- 761 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ŞUNUM YOK,BUNUM YOK
Yıllar ne de çabuk geçiyor,farkına varamadan.Bir hayal perdesine gizlenmiş anıların buğulu yüzü, bize gülmüyor artık.Geride bıraktığımız günleri nelerle doldurduğumuza baktığımızda görebildiklerimiz ya yüreğimize serin sular serpiyor ya da “eyvah,ben ne yapmışım!”dedirtiyor bizlere.
Ya ışıltılarla dolu bir hayatın büyüsüne kapılıp gidiyoruz ya da zehrediyoruz hayatı kendimize.Doğru bildiğimiz yanlışları anlayıp düzeltme şansımız olmuyor bazen.Bazen de sırf dünyalık zevklerimiz için bile bile peşinden gidiyoruz yanlışların.”Şunum yok,bunum yok” diye hayıflanıp duruyoruz. Dünyada bırakıp gideceğimiz mallar için kavgalar çıkarıyor,kalpler kırıyoruz. Ancak,yakınlarımızdan birini kaybettiğimiz zaman bu konuda biraz düşünüyor, “hayat boş” diyoruz. Aradan biraz zaman geçince de unutup,yine doyuramadığımız nefsimizin isteklerine boyun eğiyoruz. Oysa bütün bunların hepsi,kara toprağın bağrına girinceye kadar değil midir? Bir gün değil, ömür köprümüze duman çöktüğünde, bir tek saniye bile fazladan eğleşemiyoruz.Öyleyse,
her şeyin gelip geçici olduğu şu dünyada,yaşamımızı sürdürecek kadar bir keyfiyet yetmeli değil mi biz insanlara?
ÜLKÜ DUYSAK