- 537 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MİLLİ ŞUUR VE TOPLUMSAL REAKSİYON
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
MİLLİ ŞUUR VE TOPLUMSAL REAKSİYON
Birlik içinde duruş belirlenmesi ve bu duruşun fiili olarak gösterilmesi “tolum reksiyonu” olarak tanımlanabilir.
Bir yerde toplum değerlerine aykırı davranış içinde olan şahsın protesto edilmesi; yanlış yapanın yaptığı hatanın kendi meslek grubundaki insanlara siyate etmesine engel olunması için deşifre edilirken ailesinin sosyal konumunun dikkate alınması, mevcut oloan görevine layık olacak bir başka şahsın getirilmesinin zemiminin hazırlanması için toplum tekpkisinin gösterilmesi son derece normal bir davranıştır.
Söz konusu davranış ve duruşların belirlenmesi ise; toplumun değer yargıları ölçü olarak alınması doğru olanın yapılması demektir.
Toplumda iki çeşit tepki gösteriş biçimi vardır.
Bu tepki gösteriş şeklinin birisi “Aksiyon”, diğeri ise “Reaksiyon” tepkilerdir.
Aksiyon duruş ancak ve ancak “Milli şuur” söz konusu olduğunda belli olur. Her hangi bir olay karşısında olmayıp, “Devlet bütünlüğü, bayrak büyüklüğü, ezan üstünlüğü.” Hiç bir zaman ihmale gelmeden; ülke topraklarında yaşayan bütün insanların başlıca vazifeleridir. Bu vazife asla ihmale gelmez. Bu duruş ihmali kaldırmaz. Buradaki gaflet ihenetle eşdeğerdir.
Milli ve manevi hassaiyetlerimiz bizim topyekün “Aksiyon” Duruşumuzun göstergesidir.
Reaksiyon davranış ise; her hangi olay karşısında oluşturuan tepkidir.
Haksızlığa uğrayan bir sıradan insanın yanında yer aldığını deklare etmek ve uğradığı haksızlığın giderilmesi için mücadele etmek “Reaksiyon” davranıştır.
Aksiyon bir toplum olduğumuzu belirtmeye gerek var mı bilmiyorum?
Milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmak için illaki o değerlerimizin saldırıya uğramasını beklemek akıl almadık zaafiyetlere kapı aralar.
Ülke bütünlüğüne sahip çıkmak için illaki ülkenin tehdit altında bulunması gerekmemektedir. Milli duruşlar her zaman net olarak gösterilir.
Yani ülke savunması her zaman ve aralıksız olarak yapılacaktır. “Şimdi şavaş kalmadı askerliğe ihtiyaç kalmadı.” Gibi bir sığ düşünceyi kabul etmemiz mümkün değildir.
Bir insanın bayrağına saygı göstermesi için illaki toprak bütünlüğünün tehlikeye girmesini beklemek abesle iştigal etmek hainlere hizmet etmek demektir.
“BANA MI KALMIŞ VATANI BEKLEMEK.” …
“VATAN MİLLET SAKARYA BUNLAR BOMBOŞ.”…
“NEMELAZIM.”…
“BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN.”…
Gibi düşünceler ihanete merdiven olmak anlamındadır.
SÖZ KONUSU VATAN OLDUĞUNDA; BİR KİŞİ “BANA MI KALMIŞ?” DİYORSA BUNU DİYEN VATAN HAİNİDİR.
BİR HASSAS KONUYU DAHA SİZLERE ARZ EDEYİM…
“VATANÜ BAYRAK, TOPRAK, EZAN, MEHMETÇİK.” GİBİ KONULARDA HASSASİYETİMİZ VE HEYECANIMIZ HİÇ BİR ZAMAN KAYBOLAMAZ.
“BURADA HER KES BU KONULARDA HASSAS ONUN İÇİN BANA İHTİYAÇ YOK.” ANLAYIŞI SON DERECE TEHLİKELİ YAKLAŞIMDIR.
