- 1192 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
PRENSES...
Kendimde hoş bir boşluk, dış dünyayla bağlantımı kesmenin rahatlığını hissediyor, kimsenin beni görmeyişine seviniyordum.İyice uzandım geriye doğru.Hiçbir sesle rahatsız olmayışım sürüyordu. Sokaktan gelen araç sesleri uzaydan geliyormuş gibi geliyordu. Keyiflendim.
Bir insan bir şeyler içse bu hale gelmezdi herhalde. Prenses sen mi geldin canım? Ah çok güzel! nerelerde kaldın şimdiye kadar. Buyurun buyurun gönül köşklerine. Yanında üç yüz atlı korumayla mı geldin canım? Saçların nasılda parlıyor! Vay canına! Sen Selçuklu soyundan gelen bir prenses misin? Kaç deve yükü mutluluk getirdin? Beni sarayına mı davet ediyorsun canım? Tamam tamam geliyorum. Yanımda cep telefonumu ve televizyonumu getirebilir miyim? Şey ben… Ben orada da Kurtlar Vadisi’ni seyretmeyi düşünüyordum.
Tamam getirmiyorum yanımda, sen ol yanımda yeter. Bush hakkındaki fikirlerini alabilir miyim? Ah demek çok kötü bir insan. Gündemi de takip edebiliriz sarayda yani. Gerçekten plazma TV mi var Selçuklu sarayında.? İnternette var…Msn de arkadaşlarımla görüşebilirdim böylece. Elli iletiniz var… Cem şimdi oturumu açtı…
Orada bir uzay çağı insanın düşünemeyeceği ölçüde bir dünya da var elbette. Ve prenses beni yer tarafı yakutlarla süslü bir salonda ağırlayacak. Etrafı dolaşırken iki yüz cariye önümüzde eğilecekler."Buyurun efendim, ne istersiniz? Yemekler birazdan hazır."
Prenses tatlı ses tonuyla,"Ben seni on iki kıştır bekliyorum canım.Hoş geldin.Ah mehtaplı gecelerde sana seslenir dururdum.Sen gülünce bende gülerdim, sen ağlayınca bende ağlardım."
Aman ben ne yapıyordum böyle? Gerçekten olayın abarttın! Yeter bu kadar saçmalık yeter , nerden aklına geliyor böyle? Gerçek mi yoksa yalan mı bilmediğim bir dünya karşımdaydı tüm çıplaklığıyla.
………………………………………………………………………………………………..
HEPSİ BENİM ESERİMDEN ALINTI ....
YANİ AÇIKLAYICI OLDU ...