- 960 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
HAYVAN.
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bilmem söylesem mi!..
Yoksa, dişlerimi sıkıca kenetleyip, ağzımdaki beş gramlık canlı lop eti dudaklarımla kilitlesem mi hücresine!
O zaman beş kuruş eder mi şu ‘dil’ denilen hayvan?
Evet, ben ona, hayvan, diyeceğim artık.
Bulunduğu ortamda herkesin dillendirdiğini dillendiren ‘dil’ bukalemun değil midir?
Yalan söyledikçe yılana benzemiyor mu?
Başkasının ezberlettiğini aktarırken papağan olmadığını kim söyleyebilir!
Bazen kendini sokmaz mı akrep gibi!
Vahşi bir panter gibi karşısındakini pençelediği görülmemiş şey midir?
Ya da başımızın dış kapısına bağladığımız, gelen geçene havlattırdığımız köpektir, dersem kim küser!
Kim karşı çıkar ki, bazen kuzu olduğunu söylersem!
Gönül derdini anlatırken bülbül kesilmez mi?
Hangi türden hayvan olursa olsun yine de bir kuralı vardır o dil’in. Bilmeyenler için de “imlâ kılavuzu,” var; var ki en basit bir şekilde bir mektup ya da bir dilekçe yazılırken doğru yazılsın, yazılan ne ise.
Bu kılavuz, karga değil ki şüpheyle bakılsın!..
Bir arkadaşınıza yazdığınız özel mektubunuzda imlâ kurallarına dikkat etmeyebilirsiniz.
Ben de seni özledim, diye yazacakken “bende seni özledim,” yazıp, ‘de’ bağlacını bulunma hali olarak kullanırsanız o arkadaşınız size küsmez ya da gülmez; ama bunu herhangi bir metinde, ister şiirde, ister nesirde; bir edebiyat sitesinde yaparsanız, adama hem küserler hem de gülerler… Bu sadece basit bir örnektir. (Klavye hataları bu konunu dışındadır.)
Ben böyle yazıyorum, kime ne!.. İşte bu sözceyi söyleme hakkınız yoktur. Bu bir düşünce değil ki fikir özgürlüğüyle bunu söyleyesin. Bunlar önemli değil, diyenle ise, kendi bilgisizliklerine kılıf uydurmaya çalışmaktan başka bir şey yapmamaktalar.
Adımız ‘ukala’ya çıkacakmış.
Çıksın!
Eğer bir yerde çan varsa, arada bir de olsa, birileri zangoçluk yapmalı.
Moiz ölmüş, yakın arkadaşları mezarlıkta son görevleri için toplanmışlar. Karısı Rebeka, durup durup yüksek ve içli bir sesle söyleniyormuş.
“Ahh… Moiz, sen ne güzel keman çalar idin!”
“Ahh… Moiz, sen ne güzel piyano çalar idin!”
“Ahh… Moiz, sen ne güzel gitar çalar idin!..”
Arkadaşlarından biri dayanamayıp Rebeka’nın yanına yaklaşmış:
“Yapma be Rebeka, hepimiz biliriz ki Moiz bunlardan bir halt anlamazdı, çaldığı da dinlenmezdi!”
Rebaka, aynı sesle devam etmiş.
“Anlamazdı ama heves eder idi!..”
Elbette heves etmek güzeldir; ama önce notaları bilmek gerekir!
Değil mi Moiz?
Yoksa niyetin başka mıydı senin!
Ağzımdaki şu hayvana bak!
Şimdi de horoz oldu, vakitsiz ötüyor.
Olsun!
Kokarca ya da tilki olmasından iyidir.
Ö.N
YORUMLAR
Bu yazı sözkonusu olunca tabiidir ki şu an dış dünya beni ilgilendirmiyor.Beni ilgilendiren yazı karşısında benim durumum olabilir.Yazıya bu anlamda bakmam gerektiğini düşündüm ve öyle de baktım.Elbette pekçok insan gibi değişik alanlara kafayordum.Bu arada edebiyat ve şiirde bunlar arasına girmişti yıllar önce,bu kertede de siteyi işgale bu anlamda devam edenlerden biriyim.Demek benim için önemli.Genelde,yazıda,psikolojik durum,belki hal demem doğru daha çok ilgilendiğimden çok titiz ve başarılı biri sayılmam bu alamda.Ttitiz ve disiplinli arkadaşlarıda takdir etmenin görevim olduğunu bunu da ıskalamadığımı söyleyebilirim.Gerekli ve önemli bir yazı olduğunu takdir etmekle yetindim efendim.Selam,saygı...
EVVELA BU YAZIYI VE YAZARINI KUTLUYORUM.
BUNDAN SONRAKİ SÖZÜM İSE SİTE YÖNETİMİNEDİR.
Kınıyorum evet site yönetimini kınıyorum.niye kınıyorum çünkü EMRE AVŞAROĞLU ADLI KARDEŞİMİZE AİT BİR YAZIYI ÖNCE GÜNÜN YAZISI İLAN EDİP SONRA DA SEBEBSİZ YERE SİLDİKLERİ İÇİN KINIYORUM. MADEM SİLECEKTİNİZ NEDEN GÜNÜN YAZISI İLAN ETTİNİZ.HADİ AÇIK AÇIK SÖYLÜYORUM BENİM ŞİİRİME VERDİĞİNİZ KURDELALARI DA ALIN İSTEMİYORUM VE SİZE İADE EDİYORUM. YÖNETİMİN BU DAVRANIŞI,ADINDA EDEBİYAT İBARESİ BULUNAN BİR SİYETE HİÇ Mİ HİÇ YAKIŞMADI
Dil epsem (olsa), baş esen (olur):
(Epsem: Suskun)
insanların başına gelen felâketlerin pek çoğu, dillerini tutamadıklarındandır. Her şeyi her yerde söyleyen densiz ve gevezeler elbette birtakım şimşekleri üzerlerine çekerler. Diline hakim olamayan kişi de elbette kötü uygunsuz sözlerinin cezasını görür.
