- 928 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KARINCALAR
KARINCALAR
karıncalar...
çoğunun farkında olmadığı,
nereye gittiğini, bahçesinin girişini, girilmezini,
neden ani dönüşlerle yön değiştirdiğini bilmediği, merak da etmediği...
minik, zararsız, "bakmasını bilmeyene" albenisiz...
çalışkan, temiz, sağı - solu, altı - üstü belli...
düz, iğnesiz, zehirsiz,
sadece kaçmayı bilebilen...
belki ne yazık ki;
belki ne güzel ki;
belki iyi ki(!);
çok diplerde,
çoğunun içine sığmayı beceremeyeceği kadar küçüklerde ve derinlerde,
ilmek ilmek dokunmuş,
damla damla emekle sulanıp yeşertilmiş dünyalarında...
sadece karıncanın bilebildiği...
"acaba" lar devinirken yüreklerinde,
minicik girişlerinden
"asla giremez"leri
"dikkat ölüm tehlikesi" ni bile
içeri almayı çok denediği,
emeğine, yüreğine,
kıymetlisine, çekip alabilmeyi,
paylaşabilmeyi,
ait kılabilmeyi çok istediği...
beceremediği dünyasında karınca...
o değişmeyendir...
"keşke" lerle "iyi ki" lerin yarıştığı bir değiştirilemezliktir...
özlemleri, "uğruna" ları, doğruları belli...
ona, buna, şuna akıp da dönüşmeyen...
şeffaf kalkanı işlevsiz...
inandıkları, ödünvermezlikleri hep aşikar...
azmi, inandığına sımsıkı aşkı,
çalışkanlığı ve "herşeye rağmen" liği onun gücüdür,
kimi zaman gıpta ettiren,
kimi zaman haset getiren gücü...
bazen zayıftır,
bazen acı çeker,
kendi olduğu için...
kendi olarak ortaya çıkmaktan korkar bu yüzden.
ağaçların, çimenlerin, taşların altında, görünmeyendir
ama oradadır...
ama yine karıncadır...
döner dolaşır bakar aynasına;
belki ne yazık ki;
belki ne güzel ki;
belki iyi ki(!);
karıncadır yansıması yine...
zayıftır, bir baş parmak ya da topuk altında yok oluverecek kadar...
miniciktir "onlar" ın dünyasında,
bildiği ve inandığı her doğru yol bir anda talan edilebilendir,
engellemeyi bilemez, çünkü nedenini bilmez, anlayamaz
"işte neden:!:" ler minik dünyasına sığmaz, incitir, parçalar, yok eder...
önüne - arkasına çıkıveren;
kendisini, yüreğini, yuva deliğini, canhıraş taşıyıp yığın ettiği kıymetlisini
"an" bile sayılamayacak bir dilim zamanda toprak eden,
yerle bir eden "zarar"larda,
hesapsız, hazırlıksız, beklemeyendir...
bu zamanlarda zayıftır aslında, savunmasızdır...
böyle zamanları hep hesaplayamamış olarak karşılayacaktır...
"onlar" ın doğru yolunu kestiremez,
sağa sola koştursa da...
neyi nereye taşısa doğrudur?
kendisi nerede daha güvendedir?
bilemez...
minicikliğinin içinde,
hissettiği, bildiği dışındakileri saklayamaz...
yüreğinin "bodoslama" larıdır çoğu zaman yaşadıkları
yaşamadan savunma geliştiremez, yaşarken de beceremez...
istediği belli ama istediğine giden yolun güzergahlarında,
kendi doğaçlamasından başkasını bilemeyendir...
ister, bilemez, bilse de yapamaz.
karıncadır işte...
değişmeyen / değişemeyendir
dönüşmeyen / dönüşemeyendir
karıncadır...
bir dilim zamanda yok olup gider çoğu zaman...
yok olduğu bile fark edilmeden...
