- 895 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
O gün belli bir tarihti
Umut, mavi gülüşündü, kül ve yangın uğramamış, beyaz bembeyaz bir ses...
Sıra sıra dişlerin, leblerinden alınmış gülmenin izniyle belirince; beyaz beyaz bir bayramı sayısınca çarpar ve kalbimin atışlarına atış katardı. Sanırdım ki kalbimin daha önce hiç çalışmamış köşeleri yada geçişleri var da bir senle çalıştılar. Standardın çok üstünde bir sayıya ulaştı kalbim orada. Bir bahar içinde bin bahar, bir bayram içinde bin baharı sığdırdım tek bir ana, gözlerinin yardımıyla. Bir kez bir kırlangıç olmuştum, sonraki mevsim yoktu. Sonra gittin. Artık akşamdı. Öyle demişdin.
Bilincimde hep varolsan da, bedenim bilmiş gittiğini. Bildiğin klinik bir süreçti.
Mental bozukluk, Major Depresif Bozukluk tanısıyla müşahade altındaydım. Sonra kalbim kabul etti herşeyi. Duruldu iyice, su üstünde bir nilufer sükunetine, unutkanlığına ulaştı. Şimdi bir yerlerimden yine şikayet var ne ben biliyorum ne hocalar. Garip bir durum, terleyemiyorum, üşümüyorum, yanmıyorum. Bir barajın duvarını zorlayan gözyaşlarından, feryat ve figanlardan kimsenin haberi yok.
Bana ne bundan. Nedense sen bil istedim.
İyi olmadığımı söylüyor hocalar. Artık başkalarına da inanmalısın.
Artık yazmıyorsun, neden, bunu da unutmadan söylemiş olayım.
YORUMLAR
Sanıırm çaresiz kalmak; arzu edilen yolda yürüyememek ve dolayısıyla "yolsuz" kalmak en ağır psikolojik yüktür insana... Bilinci devreye koyup yönlendirmek duyguları ve hatta baskı altında tutup duyguları "ölü" ilan etmek kendi nezdinde...
Bu durumlarda diyaloğların değeri kanıksansa da, tek tarflı ulaşılmıyor hedefe...
Ama iyi ki kalem var; yazabilme yeteneği var, diyorum...
Naif, yoğun, ağır ve su berraklığındaydı duygular.
Çokça teşekkürler, saygılar.
çok yogun duygular ...edebi bir kişilik. kutlarım .kaleminiz daim olsun