- 987 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
AĞRI'YA TAYİNİM
Eğitim enstitüsünü bitirip,tayinim Ağrı’ya çıktığında üzüntüden hastalanıp yataklara düşmüştüm..1979 yılı şubat ayıydı,bir Akdeniz kasabasında yaşıyordum.Haritadan bildiğim kadarı ile Türkiye’nin en doğu sınırında en soğuk illerinden biriydi.Çok uzaktı.üç günlük yoldu neredeyse.
Babamı yeni kaybetmiş,ailenin geçimini de yüklenmiştim.Babam yıllar önce trafik kazası geçirmiş,ayağı yaralanmış,dikilen yara yıllarca işlemişti.Ayağı kesilme noktasına gelmiş,kesilmesini kabul etmeyince hastalanmış ve ölmüştü.Altı kızkardeşin en büyüğüydüm.Yaşları küçük kardeşlerime annem bakıyordu.Ben ise kiminle ve nasıl gideceğim konusunda sıkıntı yaşadığım Ağrı ilinden korkuyordum.
Annemin babası olan dedemi ikna etmek için birkaç kez ziyaret ettim onu.Annemle ilişkileri çok iyi değildi dedemin.Annemin "Analık" dediği bir kadınla evliydi.Bizi pek te sevgiyle karşılamazdı.O yüzden evine çekinerek giderdik.Nihayet benimle gelmeye razı gelmişti.
Bir kat yatak,bir bavul,birkaç mutfak eşyası hazırlamış,dedemle yola çıkmıştık.İki gündüz,bir gece yolculuk yaptıktan sonra üçüncü gün varabilmiştik Ağrı’ya.Akdeniz’i Maraş’ta terkedip,Tunceli’nin keskin ve yüksek dağlarından sonra karlarla ilk kez tanışıp,bitmez tükenmez düzlüklerden geçip ,insanlarının cadde ortasında yürüdüğü Ağrı’nın insanları ile de tanışmıştık.Sıcak davranan insanlardı.Bir gece otelde kaldık.Dedem bana eteğimin altına pantolon giymemi söylemişti.Hiç istemediğim halde soğuk nedeniyle giymiştim.
Kısa bir soruşturmadan sonra gideceğimiz köyün yerini öğrenmiş,ilçe minibüsleri için gösterdikleri bir toprak damlı binaya gitmiştik.İçeride soba başında ısınan insanlarla minibüs beklemiş,dondurucu soğuklarda ilçeye yolculuk yapmıştık.Ayaklarım donuyordu.Köyün ilçe yolu üzerinde olduğunu öğrendik.iki saatlik yolculuktan sonra minibüs aniden durdu,geldiğimizi söyledi.Şaşırmıştık,bir metre yükseklikteki kardan başka birşey yoktu ortada.Uzaktaki köyü gösterdiler.Neredeyse üç beş kilometre vardı.Biz şaşkın bakarken eşyalarımız karın içine konuldu.
Orada ne kadar durduk hatırlamıyorum ama çok uzundu,soğuktu,donuyorduk.Köye bakıyorduk,yakın değildi,birilerine çağıramazdık veya işaret edemezdik.Dedem yaşlıydı,hastaydı.(Bu olaydan bir yıl sonra ölecekti.)Bir süreden sonra atlı bir kızak geldi köyden.Meğer oradan dürbünle bizi görmüşler,sağolsunlar almaya gelmişlerdi.Bizi köyün ağası dedikleri kişiye götürüp,bir gece misafir ettiler.