"an" bile olmayan,
-o "an" ı hiç eden kocamanlıkta emek, yürek götüren-
bir dilim zamanda...
kimi zaman anlamsız durur,
beklenmedik engellerin ortasında, kısa süreliğine kalakalır...
ya / ya da diyebildikleri;
"diplerde kurup kolladığı emeğin bir yerine sinip yok olmayı beklemek ya da yineler" dir...
belki anlık düşünür,
yinelere koşturur...
yenidenlerde,
bir baş parmak binmezse minicik bedenine, yüreğine,
bu seferki "no way out" değilse de,
"çıkış" ışıkları gözlerini kamaştırmaz, korkutmazsa,
doğalının dışındaki bu keşmekeşten kurtulsa da,
masal böyle de bitse,
yine kendini yaşamaktan başkasını bilmeyen
canını acıtacak yinelere hazır olamayandır...
yaşadığı sürece hiç bilemeyecektir.
bunun için;
hem en güzel,
hem en zavallıdır karınca...
yine de karıncalar,
"keşke" leridir; -her şeye rağmen "O" da karınca olabilseydi- düşlerimin...
Calimero
14 Ağustos 2005
YORUMLAR
Sayın İlknur Koparal.
Nasılsınız.
Karıncaları nasıl izlediğiniz kanıtı olan yazınızdan dolayı sizi kutluyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
Elinizden kalem düşmesin.
Sevgiyle kalınız.
İlknur Hanım.
Müsadenizle 28.7.2007 Tarininde yazmış olduğum nacizane KARINCA GİBİ ÖLMEK İSTİYORUM Şiirimi sayfanızda paylaşmak istedim. Umarım sayfanızda hoş karşılarsınız.
Şimdiden teşekkür ederim. Sağolunuz.
Ayrıca wiz değerli güçlü bir yazarı ( DUYGULARIN ADRESİ ) Atölyesinde onurlandırmanızı rica ediyorum.
Şiirlerinizi, şiirler hakkında fikirlerinizi özgürce paylaşmak istediklerinizi ekleyebilirsiniz.
Şimdiden göstermiş olduğunuz yakınlığa teşekkür ederim.
KARINCA GİBİ ÖLMEK İSTİYORUM
Siz hiç;
Karıncanın nasıl güldüğünü gördünüz mü?
Hangi şey mutlu etmiştir biliyor musunuz?
Saat kaçta uyur, kaçta kalkar,
Hangi yemeği seviyor biliyor musunuz?
O da benim gibi;
Gülmeye hasret.
Hiçbir şey mutlu etmemiştir.
Sabah, öğle,akşam gezinir uykusuz.
Ve bir kuru ekmek kırıntısı bile kafi;
İçmez çorba, yemez et.
Siz hiç;
Karıncanın nasıl öptüğünü gördünüz mü?
Hangi sevgilisini terk etti biliyor musunuz?
Onun da benim gibi; yok öpecek sevgilisi.
Terk etmek değil, sevmek gayesi.
Siz hiç;
Karıncanın nasıl öldüğünü gördünüz mü?
Sessiz,
Kefensiz.
Mezarsız,
Suçsuz,günahsız.
Ve hatta tabutsuz.
Cehennem korkusu olmadan.
Kalanlarına acımadan.
İşte bende böyle ölmek istiyorum.
Sessiz.
Kefene sarmasınlar sıkılırım.
Mezarım olmasın.
Sanki yarim mi var;
Gelecek, ağlayacak.
Tabutumu dört kişi götürmesinler omuzlarında.
Düşe kalka, kara kışlarda.
İstemem kimseler sokranmasın.
Siz hiç;
Karıncanın öldüğünde,
Ağlayanlarını, sızlayanlarını gördünüz mü?
Kimsesiz,
Sevgilisiz,
Dostsuz, eşsiz.
İşte o da benim gibi.
Çoktan ölü belki de anası, babası.
Olmamıştır sevdalısı,sevdası.
Yoktur çocukları,
Yaşamıştır tek başına yıllar yılı.
28.07.2007
NİHAT İLİKCİOĞLU
ŞAİR,YAZAR,ARAŞTIRMACI,JURİ,ADMİN,MODERATÖR,FORM YETKİLİSİ,ŞİİR YORUMCUSU,TÜRKİYE ŞAİRLER BİRLİĞİ GAZİANTEP İL TEMSİLCİSİ,RADYO PROGRAMCISI
email (msn) [email protected]