11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1743
Okunma
TÜRK(Ü) -TÜRK(İ) SÖZCÜĞÜNDE EMPERYAL ANLAM KAYDIRMA ve ETİMOLOJİK, ETNO-ANTROPOLOJİK DENEME -1-
“Türkü söyler, Türküm diye..”
Neşet Ertaş:
Kırşehir yöre türk(ü)sü
Bu kavrama, yani türk(ü) çağrışımına, göreceli (karşılaştırmalı oransal) bir itiraz getirmek istiyorum. Burada öncelikle Arabi lisan (i/ü) iyelik/aidiyet ekinin Osmanlıca - Türkçe karşılaştırmalı olarak geldiği anlamları etimolojik olarak incelemek gerekiyor.
Alıntı ve türkü kavrama atıf yapılan yazınlardaki tüme yakın Türk(i) söyleniş, -Türk’e benzer- anlam genişlemesi ile daha çok algılanıyor, kabul görüyor. Türk’e benzerlere ait; tını/söz/ses bileşimi (bütünselliği) gibi bir armonik açılımlama tanımı yapabiliyoruz.
Sözcüğün üst sosyolojik Türk ulus toplumsal armoni içeren kavramsal tanımı, daha alt veya öncül toplumbilimsel safhalar olan; ulus öncülü (etnik/mikro ulus) kavramlara doğru (yerel kültür ögesi haline) dönüşümü amacıyla değiştiriliriyor.
Yani; etnik/mezhep ve cemaat yapısalcılığı yerelliğinde ve çokkültürlülük iddalıların; türk(ü)leri, türk(i) den bozma “türkü” şeklinde ve asli üst toplumsalda olanı (Türk ve Türkmenleri) ayrıştırma hedefine koydukları sezinleniyor.
Bu kasıtlılık, ince ayar (gözlem/ yöntem/biçem olarak) çözümlenmezse ve çok dikkat edilmezse görülemiyor !
Karıştırıcı kavram olan türk(i) burada, türk(ü) ve türk(ü)lerin uluslaşmadaki birleştirici çimento görevinden uzaklaştırılıp, etnik müzikler halinde ayrıştırılmasına vardırılıyor. Türkilere ait -türkü- ile Türklerin özgün müziği -türk(ü)- gibi bir anlatım ve anlaşılım farkını vurgulayıp, anlatmak istiyorum.
Burada sözcüğün, sadece armonik bir anlamsal bozulması değil, aşağılamaya yakın bir anlam kaydırması belki de kirletilmesi var. Türk’e benzerlere ait anlamında bir türkü ve bunun anlamlandırması var. Bir atasözümüzde söylendiği gibi; göçün tersine döndüğü anlarda, uyuz köpek veya topal eşeğin göç katarına baş olması gibi benzetebiliyorum..
Bu nedenle ve ısrarla türkü değil, türk(ü) olarak yazımı tercih ediyoruz.
Türk(ü) kastederken: Sadece Türk’e benzerlere aitmiş gibi algılatmak şekline dönüşmüş türk(i/ü) önermeli, yumuşaması iddası ile yazılarak, türk(ü) anlaşılmamalıdır. Bu son derece temelsiz ve amacından saptırılmış bir yaklaşım olacaktır.
Bu duruma ister Etimoloji olarak, ister Antropoloji olarak ve hatta o çok sevdikleri Etnoloji ile bakılsa dahi, yine de yanlış bir türk(ü) kavram çözümlemesi oluyor çünkü !
Bu tamamen emperyal, bozma ve kendi amacı doğrultusunda köksüz, kimliksiz hale getirerek -kavramı iç etme- politik yaklaşımdır.
Birileri “ulus devlet bitti, yerelleşme, demokra(t)si” filan hikayelerle anlamlandırdıkları Türk’e özgün ve özge ait olanı, Türk’e benzer demek olan Türk(i)lere (Türkiyeli, Anadolululara) devşiriyor. Haberiniz ola ?!
Asli unsura ait olanı ( yani Türk ve Türkmenlere), benzer ‘Türk(i)’ olanlara evirmek, değiştirmek, dönüştürmek –sahtekarlığını- anlatmak istiyorum. Bu doğrultuda ne kadar sindirmeye çalışsalar, sözcüğe yükledikleri yeni anlam türkofonluğu (Türkçe konuşan anlamını dahi) bile karşılamıyor. Karşılamayacak !..
