- 834 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNYAMI YOKSA BİZ Mİ DEĞİŞİYORUZ?
Siyahî Obama ABD’ye başkan seçildi. Cem Özdemir’de Almanya’da Yeşiller Partisi eş başkanlığına. Türkiye BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliğine, büyük bir oy oranıyla seçildi.
Başbakan Tayyip Bey ABD’nin başkenti Washington’da, G20 ülkeleri toplantısı öncesi, bir düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada,’İran’a nükleer silah üretme diyenlerin, kendilerinde de bu silahlardan olmaması gerekir ‘dedi.
Bu anlattıklarımı bundan 15–20 yıl evvel biri çıkıp söyleseydi, herhalde adamı deli diye tutup tımarhaneye atarlardı
Öyle ya! Irk ayrımları nedeniyle, tarihinin en kanlı iç savaşlarını yaşayan, dünyanın süper gücü ABD’de nasıl olur da siyah renkli biri devlet başkanı seçilebilir?
Ya da güttükleri ırkçı politikalar nedeniyle, dünyayı en kanlı savaşlara sürükleyen, geçmişin ‘Nazi Almanya’sından bu gün nasıl olurda, bir Türk, siyasi bir alman partisinin eş başkanı olabilir?
ABD, Rusya; İngiltere, Fransa ve Çin’in daimi üye olduğu, BM Güvenlik Konseyine, Türkiye nasıl olurda,150 den fazla üye ülkenin desteğini de alarak, geçici üye seçilebilir? Ve başbakan Erdoğan, NATO Müttefiklerinin ve Stratejik Ortaklarının ellerinde bulunan nükleer silahlardan, kendileri vazgeçmedikçe, diğer ülkelere de bu konuda baskı yapmalarının doğru olmayacağını söyleyebilir?
Üstelik ABD hala daha dünyayı ateşlere boğan bir askeri güç olarak ortalarda dolanıyor. Hala daha laboratuarlarında, nasıl daha fazla insanı sessiz sedasız öldürebilen zehirler, kimyasal silahlar yapabiliriz diye araştırmalar sürdürürken. Nükleer silah denemeleri yaparken, Afganistan, Irak işgallerini sürdürürken. Kendi çıkarlarını amaçlayan baskıcı politikalarını bütün dünyaya dayatmayı sürdürürken.
, Alman devlet ve siyaset adamları, geçmişin tüm kirli politikalarını, yavaşlatarak ta olsa aynen sürdürür, ülkelerindeki yabancı düşmanlığına, Neonazilere, dazlaklara el altından göz kırpar, destek vermeye devam ederken.
Türkiye ise, en haklı davalarını bile, BM’de yeterince savunamazken. Rum ve Ermeni iddiaları karşısında, yıllardır ‘yalnız kovboy’ gibi tek başına mücadele ederken. Derdini bir türlü kimselere anlatamazken.
Komşumuz İran yıllardır Rusya ve batılı devletlerin( başta Fransa olmak üzere ) desteğiyle, nükleer enerji sahibi olmak istiyor. Çalışmalarında da son aşamaya gelmiş gibi.
Öte yandan İran; ABD ve birçok AB üyesi, BM Güvenlik Konseyine üye ülke tarafından eleştirilirken. İsrail yönetici ve askeri yetkilileri tarafından sürekli tehdit edilirken.
Türkiye’de uzun zamandır barışçıl amaçlı nükleer enerji elde etmeye çalışıyor. Özellikle de günden güne büyüyen enerji açığını giderebilmek için.Bir türlü kapatamadığı dış ticaret açığını önleyebilmek için.İthalat-ihracat dengesini kurabilmek için.Ama Türkiye’nin önüne de içerde ve dışarıda bir sürü engeller çıkarılıyor.
Dünya bir taraftan ateşler içinde yanıyor. Diğer taraftan da bu inanılmaz değişiklikleri yaşıyor.
Dünya elbette değişiyor. Biz de dünya ile eşit hızda olmasa da değişiyoruz. Değişim içindeyiz. Ama görülüyor ki; birçoğumuz bunun farkında bile değiliz. Ne kaldı ki; katkıda bulunacaklar.
Hukuk devleti olma ve kalkınma mücadelesindeki ağır aksak ilerleyişimiz de belki de ondandır, Her devirde aramızdan çıkan hainler tarafından sürekli kurşunlanmamız da. Aradığımız toplumsal huzura bir türlü ulaşamayışımızda. Sıkıntı ve gözyaşlarının dinmeyişi de. Dünyadaki bu değişimlerden bizim de ülkemiz ve insanımız adına yararlanabilmemiz dileğiyle.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.