Sonrasında köyde görev yapan bir bayan ,bir bay(okul müdürü) öğretmenle tanıştık.aynı anda Ordu’dan gelen diğer bir bayan öğretmenle birlikte okul müdürünün lojmandaki bir odasında bir hafta kadar kaldıktan sonra dedem ile yeni gelen bayan öğretmenin erkek kardeşi geri gittiler.Lojman yetersiz olduğu için bize köy odasını kalmamız için verdiler.Camları naylonla kaplı,iki odası olan,buz gibi beton bir binaydı bu.Mecburen kalacaktık.Bir odasını hem yatak,hem oturma,hem mutfak olarak kullanacak,sobamızda ise tezek yakacaktık.Diğer odası ise inanmıyacaksınız ama tuvalet olarak kullanılacaktı.Sobanın küllerini tabanı toprak olan bu odaya döküyorduk.Bizden önce başka öğretmenler de böyle kullanmış.
O yıl eksi kırk dereceleri yaşadık orada.Sobamız hiç sönmeden yanıyordu.Tezek yakıyorduk.Ayda bir kez maaş almaya ilçeye gidiyorduk.Köylülerle tanışıyor,arada onların evlerine misafir oluyorduk.her gittiğimiz evde kuzu kesiliyor,tadı çok lezzetli olan kavrulmuş kemikli et ile tandır ekmeği ve yoğurt ikram ediliyordu.Çay kıtlama içiliyor,sürekli içiliyordu.
Bir buçuk yıl sonra evlendiğimde köyden ayrıldım,ilçeye taşındım.Orada da bir yıl görev yaptıktan sonra Antalya’ya taşındım.Anılarımda hala uçsuz bucaksız bembeyaz kar,çeşmelerdeki bekleşen kadınlar,öğrencilerimin meraklı gözleri ve soğuktan çatlamış kırmızı yüzleri,taş duvarla çevrili kırmızı çatılı eski okul binası ile yenisi yapılmış prefabrik okul binası hiç değişmeden duruyor.
(İnternetten bulup eklediğim resimdeki okul,Diyadin Karapazar Köyü ilkokulu’dur.Görev yaptığım okul.)19 kasım 2008
YORUMLAR
çoğu cümlede güldüm.......ben olsaydım........düşünemiyorum...........gerçi karlı yollar buzlu ateşler bana ooofff dedirtmez oralarda büyüdüm zaten........tersi durumlarda belki..........zorluklar neden çekilsin boş yere.........diyeceğim........iş........meslek........eziyet çekeceğim bir şeyin ucunda karunun hazinesi olsun adım attırılamaz bana.........gelin görün ki öğretmenlik başka...........ve asaleti güçlüğe göğüs germekten olsa gerek............
___________
keyifli biraz acı ama güzel bir anıydı..........kalemi tutma biçimi de öyle.........
kutlarım.........
öğrencilerimin meraklı gözleri ve soğuktan çatlamış kırmızı yüzleri,taş duvarla çevrili kırmızı çatılı eski okul binası ile yenisi yapılmış prefabrik okul binası hiç değişmeden duruyor.
Okurken tüm anılarım canlandı.Adeta içinde kendimi buldum.Aynı şeyleri fazlasıyla yaşadım.
.Ağrının karlı dağlı havasını teneffüs etmiş
bir öğretmen olarak yazınızdan çok duygulandım. .
O prefabrik evleri de çok iyi bilirim.
Bana geçmiş günlerimi yaşattınız.Bu anıyı bizimle paylaştığınız için teşekkürler.Ben de o günleri hiç unutamam.
Selam sevgiler.
Hatıranız çok güzeldi aynı şeyleri bende aynı ilde fazlasıyla yaşamış birisi olarak senin gibi ve bizler gibi öğretmenlerin haklarını ödemeleri mümkün değil.Orada yaşadıklarımızı anlatsak bilmeyenlere ya masal yada hikaye anlatıyorlar diyebilirler.Anınızı paylaştığınız için teşekkürler ve selamlar.
yazılarınız beni çok etkiledi, üzdü...hayat mücadelenizi başarıyla sürdürdüğünüz için sizi tebrik ediyorum...sevdiklerinizle sağlıklı huzurlu ve mutluluk dolu bir yaşam diliyorum...