Burada eski başbakan ve cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın, ağabeyi ve eski bakan Sayın Korkut Özal’a: Türkiye’nin adının “Anadolu Cumhuriyeti” olmasını ve bunu yapabilmeyi çok istediğini yakın zamanda bir tv proğramında açıkladığını belirtelim.
Sayın Korkut Özal’ın sorulan bir başka soruyu: Doğum yerleri olan Malatya’nın karışık bir etnik yapıya sahip olduğunu, % 40’ının Ermeni olduğunu, annesinin Osmanlı aşiretinden geldiğini, babasının ise; karışık olduğu şeklindeki ifadesini hatırlatmakla kalıyorum.
Sonrasında ise, “ikinci cumhuriyet”, “ılımlı İslam cumhuriyeti”, “Türkiyelilik” ile rahmetli Özal’ın (!) “Anadolu Cumhuriyeti”ni birlikte düşünmenizi önerebiliyorum. Bakalım ne sonuçlara varacaksınız ?
Zaman kipi olarak Malatya’nın % 40’ının Ermeni olduğunu söylediği nufus oranlamasıyla, Tehcir öncesi mi, yoksa sonrasını mı kastettiği anlaşılamakla birlikte, Türk(i) ve Türk(ü) farkını ve buna yüklenmek istenen yeni anlamı, bu şekilde bir türk(i) veya türkü ya da bizim yeni yazım biçimi önermemiz türk(ü) olarak düşünebilir ve anlayabilirsiniz.
İşin birinci dereceden medeniyetler ve tarih/kültür tezleri ile ilgili ve yoğun emperyal politik “tevafuk”lar gösteren(!) ilginç kısmını burada keserek, yeniden konumuz olan türk(ü) sözcüğüne dönmek istiyorum.
Benzer iyelik (aidiyet) eklerinden yola çıkarak, türk(i) iken halkın ağzında “türkü” şeklinde yumuşatıldığı savlanan sözcüğün, bu yorumlama ile kasıtlı bir belirsizleştirilmişlikte bırakılmak istendiğini belirtmek istiyorum.
Bundan sonraki aşama “Anadolu” anlamı temeline oturmak hedeflidir. Otokton (baskın) Türk/Türkmen halk ve/ama kimliksizleştirilerek çekinik edilmiş Türklerin özgünü ve öz malı türk(ü)yü, -türk(i)lerin türküsü- olmaya doğru vardırıyor!..
Türklerin türk(ü)sü ve Türkiyeli ya da Anadolucuların türküsü ? İşte Emperyalizm ve Sömürgecilik böyle bir şey!.. Tabi bunu bütünsel dizge ile bakabilen görebiliyor. Konulara ya da –sorunsallara- bakışta kullanılan ön, son ve nihayetinde tam gör(ebil)me dizgesini anlatmak istiyorum...
Parantezlere alarak açıklamaya çalıştığım ve türk(ü)leri gerçek anlamından çıkarıp, emperyal tarih tezlerde istendiği gibi; sadece -yerel ve evrensele- indirgenmek amaçlanıyor... Yerel ve evrensel olması istenenin “ulusal” kısmının neden önemsenmezde bırakıldığını, yukarıda verilen örneklerle anlatabilmiş olmayı diliyorum.
Tam da burada; türk(i)lik ve türk(ü)lük farkını güzel açıklayabilen bir ulusalsızlaştırma/köksüzleştirme emperyalist hinliğinin amaçlandığını ben şahsen görebiliyorum.
Bu gerekçeli iddalarla Türk(i) değil ve türk(ü) diyoruz işte !..
Ayrıca Türk(i); Türk’e benzer olurken, bunu dilimize ’ lü/lı/li vs.’ gibi ulusal aidiyet bir ekle düşünmek, bence dilbilimsel ve anlambilimsel yapıya daha uygun olacaktır. Bu durum gerek Osmanlıca, gerekse günümüz Türkçesine uygunluk olarak da, böyle açıklanırsa daha mantıklı olacaktır.
Türk(i): Eğer ki Türk’e benzerse: Bununla “Anadolulu veya Türkiyeli” denmek istenmektedir. Artık alenen bunu teşhis edebiliyoruz !
Konuya devam edeceğiz efendim.
20 Kasım 2008
Göktürkmen
Ahmet Kutlu Ayyüce