- 1011 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SULAR SELLER GİBİ ...
SU İNSAN HAKKIDIR
Hürdoğan Aydoğdu [email protected]
Küresel ısınma ne kadar kapitalizmin müzmin krizini derinleştirir bilemem ama bu krizden daha kötüsü geliyor. Şu anda yer yüzünde yaşayan hayvanların yarısına yakını yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Nedeni küresel ısınma. Hayvanların yok olması sonucunda ortaya çıkacak durum hiçbir maddi değerle ölçülemez.
Bu krizden çıkmaya çalışan kapitalizm küreyi ısıttı, susuzluk baş gösterdi onlarda suyu şişeleyip satmaya başladılar krize çare olarak.
Hani bir deyim vardı; “Ekmek elden ,su gölden.” Ekmeği bizim elimizden yiyen kapitalistler sularını da göden içiyorlardı ya, şimdi gölleri kuruttular gözlerini kuzeyin buzullarına diktiler .Onları eritip, şişeleyip satıyorlarmış. Çünkü ekmeğin yapıldığı buğdayı yetiştiren topraklar parsellenip ,parsellenip satıldı arsa diye . Üstlerine konutlarını yapıp fabrikalarını kurdular. Ekmek kıtlaştı.
Nasreddin Hoca’nın fıkrasındaki gibi bir “ Tavşanın suyunun suyu.” Olacak kadar bile su kalmadı Akşehir Gölünde. Gölün arazisini de parselleyip satacaklar göle su gelmeden ve kurbağaların gözü patlayacak. Sazlar yanıp kavrulacak susuzluktan.
Suyun azalması lazım yer yüzünde . Neden mi? Az olan malın değeri artar da ondan. Mal az olacak ki taliplileri çok olacak ve mal en yüksek fiyatı verene satılacak. Değil mi ki arz talep meselesi.
Eskiden okullarda dersini iyi çalışıp anlatabilen öğrenciler için, “Sular seller gibi anlattı, maşallah.” denirdi. Şimdi nasıl diyeceğiz. Çünkü sular hiç akmaz oldu.Tüm dereler çaylar ,ırmaklar akmaz oldu. Kimi kurudu, kimine elektrik santralı kurmak için baraj kurup akmasını engellediler. Öğrenciler yandı artık. Akmayan sular için bir deyim yok aklıma gelen ama artık onun yerine,” Nutku tutuldu maşallah , kuruyan sular gibi.” demeliyiz her halde. “Ne bu halin çocuğum; su gibi,sel gibi kurudun, sustun , otur yerine tembel herif.” Demesi
gerekir öğretmenlerin.
Hani birisi biraz işi cıvıtır, alaya alırsa ;”Sen su koyverdin artık.” diye kızmak azar değil iltifat sayılacak değil mi?
“Sen bu işin suyunu çıkarttın artık.” dediğimiz insan böbürlenecek bu övgümüze.
Ya görevini yerine getirmeyen, savsaklayanlara ve ,” Bin dereden su getirerek sudan bahaneler” ileri sürenlere ne diyeceğiz artık. Onlar kıymete binecekler. “Bulunmaz Hint kumaşı .” olacaklar.
İşine geç kalanlar artık ;”Su bulup boy abdesti alana kadar işe gelemedim.” Derse ne diyeceğiz. Yüzde doksan dokuzu Müslüman ülkede yaşamıyor muyuz? Adam haklı . Bekarları mı işe alacağız? Ya onları da şeytan aldatırsa noolacak?
Ya da ;”Evde yangın çıktı,su bulup söndüremedim. İçinde kaynanam yandı su bulup cenazesini yıkayamadık, kaldıramadık . İmam illa da su istedi boy abdesti alacakmış.Kusura kalma .” derse ne diyeceğiz işveren ve ya amir olarak.Aynı durum geç kalan öğrenciler, doktorlar, öğretmenler,bakanlar için de geçerli değil mi. O yüzden meclis çalışamasa yeri değil mi şimdi. Gördüğünüz gibi sudan gerekçelerle işe geç gelmek, gelmemek, iş üretmemek mubah artık.
Toplum olarak bu duruma o kadar hızlı ayak uydururuz ki şaşar kalırsınız vallahi.Değişim bu işte efendim.
Hani bir tekerleme var ya; “Su nerde? İnek içti. İnek nerde? Dağa kaçtı. …..”
Artık ne inekler içecek kadar suyumuz olacak, ne de yanan dağın küllerini soğutacak kadar su bulabileceğiz. Manavgat ormanları, Çanakkale Ormanları su bulunamadığından yanacak. Yerine tatil köyleri, oteller dikilecek.
“Sulu şaka yapma” demeyecek kimse kimseye . Su bulamadığımız için şakanın suyu da epeyce işimizi görür het halde bu kıtlıkta değil mi? Susuz kaldığımızda evimize sulu bir iki arkadaş çağırarak sorunumuzu çözebiliriz.”
Pişmiş aşa soğuk su katamayacağız, çünkü aşı pişirmek için de önceden suyumuzun olması gerekiyor. O sözü de değiştirsek mi artık.
Ya birisine bir şeye sulananlar da kıymete binmeyecek mi? Sulansınlar ki onların sularını toplasın bayanlar da yemeklerde, çayda, çorbada kullansınlar.Yani onlarda yaptıkları işi sulandırsınlar. Cıvımış ilişkiler moda olur böylece.
Peki provakatörler ne yapacak, ajanlar ne yapacaklar? Eskiden suyu bulandırıp epeyce balık avlıyorlar, kendilerini gizleyebiliyorlardı. Şimdi bulandıracak su bulamayacak olanlar oturup ağlasınlar kuru derelerde kendi hallerine.Suyu bulandırarak kendilerine çıkar sağlayanlar da öyle.
Hepsi neyse de su başını tutanlar işsiz kalacaklar artık Başında duracak su olmayınca ne yapacaklar. İstediklerine istedikleri kadar su akıtamayacaklar artık. Özellikle de kendi tarlaları kuruyacak sususluktan.
Artık bir araya gelince sıkılacağız , çünkü havadan bahsedeceğiz ama sudan konuşamayacağız. Oysa su da hava gibi insan hayatının, canlı yaşamının ana elemanıdır. Suyu elinden almak yaşam hakkını elinden almaktır. “ Hava bedava, su bedava.” Diyen şairimizde yalancı durumuna düşecek şimdi. Yakında havayı da satmaya başlarlarsa şaşmayın, ama neyle ölçecekler havayı satarken . Nefes nefes mi satacaklar.
Eskiden gökten bazen “Sulu sepken” yağardı , şimdi suyu kalmadığına göre sadece “sepken” i yağar her halde . Su eki konmuş adlar gibi. Mesele “Suzan, Suna, Sunay” ne olacak şimdi? “Zan, Na,Nay” Mı olacak? “Su” yu kuruduğuna göre. Ayrıca su eklenen adlara su yerine “…kıraç, …çöl, ..çorak, …bozkır” ekleri ile mi hitap edeceğiz. Ya Denizler ne olacak?
Neyse Nasreddin Hoca’yla başladık onunla bitirelim mi? Hoca artık Akşehir Gölü’ne maalesef maya çalamayacak çünkü orada da su kalmamış. Ülkemizdeki bir çok göl gibi o da kurumuş ve göl kenarında barınan Nasreddinler ülkemizden göç etmişlerdir.
Umarım susuz kalarak sizlerde bu dünyadan göç etmezsiniz de uzun sürecek gibi görünen bu duruma uyum sağlarsınız bizde görürüz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.