- 1001 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖN YARGI SEDDİ
ÖN YARGI SEDDİ
Yaşam bir yankıdır aslında.Kimileri yüzündeki tebessüm yankısıyla merhaba der hayata.Kimi de öfkesinin, karamsarlığının verdiği o işkence dolu yankısıyla, merhaba der hayata.İnsan hayatında her şey birbiriyle o kadar bağlantılı ki , ufak bir kopukluk oldu mu, bu insanın huzurunu bozmaya yetiyor.Bu yüzden küçük bir tebessümün yankısı bile, çoğu defa insan yüreğine su serpebiliyor.
Ön yargı Seddi, mutlaka her insanda olumsuz bir yaşam payı bırakmıştır.Bundan ister istemez etraftaki insanlar da etkilenmiştir.Bazen hortlak kılığına bürünen düşlerimiz böbürlenerek bizi korkutur ya…ardından gecenin o tılsımlı karanlığında, avazımız çıktığı kadar bir çığlığa boğuluruz.Bu çığlık etraftaki insanları da uykusundan eder ve paniğe kapılmasına neden olur.Nihayetinde hortlak kılığına bürünen düşler, ön yargı seddinin titreyişinde bulur kendini.
Bezen de insan öyle yorgun düşüyor ki, bu ön yargı seddine yenik düşerek.Sizlere bununla ilgili A.Einstein’in yazdığı bir öyküyü örnek vereyim.Ben okuyunca donup kaldım.Ön yargı seddinin insanı ne kadar güçsüz kıldığını anladım.Bunu sizlerle paylaşmayı çok istedim.
Eşinin ölümünden sonra köydeki evinde tek başına yaşamak zorunda kalan hamile bir kadın vardı.Kadın gündüzleri tarlada çalışır,akşam olunca da evinin yolunu tutardı.Bir gün eve dönerken yol kenarında bulduğu yaralı bir gelinciği acıyarak kucağına aldı ve eve götürdü.Evcil bir hayvan olmayan gelincik,zamanla uysallaştı.Eve ve kadına o kadar alışmıştı ki, kadının yanından bir an bile ayrılmaz olmuştu.Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğdu.Eve neşe ve mutluluk getiren bu küçük yavrucağı gelincik de çok sevmiş, artık ailesi olarak gördüğü bu anne ile yavrucağa gönülden bağlanmıştı.Kadın tek başına tüm zorluklara rağmen günler geçti.eve yiyecek alabilmek için çalışmak zorunda kalan kadın, bir gün tarlaya gitti.Yorucu bir günün ardından akşam eve yorgun dönen kadın,gelinciği ağzı kanlı bir halde yerde yatarken bulunca beyninden vurulmuşa döndü.Çıldırmışçasına yerde yatan gelinciğe saldırıp,oracıkta hayvanı öldürdü.Tam o sırada bebeğin odasından bir ağlama sesi gelince,anne doğruca odaya yöneldi ve heyecanla odaya girdi.Odada beşiği, beşiğin içinden gülücükler dağıtan bebeğini ve bebeğin yanında duran parçalanmış yılanı gördü.
Ne kadar hazin bir çağda yaşıyoruz.Bir ön yargıyı ortadan kaldırmak, bir atomu parçalamaktan daha güç.
Sizin de vücudunuzda soğuk bir ürperme belirmedi mi, bu öyküyü okuyunca.Hayatta ön yargıya dahi o kadar çok anı, öykü var ki, insan bunları saymaya kalksa, kafası karışır, dili, damağı kurur.
Ön yargı,karşındaki insanın üzerine sıçramak istediğin zehre benzer.O zehri sıçramak istediğin anda,karşındaki insanın da , zehrini taşırsın içinde.Dedim ya, yaşantımızdaki her şey birbirine o kadar bağlantılı ki, küçük bir kopukluk bile insan huzurunu bozmaya yetiyor.Bunda duygu alışverişi ve paylaşımı da çok önemli.İnsanlar sürekli birbirlerinin duygularıyla beslenirler.Duygu yoğunluğuyla birlikte,birbirlerine karşı hissettikleri düşüncelerle , şekilden şekle girerler.Bazen de birbirinin şekline bürünürler.Bir anda karşılıklı sıfata bürünen duygularda sarsıntı yaşanırsa, bu insanların yaşantısını olumsuz yönde etkiler.
‘’ Gelin hayatımızda kötü bir iz bırakan şu ön yargı seddini kıralım diyorum.’’
Nede olsa, ağaç ormanı, orman da ağacı besler.Biz de hayat ormanında yaşayan birer ağacız.Ve sürekli birbirimize ihtiyacımız var.Bu ihtiyaç sürecince çoğu defa , ön yargı seddini yıkarak mutlu olmayı becerebilmiştir insan.Atomu parçalamaktan daha güç olan bu ön yargıyı, yaşama kattığımız değer yargılarımızdan daha üstün tutmak, çok anlamsız geliyor bana.Ön yargı seddinin tutsaklığında kalan yaşama ezgisinin, avucumuzda yarattığı soğuk kanlılığı yok etmenin, her zaman faydasını görebilmeli insan.
Yaşama sevdalıysan eğer, yaşam bağrından kopup gelen en güzel sızıda, ön yargıyı yıkabilme cesaretine ve gücüne sahip olmandır.
Yazan:Sultan Mercan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.