Manzara
Papaz kılığına bürünen bir müslüman camiye girer... Vakit akşam namazı vaktidir... Müslüman papaz(!) cemaatin şaşkın bakışları arasında mihraba doğru ilerler. Cemaat, papaz kıyafetleri ile mihraba doğru ilerleyen adamı görmenin şaşkınlığını kısa bir sürede atar. Birkaç saniyelik şaşkınlığın ardından kendilerine gelen cemaat tam Papaz’a(!) müdahele edecektir ki; müslüman Papaz’ın(!) müezzin olan arkadaşı oturduğu ’müezzin mahfili’nde ayağa kalkar ve kâmet getirmeye başlar. Cemaatte tekrar bir şaşkınlık... Müezzin efendi; onca yıldır tanıdıkları, bildikleri Müezzin Efendi kâmet getirmektedir... Cemaatte müthiş bir afallama... Ve nihayet kâmet bitince Papaz(!) Efendi cemaatin hayret dolu bakışları arasında, safların sıkı ve düzgün olmasını rica eder ve namaz kıldırmak için "Allahuekber" der... Ama artık cemaatin içinden birisinin (yalnızca birisinin) daha fazla dayanacak hali kalmamıştır. Şaşkınlık hissinin eşlik ettiği öfkeli bir ses tonu ile kolundan kavradığı Papaz(!) Efendi’ye:
"Ya hû be adam!... Sen deli misin?... Nasıl olur da bize namaz kıldırmaya kalkarsın? Bu ne cür’et?..." der. Zaten bunu duymayı arzu eden Papaz(!) Efendi yüzünde hafif ve de görebilenler için acı bir tebessüm hâli ile sâkin sâkin cevap verir:
"Niyeymiş canım!... Hem senin memleketinde kim kendi işi ile meşgul oluyor ki!..."
Mayıs 2008