- 1087 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
D U Y G U C A N
D U Y G U C A N
Yaşamım boyunca unutamayacağım anılarımdan birisidir,anlatmaya çalışacağım.
20’li yaşlarımın başlarındaydım.şiirlerimi,dergilere-gazetelere gönderiyordum.İnsanlar,benimle birebir tanışmak,arkadaş olmak istiyorlardı.Benim de isteğim:Dış dünyaya açılmak,arkadaşlarımın olmasıydı.
Gökcan,ilk arkadaşlarımdan birisi oldu.Uzun boylu,hafif uzun saçlı,güzel yüzlü,naif ruhlu,yaşıtım bir gençti.Radyo-tv-gazetecilik bölümünde öğrenciydi.
Gökcan,daha ilk gelişinde,benim en çok neye gereksinim duyduğumu anlamıştı.İNSAN’a ihtiyacım vardı.
Beni çevresine anlatmaya ve arkadaşlarını,benimle tanıştırmaya başladı.Hepimiz ya yazıyorduk ya da okumayı seviyorduk.Pazar toplantılarımız oluyordu.Çok seviyordum Pazar günlerini.Çoğunlukla bizim eve geliyorlardı.Söyleşiyor,paylaşımlarda bulunuyor,şiirlerimizi okuyorduk birbirimize.
Tertemiz,güzel bir gruptuk.Başka kız arkadaşlarımız olsa da,hepsinin prensesi bendim.Artık,hiç yalnız değildim.MUTLUYDUM.
Gökcan her gelişinde,mutlaka ama mutlaka bana hediyeler getiriyordu.Önümde diz çöküyor,paketi elime veriyor ve benim hediye paketimi sevinçle açışımı,gülümseyerek izliyordu,hiç ayağa kalkmadan.Bu bir kitap,pasta,oyuncak,ilginç şeyler,her şey olabiliyordu.Onu kucaklıyor,yanaklarından öpüyordum.Bazı arkadaşlar da onun gibi yapmaya başlamışlardı.En güzel hediyenin kendileri olduğunu belirtiyordum.
Genellikle doğum günlerini,bizim evde kutluyorduk.Ben üzülmeyeyim diye,dansetmek istememişlerdi önceleri.İzin vermedim buna.Sırayla,biriniz yanımda kalın ama dansedin,yoksa daha çok üzüleceğim derdim.Benim dediğimi yapmamaları olanaksızdı.
Tanıştıktan kısa süre sonra,Gökcan haftada birkaç gün gelmeye başladı.Ve biz görüşmediğimiz günlerde de,birbirimize mektuplar yazardık.Ya postalardık,ya da görüştüğümüzde verirdik.Şaşırır,yadırgarlardı arkadaşlar.Siz de yapın,çok iyi oluyor derdik.Hayata,olaylara,insanlara ve birbirimize olan duygu ve düşüncelerimizi belirtirdik.Aslında,çok güzel bir terapiydi.
Gökcan yazılarımı çok seviyordu.O nedenle, mektuplaşmamızı istemişti.Ne olur hep günlük tut,çok önemli bu diyordu.Tuttum elimden geldiğince.Harika bir dostluktu.Saf,naif,sımsıcak,alabildiğine içten.
“Ben çok duygusalım ama sen çok,çok daha derinsin.Ulaşamıyorum sana ben bile.”Diyordu.Gülümserdim ona ve çünkü ben hayatın-acının bambaşka bir yüzünü biliyorum,Diye yanıt verirdim.DUYGUCAN adını takmıştı bana.Çok güzel bir tanımlamaydı.
Varlığım arkadaşlarım için,çok anlamlıydı,öğreticiydi.Onlar da benim kanatlarımdı,özgürlüğe uçtuğum.Hayatı öğreniyordum,iyisiyle-kötüsüyle,tüm tatlarıyla.
Bir gün,Gökcan’ın kötü bir hastalığı olduğunu öğrendim.Küçüklüğünde yanlış tanı konmuş ve yanlış tedavi uygulanmıştı.Böbrekleri çürümüş.Bir kaç aylık bir ömrü kalmıştı.Gökcan,kısa sürede öleceğini bilmiyordu.Diyaliz makinesine bağlanmak için,kolundan damarları birleştirme ameliyatı yapılmıştı.
Bak dokun dedi ve kolunu uzattı.Dokundum.Kanının akış titreşimleri,parmakuçlarımdaydı.İçimdeki isyanları-çığlıkları,gözyaşlarımı kahkahalarımla,güçlükle gizledim.O,gülüşlerimi çok seviyordu ve o yüzden gülmüştüm.Aa ne güzel?Hemen iyileşeceksin dedim.Evet,yaşamak istiyorum,bana dua et Duygucan karşılığını verdi.
