SEVEN YÜREĞE
Kırkıma az kaldı, artık her mevsim sonbaharın başlangıcı, belki bir kez değer gözlerim bir sevgilinin gözlerine, belki o gün, her anını bir şiir gibi ezberledigim o canım kelimelerimi sevgilinin yüreğine yazarım. Az önce odamdaki çiçekleri dolaştım sessizce, her daldan birer kurumuş yaprak aldım kendime, avucumda bekleteceğim, yalnızlığımda alıp havada çıkardığı sesi dinleyeceğim, belki kurutup cama asacağım, dışarıdaki mevsimi izlerken kendime yoldaş yapacağım. Ama o da değişecek, birgün beni bırakıp gidecek, her şey değişiyor, içimdeki benden başka, yaşam değişime uğradıkça, isteklerimiz, hedeflerimiz, aşkımız zaman içerisinde değişime uğradıkça biz insanlar birbirimizden kopmaya başlayınca aradaki görünmeyen uçurum görünmeye ve büyümeye başlıyor. Sanki gülerkan ağlıyor, nefret ederken seviyor ya da ne bileyim yaşama bağlanmak isterken kopmaya çalşıyorsun. Ah çocuk yüreğm ah, biliyorum sen de farkındasın söyledigim her şeyin, öyle degil desen de bir sevgi hayaline nasıl tutundugumun sen de farkındasın. Dışarıda etten ve kemikten oluşan bedenlerimiz görünen dünyayı yaşıyor, "seven bir yüreğe" gidemiyor tüm varlığımız, oysa bilirsin degil mi görüneni, dokunulanı yaşamak ne kadar güzeldir. Bende bilirim yaşamasam da ne kadar güzeldir bilirim, bunları düsünürken ve görüneni yasamayı en az bir çocuk kadar isterken bir sevgiliyi nasıl kıskanabilirim onun yüzünü gören yüzlerden. Bilidiğim, tanıdıgım mutlulugun gözle görüneni yasak bana, ben se seven bir yüreğe sahip bir sevgilinin yüregine, ruhuna talibim. Yaşarken, dolaşırken nice güzellikler çalsa da gözlerimi, sevgisizlerin yüregimi çalmasına izin vermedim ama içimde yaşayıp durduğum, rüyalarımda senaryolar kurduğum beni böylesine seven bir yüreğin hayalini gerçeğe uydurup duruyorum.
EYLÜL EYLÜL