BİR ŞEHİR DÜŞÜNÜN Kİ; HİÇ OLAY OLMUYOR, BÜTÜN FERTLER SON DERECE DİKAKTLİ, DEVLETE SADAKATLA BAĞLI OLSUN…. BURADA MİLLİ DURUŞLAR ARADA TOPLUM OLARAK HATIRLATILIR, YAŞANILIR, YAŞATILIR Kİ; YETERSİZ NOKTALAR VAR İSE ONLAR TEDAVİ EDİLSİN.
BAYRAĞA SAYGI KONUSUNDA ZAAFİYET SU KALDIRMAZ….
VATANA SAYGI VE SADAKAT GAFLETİ KALDIRMAZ…
MANEVİ HASSASİYETİMİZ OLAN ŞEHİTLERİMİZE KARŞI GÖREVLERİMİZE KARŞI İHAL YAPILMASI DEMEK İSE; İHANETTİR.
MİLLİ VE MANEVİ AKSİYONER DAVRANIŞLAR İHMALE GELMEZ…
ŞEHİDİ HATIRLAMAK VE HATIRLATMAK İÇİN İLLAKİ; ÜÇ BEŞ GÜNDE ÜÇ BEŞ ŞEHİT VERMEMİZ GEREKİYOR…
İSTİKLAL HARBİDE ŞEHİT DÜŞEN İNSANIMIZIN TORUNUNA ZİYARETE GİDİLMESİ İÇİN YENİ BİR ÇANAKKALE YAŞAMAMIZ GEREKMİYOR.
KORE GAZİSİNİN EVLADINA BURS VERMEK İÇİN İLLAKİ KOREDE GAZİ OLMUŞ BİRİNİ BULUP KOREYİ ANLATMANIN BİR KIYMETİ HARBİYESİ YOKTUR.
KIBRIS GAZİSİNİN EVLADININ HASTA ANNESİNE YAKIN OLMASI İÇİN YILLARDIR TAYİNİN ÇIKMASI İÇİN İLLAKİ “BİZDEN MİSİN?”, “BİZİM PARTİLİ MİSİN?” SORULARINA CEVAP ARAMAYA GEREK VAR MI?
ŞEHİDE SAYGI İÇİN İLLAKİ “BİR MEHMET DAHA OMUZLARDA TAŞINMASI GEREKMİYOR.”
MİLLİ ŞUUR VE MANEVİ HAZ BİR İNSANIN OLMAZSA OLMAZDIR VE BU NAZİK KONULAR ERTELEMEYE GELMEZ.
BU GİBİ KONULARDA “DOYUMA VARILMIŞTIR, BUNLARA GEREK KALMAMIŞTIR, ONUN İÇİN BMYLE ETKİNLİKLERE GEREK KALMAMIŞTIR.” DÜŞÜNCESİ KADAR BİZİM MİLLETİMİZ İÇİN DAHA ACI NE OLABİLİR Kİ….
HEPİNİZİN MALUDUR Kİ;
“14 Ekim 2008 Salı günü saat 11:00′de Atatürk Anıtı önünde “Şehide Saygı Teröre (Ki; bunun adı terör değil, ihanettir) Lanet.” Basın açıklaması programı yapıldı.
İlçede 40′a yakın sivil toplum kuruluşu bu duruşun yanında yer aldığını deklare etmiştir.
Bu basın açıklaması öncesindeki hazırlık aşamasında “Fethiye Genlik Meclisi.” Mnesubu gençlerimizi canhiraş şekilde gayret göstermişleridr. Bütün zamanlarını ve enerjilerini bu konu üzerine yoğunlaştırmışlar, büyük bir özveri ile gayret göstermişler ve insanımızı “Basın Bildiri” yapılacak alana davet etmişler, afişler asmışlar, el ilanları dağıtmışlar, anonslar yapmışlardır.
Fethiye Gençlik Meclisi mensubu olan bu gençleri yürekten kutluyor, bu çalışmaları ile hepimize örnek davrnaışlarda bulundukları için önlerinde saygıyla eğiliyorum.