(Ayrıca . Bülbülün çektiği dili belâsıdır.)
Ben böyle yazıyorum, kime ne!.. İşte bu sözceyi söyleme hakkınız yoktur. Bu bir düşünce değil ki fikir özgürlüğüyle bunu söyleyesin. Bunlar önemli değil, diyenle ise, kendi bilgisizliklerine kılıf uydurmaya çalışmaktan başka bir şey yapmamaktalar.
Tam yerine rast geldi manzara koydum diye buna denir...:)
Yazının bamteli burada bana göre ısrarla benim tarzım bu denmiyor mu? Yeni bir yazım ve imlâ oldu da bizim mi haberimiz olmadı?
Çok iyi dile gelmiş bir anlatım tebrikler Ömer Nazmi, hele çok bilenler yok mu? ibretlik yazı Allaah için...
Sevgimle güçlü kalem var ol sen...
Neslihan YAZICILAR tarafından 11/21/2008 4:45:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ömer Nazmi Bey;
Yazı yazmaya meraklı,yazıyı seven ve öğrenmeye çalışan biri olarak aradığım yazıyı sayfanızda buldum.Gerek içerik ve gerekse akıcılık yönünden son derece mükemmel bir yazı,bana göre.Yazınızdan dolayı kutluyorum sizi.
Çok güzel benzetmelerle dili ustalıkla tanıtmışsınız.
Sanırım fazla uzun olup okuyucuyu sıkmasın diye , önünüzdeki su dolu bardak içine koyduğunuz dilin su üstünde görünen kısmını anlatmışsınız.Bu haliyle dile biraz da haksızlık olmasın diye dilin su içinde duran ,pek net görünmeyen kısmını da ben eklemek istiyorum sayfanıza.
Bilmem nasıl başlasam dilimi anlatmaya.
Anama ana diye onunla seslendim,arkasından baba dedim yine onunla.Yar dedim,sevgilim dedim,seni seviyorum dedim yine onunla.Aşk dedim,sevda dedim,gülüm dedim.
Yarab diyende de onu kullandım,hu çekende de.Cenge giderken Allah Allah naraları da onun sayesin de attım.
Şiir yazdım,yazıya döktüm ondan çıkan tatlı sözleri.
Dahada tatlı olsun diye bal sürdüm her yanına.
Bal gibi tatlı oldu çıkan sözler.Yılanı bile deliğinden çıkardı.
Anam yavrum,yavrum diye onunla sevdi beni.
Babam onunla bana oğlum dediğinde sanki sırtımı yalçın kayalara yaslamıştım .
Bende oğlum dedim,kızım dedim onunla.
Yar dedim,yarim dedim,,seninim dedim.
Bir ohh çektim yıktım dağları yine onunla.
Ahh dedim yaramı dağladım.
Bir türkü söyledim,mest oldu yüreğim onun sayesinde.
Daha neler neler söyletmedi ki bana güzel dilim.
Artık bende çenemi kapatayım da rahat etsin dilim. Yarın da güzel sözler çıkarıp hayvan yönünü azaltsın ki hayvanlar gibi onuda kesip derisini yüzmesinler.
Sürçü lisan ettimse affola diyorum yine dilimle.
SAYGILARIMLA.
Yazının ve şiirin içinde olan herkesin özen göstereceği bir iş, yani sizin deyişinizle herkesin hayvanına dikkat edeceği bir konudur yazma işi.
Bir edebiyat sitesinde yorum yapanlar, yazıyı ya da şiiri kutluyorsa durum beyin ve dil açısından ürkütücüdür.
"Ben böyle yazıyorum, kime ne!.. İşte bu sözceyi söyleme hakkınız yoktur. Bu bir düşünce değil ki fikir özgürlüğüyle bunu söyleyesin. Bunlar önemli değil, diyenle ise, kendi bilgisizliklerine kılıf uydurmaya çalışmaktan başka bir şey yapmamaktalar. "
Güzel bir yazınızı okudum, teşekkürler, saygılar.
Ben çok uzun seneler yurt dışında kaldım ve dil konusunda oldukça eksiklikleri olan birisi olmama rağmen geçen sene Türkiye'ye gittiğimde hatta yazılar ve şiirler yazdığımda çok çekinmiştim ama sonra baktığımda gördüm ki asıl şaşırtıcı olan Türkiye'de devamlı yaşayanların dil konusunda oldukça yetersiz ve hatalı konuşuyor olmaları..
Benim dil konusunda yetersiz oluyor olmamı kabullenememe rağmen nasıl oluyor da o topraklarda yaşayanlar bu konunun üzerine eğilmiyor anlaşılır gibi değil gerçekten de.
Bence insanlar eksikliklerinin üzerine gitmesini bilmeli ve bazı şeyleri de düzeltmeli diye düşünüyorum yoksa hiç bir konuda sanırım ilerleme kaydedemeyiz.
Ve ben biliyorum ki yazdığım bu yorumda bile bir sürü gramatik hatalarım vardır ama en azından gayretliyim öğrenmek adına :)) Moiz gibi ölmedim henüz, şansım var sanırım :))
Sizin de dediğiniz gibi heves yeterli değil, notaları da bilmek gerekir.
Bazen horoz da olmak lazım :)
Çok güzel bir yazıydı Ömer Nazmi, sevgilerimle...