AYDAKİ MARSLILAR
Bir zamanlar Daniken fırtınasından fazlasıyla nasibini almış biri olarak Facebook ta uzaylılar hakkında, kamunun düşüncelerini paylaşmak için ‘dünya dışı varlıklar’ adında bir grup kurmuştum. Konu hakkında pek çok mesaj aldım. İlk başlarda eğlenceli olur düşüncesiyle kurduğum grup, insanların bana yolladıkları kabul edilemez iddiaları içeren mesajları yüzünden bende sıkıntı yaratmaya başladı. Çünkü eskisi kadar dünyanın yabancı varlıklara açık olduğuna artık inanmıyor ve coşkuyla uzaylıların temasını içeren belgelerin gerçekliğini mesaj yoluyla bana kabul ettirmeye çalışan kişilere belgelerin gerçekliğine inanmadığımı anlatmakta güçlükler yaşıyordum. İddialardan bir kaçı şunlar: Atatürk uzaylıları ciddiyetle araştırmıştır, fatih sultan Mehmet İstanbul’u fethederken UFO görmüştür, dünyamızın uydusu Ay da uzaylılar yaşıyor, sıklıkla ziyaret ediliyoruz, devamlı gözleniyor ve inceleniyoruz vs vs.. konu UFO’lar olunca spekülatif düşüncelerin ardı arkası kesilmez. Yakın zamana kadar tarih öncesi çağda dünya dışı varlıkların insanları ‘evcilleştirdiğini’ düşünüyordum. Pek çok mitoloji ve destan bilim adamlarının konuya eğilmesini sağlayacak kadar ilgi çekicidir. Doğruyu söylemek gerekirse geçmiş zamanda üstün bir uygarlığın dünyayı ziyaret ettiği düşüncesi kanıtlanamazsa bile inkâr da edilemez. Ancak inkâr edilemiyor diye bir düşünceyi olduğu gibi kabullenmek hatalı bir yaklaşım. Şimdi size UFO yandaşlarının özelliklerinden bahsedeyim.
1. Birinci grup UFO fanatiği az önce bahsettiğim geçmiş zamanın mitoslarını bir şekilde takip etme şansını yakaladığı için aklında zor aşacağı bir uzaylı inancını oluşturur. Ancak UFO fanatikleri içinde en sağduyulu olanı bu guruba dâhil olanlardır. Kesin kanıtları severler, sorgularlar ve sadece kanıtlar öyle gösterdiği için UFO’lara inanırlar. Günümüzde çıkan ‘UFO gören masum köylü’ haberlerine itimat etmezler. Çünkü derinden derine, uzay boşluğundan bir yerden dünyaya ulaşan bir uçan nesnenin ikinci gelişi için birkaç milyon yıl geçmesi gerektiğini bilirler. Ben bu gruba dâhilim.
2. Bu gruba dâhil olan fanatikler her duyduğuna inanan ve bu yüzden aşılamaz bir UFO inancını geliştirmiş, araştırmayı sevmeyen, televanjelistlerin en sevdiği kesimi oluşturan kişilerdir. Farklı kanallarda aynı anda oynayan iki diziyi de izlemeye çalışan ve normal bir insanın sinirini bozacak seviyesiz programları izlemekten keyif duyan bu tiplere ırak’ı bombalaması için Bush’u uzaylılar görevlendirdi deseniz inanırlar ve bu haber bu tür kişiliklerin sayesinde yeryüzünde evrimleşerek yayılır. En çok tartıştığım ve öne sürdüğüm savlara en kulak asmayan UFO severler bu ikinci tip fanatiklerdir. Ay da uzaylıların yaşadığı iddialarına ‘böyle bir şey mümkün olamaz’ diyerek açıklama yapmaya çalıştığımda nedense ileriyi göremeyen ve sabit fikirli biri olarak itham edilirim.
3. Üçüncü grup UFO fanatiği aslında en tehlikeli olanlarıdır. Bunlar ortada dolaşan UFO belgelerinin ve iddialarının asıl sahipleridir. Herhangi bir tartışmada sizi dinlemeden belgeleri sayışlarından ticari bir kaygıları olduğunu anlayabilirsiniz. Genellikle bir UFO araştırma merkezine ya da UFO’larla ilgilenen bir kuruluşa üyedirler. Onları dinlerken uzaylıların yeryüzünde dolaştığından tek habersiz kendiniz olduğunu sanır ve aptallığınıza şaşarsınız. Uzaylı varlığın insan bilincinde yarattığı imgelemden faydalanıp bu düşünceyi dini bir havaya bürüyen sahtekâr tarikatların ait olduğu yer bu üçüncü sınıf UFO fanatiği grubudur.