Yalan söylüyordum ona.Bu gün daha iyisin,yakında hepimizden sağlıklı olacaksın diye.İnanıyordu bana.Çünkü,asi-direnişçi-başeğmeyen Duygucan’ı ona asla yalan söylemezdi.Düşüncelerimi çekinmeden açıkça,insanların yüzlerine söylediğime tanık oluyordu hep.
Her gün eriyordu gözlerimin önünde.Yüzü sararıp soluyordu,saydamlaşıyordu teni.Dayanmak çok güçtü,ona rol yapmak,İşkenceydi.Darmadağınık,tuz-buzdum.Yaşıtım arkadaşım-kardeşim ölecekti.O,benim hayatımı değiştirmişti.Sanatsal ve sosyal yönlerden,ona o kadar borçluydum ki…Geceleri,ağlamaktan uyuyamıyordum.Sabah uyandığımda,ilk aklıma gelen,o ölecek ben yaşayacağım düşüncesiydi.Suçluluk duyuyordum.Ona,böbreğimin birisini vermek istediğimi,testleri yaptırmamda yardımcı olmasını rica ettiğim bir mektup yazdım.Doktoruna söylemiş.Özel durumum nedeniyle kabul etmemiş doktor.O kızın da hayatı tehlikeye girer demiş.
Son zamanlarında gelemedi bana.Ortak arkadaşlarımızdan öğreniyordum durumunu.Kötüleşiyormuş hep.Bir sabah,o ortak arkadaşlarımızdan biri geldi ve doğrudan doğruya,”Gökcan öldü.”dedi.( 16 Aralık 1983 ) Hiçbir tepki vermedim,öylece baktım yüzüne.Annem benim çok kötü olduğumu anladı.Arkadaşıma çok kızdı.Böyle mi söylenir?Kızı öldüreceksin,çabuk git buradan diyerek ve bir küfür savurarak kovdu arkadaşımızı.Donmuştum sanki.O kadar sakindim ki.Telefonun başına geçtim,tüm ortak arkadaşlarımıza,onları hazırlayarak,Gökcan’ın ölüm haberini verdim.Ağlayanları,tepki verenleri avuttum.
Gökcan hep rüyalarıma giriyordu.Fırlayıp kalkıyordum. Kardeşim,”Ne oldu abla?Korkutuyorsun beni.”diyordu.Birşey yok,sen uyu canım,yanıtını veriyordum.Sonra bir gece,çok kötü ağladım,çözülmüştüm artık.Ağladım,ağladım,ağladım…Gözyaşlarımla,rüyalarımdan akıp gitti Gökcan.İçimdeki derin sızıyla,normal yaşamıma,psikolojime dönmüştüm.Onun,hiç üzülmemi istemediğini biliyordum.
Yıllarca,elime geçen bir kitapta ya bir yazısına,ya da benim için yazdığı bir şiire rastlamak,içimi burktu.Annem bu dünyadan gidince de,evdeki kitaplığım darmadağınık oldu.Alamadım hiçbirini.Mektupları da kayboldu.Bunlar da,apayrı bir acı oldu bana.Arkadaşım görüyor beni.Ve o,hep o çocuksu genç yüzüyle anılarımda.Albümlerdeki fotoğraflara bakamıyorum kolay,kolay.
Dilerim,en güzel boyutta,en güzel yerdedir.Tadamadığı mutlulukları yaşıyordur.
Nilgün ACAR 23. 11. 2008
ZAMANSIZ DÖNÜŞÜM
Oltaya takılmış balık
ağzını açıp açıp kapadı
çığlık çığlığaydı gözleri
kimse onu duymadı
ayışığından bile yoksun gece
sıcacık karda kıpkırmızı izler
sıkışıp kalmış bir boşluğun içine
nice boşlukları gizler
baharda dallarından kopar mı yapraklar
yağmurlar yağarken kurur mu ırmaklar
daha söylenecek şarkılar varken
kurşuna dizilir mi kuşlar
delifişek sevdalar vurguna uğrar mı
ılgıt ılgıt gülüşler buzula dönüşür mü
nakış nakış yürekler kördüğüm olur mu
örümcek ağlarından sonsuzluğa
sızı örülür mü
Nilgün ACAR
Not:
1989 yılı başlarında,bir ameliyatımın öncesi,tüm organlarımı bağışladım.Bağış kartım,her an yanımda.Toprağın altında çürüyeceğime,işe yarayan organlarım,başkalarına can versin.Yıllardır,artık emanet her şeyim bana.İlk olanakta da,kadavramı bağışlayacağım.Bu dünyaya,verebileceğim her şeyimi,bırakmak istiyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.