BİZE BU HAL YAKIŞMAZ
Ülkemizin varlığı ve gelişmesi öyle yada böyle kimi dünya patronlarının hesabına gelmiyor.Ondan dolayıdır ki her fırsatta içişlerimize direk yada dolaylı müdahalede bulunuyorlar,Güvenlik ve Ekonomik nitelikli sorunlarımıza katkı yapıyorlar.Tabi ki bunlar hoş görülecek tarzdan yaklaşımlar değil; ama işin kötü tarafı biz bunlara fırsat veriyoruz ve bu fırsatların ellerinde olması içinde çaba sarf ediyoruz yada edenlerimiz vardır.İşte bizi en çok sıkıntıya düşüren tutum budur.Nasıl mı?Arz edeyim;
Mütedeyyin insanlarımızla devlet arasında görünmez bir perde var.Bu durumu devlet tarafı sıkı tutmaya çalışırken inançlı insanlarımız sabırla, hoş görüyle ılımlı bir tutum sergilemektedir.Ne yapsınlar kargaşa çıkarmaları düşünülemez elbette. Çünkü İslam dini huzur ve selameti yeşertir, şiddeti ve hiddeti tavsiye etmez.Ayrıca biliyorlar ki “küfür devam eder, zülüm devam etmez”(1).bir gün bu sıkıntıların son bulacağına inanıyorlar, kendilerine de bu tarz yakışır.
Kürt sorunu ikinci büyük musibet, üstelik dağ kadrosunda itikat arka planda olduğu için mücadele cana mala zarar veriyor ki,bu kabullenir tarzdan bir mücadele tarzı değildir.Ancak şu var ki Kürtler kendini tanıyalı kan revan işkence ve silahlı zevatların hava cıvasıyla yaşamışlar , buna ben de çoook kere şahit oldum zarif bir gençtim, köyümüze komando geldi yaşlısı genci demeden 70-80 tane insanı öyle düğdüler ki insan hatırlayınca tüyleri ürperiyor. Vatandaş yine “Devlet babadır sever de döver de” diyerek boyun büktü. Bu gün öyle değil işte vatandaş diyor ki “O beni vuruyorsa ben de vururum. Üstelik devletin kutsal tarafı da kalmamış dine ve dindara da zulüm ediyor”.Bu durum karşısında sağ duyulu insanların savunma mekanizması da zayıf kalıyor.
Kısacası böyle çetrefilli iki sorunumuz var. Biraz derinine indiğinizde yedi bilinmeyenli denkleme dönüşüyor.Peki ne yapalım?
Maksimum üç aylık bir çalışma yapalım; ama bunun formatı az değişik olsun. Örneğin,
1-Yeddi il seçelim
2-Bu illerin köylerinden kura ile onar kişiye ankete denek seçelim,
(ama anketi uygularken adama güven verelim bu konuda İçişleri Bakanımız İl Valilerimiz paralel ve insani ifadeler kullansın.Çünkü devletin diliyle, tavrıyla vatandaşa soru yöneltirseniz gerçek cevabı bulamazsınız.Buna bir önek arz edeyim,zamanın birinde Sivil Toplum Kuruşlarından bir heyeti Diyarbakır’a gelir, hava alanı civarında Heyet Başkanı bir vatandaşa sorar: Diyarbakır’da sorun var mı? diye. Vatandaş diyor ki “Valla Begim güllük gülistanlıktır,hamd olsun” bunu duyan Grup Başkanı diyor ki,” arkadaşlar biz STK olarak dedik Diyarbakır’ı şöyle bir yoklayalım, galiba şehre girmemize gerek kalmadı hadır sorun yokmuş en iyisi dönelim”,vatandaş bunu duyunca diyor ki yani siz devlet erkanı değil misiniz? Bunlar “hayır” deyince, vatandaş konuşmaya başlar, sıkıntısını dile getirir.Onun için devlet eliyle doğru bilgiye ulaşmak bu bölgede çok zor.Hatta bazı STK’lar da örgüt dilini kullanıyor neyse,)
3-İlçelerde oluşan anketlerinin bir çeteresi alınıp rapor haline getirilsin,
4-İlçe raporlarına dayanarak il raporları hazırlansın
5- İİde akil adamlar bir araya getirilerek il raporu okunup kendisine çeki düzen verilsin daha sonra bu raporları birleştirip, ortak bir rapor hazırlansın
6-Bu rapor Meclisteki Kürt Vekillerle paylaşılıp şekillendirilsin
7-Bunun verdiği öngörü uzgörüye dönüştürülerek gerçek çözüm metotları eylem planına alınıp harekete geçilsin.
Katılımcı bir çalışma olup, arkasında binlerce sade ve temiz vatandaşın dua ve duyguları olduğu böyle bir rapor elbetteki meyvesini fazlasıyla verir.
Sağduyu sahibi bir Diyarbakırlı olarak acizane fikrim, zikrim, kanaatim budur.Sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum.
Keşke bu çalışmanın Koordinatörlüğü bende olsaydı, bir gün hayal ettiğim o kavgasız gürültüsüz günlere ben de yetişebilseydim.
E.KAYA
(1)Hadi-i Şerif
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.