- 818 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZAKKUM KOKULU ŞİİRLER
Havada zakkum kokuyordu
Kesildi ıslık
Gece kaygılara gark oldu
Anlamsızlığın gölgesi
Yalayıp geçti tahtadan bir yüzü”
Eğitim emekçisi şair ve yazar Hürdoğan AYDOĞDU, 2006’da yayınlanan son şiir kitabı TAHTA YÜZLÜ ile sessiz ve derinden giderek, tadına varılmayı bekleyen duygu ürünlerini, okuyucularla buluşturmaya devam ediyor.
1998’de yayımlanan ÇÖL MEVSİMİ, 2002’de yayımlanan HERDEMTAZE adlı şiir kitaplarıyla edebiyat dünyasına giren AYDOĞDU, kendine özgü üslubuyla gizemli şiirlere imza attı.
Uzak denizlerde bahar güneşleri yıkanırken, Hürdoğan öğretmen, bir yandan şiir yazmaya, bir yandan da meslek yaşamını sürdürmeye devam ediyor. Öğrencilerinin bilimsel, demokratik ve laik bir anlayışla yetişmesi için, Ankara’da bir İlköğretim Okulunda eğitimcilik görevini sürdüren ozan, aynı zamanda eğitim emekçilerinin örgütlü, demokratik, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesini yürüten Eğitim Sen içinde, şube yöneticisi olarak yer almaktadır.
“Değişik gerçektir öğretmen
Değişik umut aşılar
Açarak içindeki gizli gözü
Her çocuğun öğretir düşlerini, umutlarını”
Hürdoğan öğretmenin şiirlerinde “masalını anlatırken mevsimler, yaşamı yönetti yenilikler, dağlardan indi efsaneler…”
“Herkesin unuttuğu şeylerin
Toplamıyken hepimiz
Kırık aynalarla çoğalıyoruz
Çalkalanan dalgalarla dağılıyoruz”
Hürdoğan öğretmenin şiirlerindeki ilginç dizeler, güneş altında parıldayan cam parçaları gibi parıldamaktadır.
“Gecenin ağladığı saatlerde
Acının tiyatro sahnesindeyiz
Özgürlük yasak düştür
Zaman yıkımdan yıkımadır ülkemde…”
“Kızılötesinin yağdığı akşamı
Bozkır treninden seyrediyoruz
Kararıyor birer birer
Köy evlerinin pencereleri”
1958 yılında Çorum’un Evcikuzkışla Köyünde doğan Hürdoğan AYDOĞDU, içinde yaşadığı doğa ve topluma ilişkin gözlem ve izlenimlerini, imge prizmasından yansıtarak, unutulmaz dizelere dökmüştür.
“ Dilimizde sözümüz paslanıyor/Geceler karanlıklara yaslanıyor/Düşünceler kavurdu beynimizi/ Çizgiler kıskanırken gençliğimizi/Biz genç kaldık, fotoğraflar yaşlandı “
Şehirler ve yollar susarken, ozanın duygularına dökülen toplumsal gözlemleri, dizelerine şöyle yansıyor:
“Dağlarda namlu konuşuyor
Ovada tank paletleri
Hücresinde bir mahkûm
Asıyor ranzasına kendini”
“Gökte yıldızlar, kundakta bir bebek üşürken, köy evlerinin avlularına acıkmış kurtlar dalıyor, yağmur yağıyor” ozanın dizelerinde.
“Dışarıda tek başına
İncecik bir çocuk sesi
Dolaşıyor elleri meraklı
Gözleri diri diri
Yaşamı paramparça”
Ozan Aydoğdu, düşlerin gizemli evreninde gezinirken, gecenin yaşama tanıklığıyla merakını gidermeye çalışıyor.
“Her şey yerinde mi gece?
Islak mı sokaklar, sokaklarda kediler
Kimsesiz çocuklar kaldırımlarda mı?
Ay yerinde mi, ya gezegenler?
Gülkurusu uykuda mı?
Sevişmekten yorgun düşen bedenler?”
Ozanın merakı, gecenin dolambaçlı yollarında ilerlemeye devam ediyor. Dört duvar arasında, yürekleri sıkışan tutsakların, özlem yüklü yaşantılarına kadar uzanıyor:
“ Ne yapıyor mahpustakiler
Yürekleri firarda mı gene
Küçücük zarflara kocaman özlemlerini
Nasıl sığdırıyorlar sordun mu?
Ya gurbettekiler, askerdekiler?
Hasrete doyuyorlar mı?”
Ozan Aydoğdu’ya göre “Büyük yazılmalı aşk/çocukluktan başlamalı büyümek için” …“Ayrılık mı değerli kılar aşkı/Sadece ölüm mü yoksa/Aşk birlikte güzeldir.”
Ozan, tan ışığına karışma özlemiyle çiçekleri sularken dolu dolu yaşadığını duyumsar; bir çocuğu ağlattığı zaman, yaşamadığını anımsar. Sürgülü kapıların, kurumuş yüreklerin hesabını sorar. Kendini yaşama bağlayan gerçeği şöyle vurgular:
“ Sancıların kuşattığı kentlerde
Bir harf noktasını beklerken
Sevişmediğim gecelerde
Yaşadığımı kim söyleyebilir ?”
Ozan, elma kokulu aşklar adına şöyle konuşturur dizelerini:
“Bir kadeh rakı içmesem de
Seninle sarhoş olurum - desem de –
Esmer sözlerini duyunca
Burkulur çocuk içim
Acırım kendime sende
Dalım ol, tutunacak dalın olayım”
Tüm bu ilginç dizelerin tadına varmak, ozan Aydoğdu’ nun şiir dünyasında zevkli bir gezinti yapmak için TAHTA YÜZLÜ’ yü mutlaka okumak gerek.
AHMET İNCE
18.04.2007
www.ahmetince.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.