- 617 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KÖHNE HAN
Bir kümülüs vardı delidüzün ortasında, külden yığma olacak ki hiçbir ot bitmez üzerinde. Dostabakan Dağı’na dönük yüzüne sırtını dayamış bir han vardı. Ben çocukken babam hanın yakınında bulunan tarlamızı korumak ve kollamak üzere görevlendirirdi. Azığımı alır günlerce gider gelirdim buraya...Hep gizemli bulurdum bu hanı...Duvarları yazılarla, resimlerle doluydu, belli ki her yolcu bir çentik atarak gitmişti...Önce yıllanmış eşyalarını götürdü sahipleri, sonra kireç badanalı sıvaları döküldü içerden ve dışardan...Sonra damı aşındı yavaş yavaş...Ağaçlarına sığırcıklar tünerdi önceleri, ibibikler öterdi gün boyu..Onlar da daha gelmez oldu..Görevi kara kargalara ve baykuşlara devrettiler..Artık hiçbir aşina kuş yuva yapamaz oldu...Bir acımasız kışta damı çöktü !...Duvarlar direndi yıllarca...Kerpiç duvarları da erimeye başladı kar gibi..Bir gün uğursuz eller temelinden söktüler hanı..Hiç bir emare-iz bırakmadılar...Benden sonra doğanlar orada bir han olacağını düşünemezler bile...
Yıllar sonra bir sevgili gibi tuttum karımın elinden, önce tepeye çıkıp etrafı seyrettim arayan gözlerimle..Hep uzaklara baktım..Başımı birtürlü eyemedim, eyseydim han olmayacaktı yerinde...Eşime çaktırmadan hep sırtımı hana döndüm..Hani utanmasam ağlayacaktım...Ben hiç ağlamayı öğrenemedim, hep içime işledim bir yara gibi..Hep kanadım sızdırmadan kanımı...
Hanlara benzer hayatlarda..Çok kervan geçer yakınından, kimi kalır bir sigara içimi, kimi yalnız tarar saçını, kimi boşaltır içini !...Olup bitene aldırmaz han ne de hancı...Ne gün kervan geçmez oldu; o gün anladı, hem han hemde hancı...
Hanın şimdi yeller esiyor yerinde..Zamansız ve acımasız...Hancı da çıktı hana vefasız !...
Şimdi eser bir deli rüzgar ! Hansız, vefasız ve yarsız yamaçlarıma..Elvermedi gönlüm yarına..
Anne yak şimdi kına !..Oğluna...
Selam,saygı...Dostça...
YORUMLAR
Dostum bizim köyde Artvin -Erzurum kervan yolu üzerinde bulunduğundan dedemlere ait hanlar varmış.Başka bir güzergahtan 1950 lerde karayolu yapılınca artık kuş uçmaz,kervan geçmez olunca hanlarda terk edilmişti.Biz çoçukluğumuzda içinde oyun oynar yağmurda içine sığınırdık.Şimdi duvarlarıda kaybolmak üzere.
Yazını okuyunca bende aynı duygulara kapıldım.Hanın yok olmasını doğal karşılıyorum da o hanla ilgili ne hikayeler dinlemiştik,canlı yaşayan kahramanlarından.Onlar kayboldu.Hikayeler kayboldu.Ona yanarım.
Hele babamın amca oğlu Mustafa amcamız ki babayiğit pehlivan yapılı bir gençmiş.Daha 30 lu yaşlardaymış.Gelen bir yolcuyu yakındaki Hargivor dağından aşırıp geri dönecekmiş.
Daha dağı aşamadan beraber çığ altında kalıyorlar.Beraber bizim köye defnediyorlar.Allah rahmet eylesin ikisinede.Her yıl ailesi gelip mezarını ziyaret ederdi.Artık gelene de rastlamıyoruz daha.Çok soğukkanlı görünen babam bile anlatırken ağlardı.
Yazını okuyunca işte bunlar hiç yokken aklıma geldi dostum.
Akıcı ve etkileyici bir yazıydı.
SAYGILARIMLA.
arıbeyi tarafından 12/2/2008 9:41:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hayrettin Bey,
Ne çok şey değişiyor yıllarla, anısı olan yerlerin yerinde yeller eserken geriye dönüp bakınca bizlere kalanların sancısıyla ve bir kaç acıtan söz bırakıyor yerine...
Sizi öylesi anlıyorum ki benim de bu tarz yaşadığım anısı kalan yerler hala içimi acıtır.
Eskişehir'de Porsuk kenarına kurulmuş küçücük dükkanlar vardı ve orada hediyelik eşyalar ve lületaşlarından yapılmış çeşitli çalışmalardan tutunda neler neler vardı...
İlk topumu babam oradan almıştı bir gün bir baktım ki o minik dükkanlar gitmiş yerine kocaman bir boşluk kalmıştı, izlerim silindi çocukluğum silindi sandım bir anda...
Beğeniyle okudum yazınızı, beni de nerelere götürdünüz!
Teşekkür ederim.
Sağlıkla kalın.
Saygılarımla.