Kavramak için görmek, görmek için de dikkatle bakmak gerek! - pitigrilli
homer
homer

GUGUK KUŞU VE KAZANDİBİ

Yorum

GUGUK KUŞU VE KAZANDİBİ

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1035

Okunma

GUGUK KUŞU VE KAZANDİBİ

Ömrümün yaprakları solmaya başladı.Belki iş güç,hayat koşturmacası .Yürek dolusu

sevinçler ;iç burkan ,kahreden üzüntüler.Hepsi fırtına gibi idi. Şimdi ise yüreğimde

meltemler esiyor.Meltemi bilirsiniz,akşam gün batımına yakın hafif hafif başlar,sonra

yavaş yavaş hızını artırır,gün batımından bir süre sonra yine yavaş yavaş gücünü

tüketir.Denizden yüklediği yosun kokularını dağlara taşır.Sabah gün doğumuna kadar

kendini hissettirmez.Gün doğumundan hemen önce bu sefer geldiği yönün tersine yine

yavaşca başlar. Hızlanır .Dağlardan aldığı çam ve kekik kokularını denizin üstüne

dağıtır.Sıcak yaz günlerini serinletir.Kokusuz yaz akşamlarına parfümlerini boşaltır.



Böyle bir hayatım var iken,internetin başında devlet opera ve balesinin sayfasına gözüm ilişti.

Neden olmasın dı? Üniversite bitirmiştim, ancak hiç bale seyretmemiştim. “Guguk kuşu”

ilginç geldi.İnternet sayfasında ise oyunla ilgili fazlaca bir bilgi yoktu.Sıkıcıda olsa ,iki saat

değil mi? Dayanırdım.


Oyundan önce bir muhallebiciye gittik. Ben kazandibi istedim.Ama ikinci kaşıktan sonra

,emeği geçenleri tebrik etmek geçti içimden. Çünkü, bu kadar kötü yapılabilirdi.

Oyunun yönetmeni İlham Yazar ,“Türlü kurallarla ve baskılarla insanları bir koyun

sürüsü gibi görüp,onları kişiliksizleştirmeye çalışan sistem ve sistem temsilcileri

ile ,birey olmaya çalışan insanların çatışması” diye tanımlıyor oyunu .


Oyunu seyrederken dalmışım.Ne kadarda benziyordu hayatımıza. Sabah kahvaltı,iş ,öğlen

yemeği,iş ,akşam aynı yoldan aynı trafik keşmekeşi,eve gel akşam yemeği,afyonlanmak

üzere televizyon başına buyrun.Afyonun etkisi ile uyuşan rahatlayan beyinler ve

yatağa.Aylığını alınca ufak bir tartışma .Acaba maaşı Sabancıya ‘mı (Carrefour) yoksa

Koç’a mı (Migros) versem?

Bu arada yediğim kazandibi de midemde isyana yol açmıştı.Tuvalete gitmeli idim.Midem

bile bu oyunu izleme engel olmak istiyordu. Belki bana “Kalk git,sen meltem rüzgarları ile

serinle,bura sana göre değil diyordu.” Ancak ,vücutlarını bir kelebek kadar hafif ,ama bir

panter kadar güçlü kullanabilen bu insanların daha anlatacak şeyleri olmalı idi? Sahnedeki

insanlar bütün kaslarını bu kadar özenle ve uyumlu kullanabildiklerine göre, bende hiç

olmaz ise mideme sahip olmalı,onu bastırabilmeli idim.


Oyunda , hastalar , sistem ve iktidarın kuşatmasını kırmak için oylama

yapıyorlardı. “Hayır” demeleri yeterli idi. Ancak bunu diyecek gücü kendilerinde

bulamadılar.Hastalar kendilerinin tedavi edildiğini , iyileştiğini sanırken, zincirsiz bir köle

olacaktır. “Hayır” deme gücüne erişemeyeceğini , en azından şimdi bu kararını

veremeyeceğini hisseder. Ancak bu şimdi verilecek karar sonsuza kadar sürer.Çünkü ,

şu anda zamanı değildir , şu anda kendinde o gücü bulamaz. İşte iktidar’da bunu işler,

güçsüzlüğünü vurgular.Böylece iktidara boyun eğer.

Yönetmenin deyimi ile “sebze” gibi yaşamaya devam eder.


Hayır ,daha fazla dayanamayacağım. Midem çok kötü.Alnımdan terler akmaya başladı.

Sırtım sırılsıklam oldu. “Şimdi” derhal çıkmalı idim.Koltukta kıvranıyordum. Ben oyunu

seyretmek istiyordum ,oysa vücudum buna engel oluyordu.Derhal salonu terk etmem

gerektiğini söylüyordu.Vücudum beynime uymalı idi. “Hayır” demeyi bilmeli idim.

Sahnede ise insanlar hem kendi vücutlarını hem de birbirlerinin vücutlarını olağanüstü

kullanıyorlardı.Çoğu hareketlerde yerçekimi yasası işlemiyordu. “Kelebek” gibi derler

evet kelimenin tüm anlamına uygun şekilde kelebek gibi uçuyorlardı. Ortak hareketler

ise ,bilgisayarda yapılan “copy paste” gibi kusursuz benzerlikte idi.

Oyunun finalinde ise oyunun kahramanı ,sistemi temsil eden hemşirenin boğazına yapışır

ve perde kapanır.

Midem rahatlamıştı.Evet yenmiştim.En azından oyunu bitirebilmiştim.Yarı dolu salonda ki

seyircilerle birlikte beğeni ile alkışladım.Belki de herkesten fazla ben alkışladım.

Ülke olarak ,oyun kahramanın çektiği acıları da yaşayarak ,sistemin boğazına yapışmayı

birkaç kez denemiştik. Ama “ sebze” olmaktan yinede kurtulamadık demek normal midir?

Yoksa “ sebze” lerin de yaşama hakkı vardır demek mi?

Guguk kuşu aslında yumurtalarını ispinoz kuşunun yaptığı yuvaya koyarmış.Kendine ait

olmayan bu yuvada büyürmüş.İnsanoğlunun da ,guguk kuşları gibi ,içlerinde doğdukları

ama kendilerine ait olmayan,daha önce kurulmuş sisteme karşı direnç göstermesi normal

midir?

Yazara sorarsınız ,buna en az guguk kuşu kadar hakları var.

Ömer Günay

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Guguk kuşu ve kazandibi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Guguk kuşu ve kazandibi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GUGUK KUŞU VE KAZANDİBİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
homer
homer, @homer
28.4.2007 11:32:42
yorumunuz için ben teşekkür ederim...En azından "sebze" olmadığınızı isbat ettiniz.
fidan58
fidan58, @fidan58
27.4.2007 23:32:44
Guguk kuşu aslında yumurtalarını ispinoz kuşunun yaptığı yuvaya koyarmış.Kendine ait

olmayan bu yuvada büyürmüş.İnsanoğlunun da ,guguk kuşları gibi ,içlerinde doğdukları

ama kendilerine ait olmayan,daha önce kurulmuş sisteme karşı direnç göstermesi normal

midir?


bu sözlerin çok derin anlamları var... teşekkürler... tebrikler...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.