutlarında sevdikçe birbirimizi inanılmaz bir yıldız bolluğu tüneyecek dallarımıza. Her gün biraz daha büyüyen bir aşk’ın dokunulası bileklerinden tutarak yürüyeceğiz bu sevgi sahilini. Teninin yüreğimi sarsan, bedenimi alevlendiren sağanaklarında ıslandıkça, avuçlarımdaki alevin dönüştükçe bir volkan patlamasına, senin sevdanla nefes alacak, yalnız senin sevdanla bu yerkürede var olacağım.
vAroL SEVGİYLE