Şimdi de konu hakkında saygın bilim adamlarının düşüncelerini aktarmayı deneyeceğim. Çok çok meşhur Cambridge üniversitesinde matematik profesörü Stephen Hawking ‘ the universe in a nutshell’ adlı harika yapıtının büyük bir bölümünde dünya dışı varlıkların mümkün atını incelerken keyifli bir zihin alıştırmasıyla bu varlıkların neye benzeyeceği konusunda fikirler öne sürmüş. Beni en etkileyen düşüncesi başka gezegenler hatta uzay boşlukları ya da güneşlerde canlı olabileceğini kabul etmesinin yanında bu varlıkların neredeyse kesinlikle zeki olamayacağını belirten kelimeleridir. Çünkü evrimin kaçınılmaz sonucu asla zekâ değildir. Bu sanırım insanı biraz tanrıya yaklaştıran bir düşünce. Her canlının uzayın neresinde olursa olsun evrimleşeceği bir gerçek. Ancak zekâ taşıyan bir canlı olmak, zaten olasılık anlamında bakteri gibi basit bir canlının bile oluşması çok güçken zekâ içeren bir varlığın pek çok kez evrimleştiğini varsaymak oldukça zorlayıcı bir düşünce. Zekânın çok faydalı olduğu ve yaşamı sürdürmede kolaylık sağladığı doğru değildir. Bir bakteri insandan daha fazla doğaya uyumludur ve büyük bir ihtimalle insanın sonu geldiğinde mikroskobik varlıklar yaşamını sürdürecektir. Zekânın evrimleşerek gelişmesi normal değil aksine çok özel şartları gerektiren anormal bir durumdur. Belki de dünya dışındaki evrenin tüm gezegenleri zekâyı ortaya çıkaracak canlı ve doğa şartlarına gereksinim duymamıştır. Düşünsenize, kocaman evrende pek çok canlı türü varken sadece insanın zekâsı var. ( bize de bu yakışır)
Belki de uzaylılar adına en sıkı araştırmayı en ciddi şekilde yapan konunun en dürüst insanı Carl Sagan’dır. 1972 de, ÖNCÜ 10 isimli uzay aracı NASA tarafından uzaya fırlatılacağı zaman, saygınlığından istifade eden Carl Sagan yetkililere, aracın fırlatımına az bir zaman dilimi kalmasına rağmen aklındaki parlak fikri önerdi. Neden uzayın boşluğuna insan hatırası bir araç gönderiyorken araca özelliklerimizi içeren bir mesaj da koymayalım? Fikir beğenildi ve kısa zamanda uygulandı. Maksat uzayın ürkütücü derinliklerine araç yol alırken olur da uzay yolcuları tarafından görülürse yerimizi ve şeklimizi onlara göstermekti.
Merih’te yabancıların olabileceğine inanıyordu genç Sagan ancak şimdilerde bu düşüncesinde ısrarcı olacağını sanmıyorum. İçindeki yabancı varlıları araştırma aşkına rağmen her zaman bildik iddialardan uzak durmayı yeğlemiştir. Aslında, onun yapıtlarını örneğin kozmik bağlantı, yabancı varlıkların varlığına inancını geliştireceği düşüncesiyle okuyan kişiler hayal kırıklığına uğramdan edemez. Çünkü Sagan yaptıklarıyla çelişir gibi kitaplarının büyük bölümünü yabancı varlıkların ihtimaline karamsar bakış açısı getirerek yazmıştır. Hatta Sagan gelişmiş bir varlıkla dünyanın yollarının kesişmeyeceğini çünkü gelişmiş varlığın belli bir noktadan sonra kendi kendini yok etme eğiliminde olduğunu düşünüyordu. Aynı biz insanların şu zaman diliminde ısrarla yapmaya çalıştığımız gibi.
Richard Dawkins, meşhur evrim savunucusu, günümüzün parlak filozofu ve bilime MEMETİK kavramını armağan edecek kadar gelişmiş bir etolog olmasına rağmen UFO düşüncesinden uzak duran bir isim. Bilgisayarda biyomorf diye nitelenen dijital canlıları evrimleştiren Dawkins bekli de farklı dünyanın canlı özelliğini en belirgin hatlarla düşleyebilecek yegâne insandır. Ne var ki Dawkins tüm entelektüel gücünü tanrıya savaş açarak harcamayı yeğlemiştir. Bu yönde yazdığı en etkili eseri the got delusion da tanrının varlığının karmaşasını gözler önüne sermiş ve semavi dinlerin evrim düşüncesine geçit vermeyen kalın duvarlarını yıkmaya çalışmıştır. Dawkins’in uzaylılar hakkında derin bir incelemeye gitmemesinin sebeplerini daha çok UFO ların dünyaya olan ilgilerini gösteren kanıtların ciddiyetten uzak oluşlarında aramak gerekli diye düşünüyorum.
Her şeyden haberli bu üç değerli bilim adamının dünya dışı yabancı varlıklar hakkındaki görüşleri benim için çok önemlidir. Uzaylıların dünyaya uğradığı yönünde tatlı hülyalara dalsak da gerçeklerin sokak diliyle tercümesine izin vermemeli ve kendi varlığımız dışında kalan evrenin gizli sakinleri için ‘ayda uzaylı yaşıyor’ iddiası gibi olmayacak beklentiler içine girmemeliyiz.
YORUMLAR
Bu konularda sapla saman o kadar birbirine karıştırılmış vaziyetteki akıllı kişiler bu sohbete kesinlikle girmiyor tartışmıyorlar.
Ben kendi ölçütümü buraya yazayım.
1- Evrende her yıldız ve gezegenlerinde o boyutun varlıkları mevcuttur.
2- İnsanlar yani Ademoğulları sadece ve sadece dünyada yaratılmışlardır.Dünya şartlarında doğar yaşar ve ölürler.
3- Ademoğulları öldükten sonra ne olurlar sorusunu dini konular olarak Rasuller cevaplamıştır.İsteyen inanır ve tavsiyelerini yaparlar Rasullerin, inanmayanlarda kafalarına estiği gibi yaşar giderler.
4- UFO denilen varlıklar güneş sistemimizde yaşayan ve dini kitaplarda CİNLER diye anılan varlıklardır. Aldatma konusunda pek mahirdirler.Uzaylı zırvalarıyla insanların beyinlerini bulandırırlar.
5- Neden aldatırlar sorusunu duyar gibiyim. Hased insanlardan tanıdıklarınız olmuşsa bu sorunun cevabınıda çok kolay bulursunuz. Hased kişiler nede başkalarına zarar gelsin isterler düşünün bakalım...