Bazı kişiler bu gençlere çalışmaları esnasında “Sizi kimse dikkate almaz, işin ciddiyeti olması için siz değil de daha ileri yaştakiler bu işleri yapsınlar.” Diye görüş belirtmişler…. Biz bu düşünce sahiplerine öncelikle şunu diyelim.. “Sen bu söylemde bulunacağına o gencin çalıştığının onda biri kadar çalışsaydın bir iş yapmış olurdun.” Deyip geçiyoruz… Kısaca net ifadelerle bir daha tekrar ediyorum. Bu çalışmaları ile yedi sekiz gün bütün zamanlarında bu konuyla ilgili olarak nçalışan ve bu çalışmalrı sırasında kaliteleri ile “Örnek insan ” modeli oluşturan gençlerimizi tebrik ediyorum.
Gelelim “Basın açıklaması.” Sonuçlarına…
Basın açıklamasında şu kadar insan var dı, bu kadar insan vardı… Söylemleri için de bir yorum yapmıyorum.
Her katılan sivil toplum kuruluşu şu kadar kişi getirse idi bu kadar insan orada olurdu… Düşüncesine de bir yorum yapmıyorum…
Ama şunu net olarak söylemeden geçemiycem…
“FETHİYE MİLLİ HASSASİYETLER KONUSUNDA ÜLKEMİZDE BUNDAN 1 YIL ÖNCE LOKOMOTİF OLMUŞTUR.”…
“fETHİYE İNSANI SÖZ KONUSU MİLLİ ŞUUR OLUNCA BÜTÜN ZAMANINI BU KONUYA AYIRIR; ÇÜNKÜ FETHİYELİ; MİLLİ DEĞERLERİMİZE HALEL GELDİĞİNDE BUNUN FATURASI AĞIR OLUR. ŞEHİDE SAYGILI İSEM BU BENİM ASLİ VAZİFEMDİR.” DİYE DÜŞÜNÜR…
FAKAT;
14 Ekim 2008 Salı günü saat 11:00′de yapılan “Basın bildirisi.” Okunduğu esnada orada kaç kişi vardı? Oradaki nsan sayısı; nu eylemin olacağını duyanların ancak ve ancak % 1′ini ancak temsil etmektedir.
Ben sivil toplum kuruluşları kendi mensuplarından şu kadar insanı oraya getirselerdi, oradaki insan sayısı şu kadar olurdu.” Düşüncesinden daha farklı bir düşüncedeyim. Oraya gelmek isteyeni de hiç bir sivil toplum kuruluşu yöneticisi “, “Ne işin var orada gitme kardeşim, şehit ise zaten saygı duyanlar var, bizde yüreğimizle zaten ordayız, sen de gitmeyiver ne olacak sanki, sen oaraya gidip de şehidi geri mi getirceksin?” Dediğine ihtimal vermiyorum…
Yani duyan insan gelseydi orada daha fazla insan bu “Akisyon” Duruş içinde yere almış olacaktı..
Bir de ilginç olayı anlatıp kapatayım mevzuuyu;
“Br şehit babasını gördüm, karşılıklı oturudk, ağlaştık.. Neden ağladın dedim; Ben şehidime değil, şehidime değil, şehidime değil, şuraya baktım… şuradaki manzaraya ağlıyorum.” Dedi….
“şehidimizn babasının ağlamasının sebebi ne idi acaba? Ben nedenini sormadım sizler merak ediyosanız; şehidimizn babasının telini vereyim de siz sorun orada ağlamasının nedenini….
Şehidimziin babası; “BEN ŞEHİT BABASIYIM.. ALLAONDAN RAZI OLSUN.. BANA ŞEHİT BABSI DENİYOR ONUN SAYESİNDE, BENİM ŞEHİT BABASI ÜNVANIM VAR BU ŞEREFE BANA YETER…..”"”"….
ALLAH YAR YARDIMCINIZ OLSUN
ŞEHİTLERİMİZİN RUHLARI İÇİN EL FATİHA…
LEBİDERYA’NIN 20,10,2008 PAZARTESİ GÜNKÜ BASIN AÇIKLAMASI