- 1071 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜMÜ BEKLİYORUM
ÖLÜMÜ BEKLİYORUM
Hani insanın düşleri olur ya, umarsız bir şekilde köşeye çekilip olup biten her şeye seyirci kalır sadece.Artık uzun ve dokunaklı bir sessizliğin bendinde yolculuğa uğurlanmak kalır insana.Biliyorum bunu herkes yaşar
;ama farklı acıların ayırdına varmak zor geliyor insana.
Dün gece, pencerenin kenarında titreyen tılsımı omuzlamak ağır gelmişti bana.Albümümü elime alıp baktığımda, yaşadığım anıların her biri ayrı bir edaya bürünmüş, benliğimde canlanma hissini dürtüyordu.İyi de olsa, kötü de olsa, her anının benim için ayrı bir sızısı ve değeri vardı.Albümün sayfalarını çevirirken, okulda arkadaşlarım ve öğretmenlerimle çektiğim fotoğraflar, beni alıp liseli yıllara götürmüştü.Okuldaki o arkadaş ortamını unutmak mümkün değildi. Bir aile gibiydik.Her zaman birbirimizi koruyup, savunacak bir eşkalimiz vardı.Öğretmenlerimiz ortamımıza ayrı bir tat katıyordu.Onlar bizim bir adım daha ileriyi görebilmemiz iradesiyle yüceltmek adına, sürekli bir çaba içerisindeydiler.Fakat bende Edebiyat öğretmenlerimin ayrı bir yeri vardı.edebiyat öğretmenlerimi daha çok severdim.Çünkü onlarla, benliğimde tartışılmaz bir değeri olan Edebiyat alanında ortak yönlerimiz vardı.İnsanlar ortak yönlerinden dolayı, birbirlerine her zaman biraz daha düşkün olurlar.Hani yele kapılan gül kokulu umutların,sevginin, hayallerin törpecik yalnızlığında bulur ya insan kendini.Ben de o yalnızlığı, çoğu kez ortak yönümüz olan Edebiyat öğretmenlerimle paylaşmışımdır.Bu paylaşım bana biraz da ıssız, karanlık patikalarda yürümek adına cesaret vermiştir.Tabi bunun yanında, can dostlarım olan Pınar ve Ayşe’yle de çok güzel anılarım oldu okulda.Onların yüreğimdeki yeri, çok daha farklı.
Albümün sayfalarını çevirmeye devam ettim.Bu defa, içimdeki burukluk daha fazla kabarmaya başlamıştı.Bu defa uzun bir yolculuğa çıkan ve sadece düşlerimizde özlemine sığındığımız arkadaşımızın tebessümle haykıran fotoğrafına baktım uzun uzun.Uzun yolculuğa çıkan arkadaşımızın, sürekli yüzünde hayatın kötü yüzüne inat bir tebessüm belirirdi.Bu tebessüme acılar, umarsızlıklar kendi kabuğunda çatlayıncaya kadar seyirci kalırdı.Geri kalmış bir kısım zihniyetin baskısıyla, intiharın köhnemiş uçurumuna sürüklenen arkadaşımızın tebessüm dolu fotoğrafına bakıp, geçmişe bir anda yalın ayak sürüklendiğimi hissettim.Daha lise birde olan arkadaşımız, ailenin baskısıyla birlikte, arkadaşlarını gözyaşlarını ardında bırakıp , sonsuz yolculuğa sürükleyen intiharı seçmişti.Kim bilir hayata tutunmak adına ne çok şey bırakmıştı ardında.Ben Derik’te bu baskılardan ve geçimsizlerden dolayı, hayata tutunmakla birlikte ardında umutlar bırakan, gencecik iki arkadaşımı kaybetmiştim.Derik bunları unutabilecek mi acaba?Yoksa çoktan unutup, yeni intiharlara davetiye mi çıkartıyor.bunlar yaşanmaması gereken anılar aslında.Fakat insanımız inadına, bu acıları yaşatmak için yeni stratejiler üretiyor adeta.Bunları yıkacak, önüne geçecek bentler, mücadeleler çoktan benliğimizde kurulmalıydı oysa.Bu çoğu yerde yaşanmış;ama insanlar bunu yok etmek adına, değil de, tekrar yaşatmak adına uğraş veriyorlar.Kulağımıza fısıldayan her acının gizinde, rüzgarın savurduğu o asi umut yer almalıydı.bunu devamının olabilmesi için, her gün biraz daha bilinçlenmek uğruna çaba sarf edilmeli.bu çabayı görmeyi çok isterdim.
Bir gün arkadaşım bana:’’Yazılarında daha çok acıyı sergileyen ve insanları derinden yaralayan karamsarlıklar var.’’dedi.Ben daha çok bu karamsarlıkları dile getirip, bir daha bunların yaşanmaması sezgisiyle, duygularımı paylaşıyorum.İnsanın bu karamsarlıklardan kendine bir pay çıkarıp, tekrarlanmaması yönünde çabalar sarf etmesini istiyorum.
Fakat ölümün önüne bazen geçilmiyor işte.Bu sefer intihar söz konusu değil.Söz konusu olan dokuz yaşındayken sinemaya başlayan Elizabeth Toylor’un park insan hastalığı ve hafıza sorunları nedeniyle:’’Geleceği kabullendim.Artık ölümü bekliyorum.’’demesiydi.Karanlığın gücüne sığınan intihar kokulu yüreklerin yanında, bir de hastalığından dolayı ölümü bekleyen yüzler vardı.
Ben sana ne diyeyim zulmün, acının, haksızlığın kıyısında gün süren hayat!Hangi damarında tutup, kanayan şu yüreklerin sızısını dindireyim?
Yazan:Sultan Mercan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.