- 1055 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AZRAİL NASIL RÜŞVET YER?
AZRAİL NASIL RÜŞVET YER?
Gözlerimdeki yorgunluğun çıtırtısıyla, kırpılan kirpiklerimin arasından süzülen , bir Pazar gününün yorgunluğuyla çıktım okuldan.Cumartesi dört Pazar günü de iki tane sınavımız vardı.Sınavlardan dolayı sadece, üç saat uyuyabilmiştim.Gözlerim derste kapanıyordu.Tabi sınav olduğum zaman,sınav stresinden ve heyecanından olsa gerek, gözlerim artık kapanmıyordu.Neyse ki sınavım iyi geçti.Ama üzerimdeki yorgunluk gittikçe bastırıyordu.
Eve doğru yol almaya başladım.Ofisteki o kalabalık ve trafik gürültüsü, bana daha yorucu geliyordu.Kulağım zonkluyordu.’’Sınavlardan acaba kaç alırım’’ düşüncesine dalmıştım ki, birden karşımda duran bir adam:’’Bayan, engelli gençlerimize destek olmak amacıyla bu dergiden bir tane alır mıydınız?’’ Alıp baktım dergiye.’’Gönüllü gençlerimize gönüllü desteklerinden dolayı teşekkür ederiz’’ yazısı hoşuma gitmişti.’’ Bir tane alayım.’’ Dedim.Sınav yorgunluğundan dolayı, ‘’Eve gitsem hemen yatacağım.’’ Demiştim.Ama yatmadım, dergiyi elime alıp okumaya başladım.Beni etkileyen bir yazıyı okudum, dergide.Ayrıca engel tanımayan güreşçi Kyle Mynard’anın hayata karşı verdiği o asi mücadele duygulandırdı beni.Yirmi iki yaşında ve engelli olan Kyle Maynard, spor dalında güzel başarılar elde ederek, hayata tutnmaya çalışıyordu.Etkilendiğim yazıda bakın ne güzel bir hayat öyküsü vardı.
Japonya’da bir çocuk 10 yaşlarindayken bir trafik kazasi geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş.
Oysa çocuğun büyük bir ideali varmiş. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş.
Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya’nin ünlü bir Judo ustasına gidip yapilacak bir şeyin olup olmadığını sormuş..
Hoca: Getir çocuğu ..bir bakalim, demiş.
Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına.. Hoca çocuğu süzmüs ve: Tamam demiş.. Yarın eşyalarını getir, Çalışmalara basliyoruz.
Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve "bu hareketi çalış" demiş.
Çocuk bir hafta aynı hareketi çalısmış.. Sonra hocasınin yanına
gitmiş. Bu hareketi ögrendim baska hareket göstermeyecek misiniz?" diye
sormuş.
Hocanın cevabı: - Çalışmaya devam et olmuş...
2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş.. Çocuk bu bir
yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamış.
Hocanın yanına tekrar gitmiş: Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum bana baska hareket
göstermeyecek misiniz?
- Sen aynı hareketi çalış oglum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz..
2 yıl ,3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş.
Bir gün hocası yanına gelip. ..."Hazir ol ! " demiş.. "Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın!"..
Delikanlı şok olmuş.. Hem sol kolu yok hem de judo da bildigi tek hareket var.
Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş; ama hocasına saygısından ses çıkarmamış.
Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmis. Derken.. ikinci ,üçüncü maç....çeyrek, yari final ve final...
Finalde Delikanlının karşısına ülkenin son on yılın yenilmeyen şampiyonu çıkmış. ....
Tam bir üstat, delikanlı dayanamayıp hocasının yanına kosmuş.. "Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakın hele.. Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var.. Bu kadar bana yeter.. Bari çıkıp ta rezil olmayayım izin verin turnuvadan çekileyim.."
- Olmaz demiş hocası. Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de namusunla yenil.
Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç baslamış. Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak.! Yenmiş rakibini şampiyon olmuş. Kupayı aldiktan sonra hocasının yanına koşmuş:
-Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var.
Nasıl oldu da ben kazandım ?
-Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok.
Bu bir,
İkincisi de o hareketin tek bir karşi hareketi vardir. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir.!
Derler ki:’’ İnsanların eksiklikleri bazen, aynı zamanda en güçlü tarafları olabilir.Ama yeter ki, bu eksiklik kafalarında olmasın
Ama ne yazık ki bu eksiklik,çoğu insanın bencilikleriyle örtülen duygularında, düşüncelerinde ve hayata tutunmak adına sergiledikleri patavatsız davranışlarında , o kadar çok kendini gösteriyor ki…Bunu görmemek mümkün değil.Hayatta sahip olduklarıyla yetinmeyip,başkasının sahip olduğu duyguları , düşünceleri hiçe sayarak hep daha fazlasını isterler.Bunu da çevresindeki insanların yaşama tutunma payından ödün vererek yaparlar.hayat o kadar bencil ve şımarık insanlarla dolu ki, bunu görmek zor olmuyor.Onlar kendi adına onur duyacağı sözde değerler elde etmek ister, başkasını mutluluğunu ve manevi değerini hiçe sayarak.Sadece sahip olmak istediklerini başarabilme eğilimiyle hareket ederler.Bunu elde edemeyeceğini anladığı anda,önyargısıyla ve bencilliğiyle başkasının mutluluğunu gölgede bırakacak, menfaat duygusuyla hareket eder.Bir bakıma, bu tür insanların beslediği duygular, hayat ödediği en büyük rüşvet oluyor.Sahte ve menfaat yüklü
duygu rüşveti.Manevi değeri gölgede bırakıp, sahip olduğu maddi imkanlarıyla bir şeyler elde edebilme çabasına girip, azmi ve mücadelesi sayesinde başarılı olan insana, en büyük haksızlığı ve saygısızlığı yapmaktadırlar.Hep kendini güçlü yönüyle değerlendirip,aslında eksikleri olan insanın , güçlü taraflarının olabileceğine dair,onur duyulacak mücadeleden hep yoksun kalıyorlar.Bencilliğin ve maddi imkanların sağdığı zehri kanaya kanaya içmeye devam ederler.Bu zehri içtikçe kendisi ve onuru arasındaki dengeyi koruyamıyor,faturasını ağır ödeyeceği hayat macerasına yapay bir güzellik içinde sürmeye devam ediyor.
Birde bunu düşündüm:Bu tür insanların hep kendi çıkarı adına hissettiği duygular,hayat ödediği rüşveti hep besleyecekti.Peki, son nefesini vermeye başladığı anda, ‘’Azrail nasıl rüşvet yer.’’ Düşüncesi de, beynine zonklayacak mı acaba?
Yazan:Sultan Mercan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.