- 528 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Şiirde Aklın Neresinde Duralım..
şiirin neresinde durmalıyız
ya da
şiir bizden ne kadar uzak olmalı..
içe dönük gözler sahibini görmeye başladığı andan itibaren gönül aynasında esrarlı
resimler görüntülenir..
kişi ya marazi duyguların salt eğilimine girer
ya akıl süzgecini kullanarak dışa sanat olarak çıkar..
ya da marazi duygular kesafet-yoğunluk- kazanarak sahibinin ayağına
içten ve dıştan iz bırakıcı bir travma olur..
burada sorun
akıl kritiğini nerede ve ne zaman nasıl kullanacağız
öncelenmesinde yatıyor diye düşünüyorum..
sanatın işlevsel yapısı açısından birbirlerine fazla üstünlükleri olmamasına karşın
şiir –her insana yönelik duruşuyla-bir adım daha öndedir..
kalkanı, kılıcı ve kendini müdafaa edecek salt silahları şüphesiz
dil ve gramer ölçümünde vardır..
ama sıradan bir mekanizmayı çalıştırmak için ilk adım öğretisi dediğimiz
bir bilince erme zorunluluğu da vardır..
ilk harfin öğrenimi sonra nasıl Nobel kotaran bir bilgiye dönüşüyorsa gibi de diyebiliriz..
kısa tutmayı yeğlediğim bu ifadelerde
şiirde aklın ölçülü kullanımının sadece hissini
etkin değerini de diyebiliriz vermek,soluklanmak istedim..
yani şiirde aklın neresinde durma eğilimi açısından
tıpkı kirpilerin ısınmak için birbirlerine yanaşmaları saadetinde diyebilirim..
ne uzak ne yakın..
duygunun sımsıcak sardığı içsel anaforda diyebilirim..
sözün son durağında..