DERSİN ADI: İNSAN
Evrende kullandığımız bazı kavramlar, nesneler bize çok benzer. Yani biz insanlara... İnsanın ürünü olması dolayısıyla mı bu kadar çok benzer onu bilemem...
Dersler mesela... Matematik, Türkçe, Coğrafya, Tarih...
Böyle okuyunca sıradan gelebilir fakat altını biraz deştiğimizde bize çok benzerler...
Matematik; anneye benzer. Anne öyle bir şeydir ki 2+2’nin 4 etmesi gibi doğrudur. Yöntemi ondan öğrenmezsen sonuçlar yanlış çıkar. Bir karar alacağımız da anneye danışırız çoğu zaman...Şayet anne yaptıysa kafasında sağlama, ondan aldığımız güçle veririz kararımızı...
Baba ise tarihtir. Geçmişten bahseder hep. Bizim zamanımızda şöyleydi, böyleydi der. Çoğu zaman abartır, şişirir yaşadıklarını... Mübalağa sanatı yapsa da doğrudur söyledikleri... Neden-sonuç ilişkisine bağlar olayları... Aldatırsa hanımını nedenini anlatır; tabi sonucunu da... Sonra geçmişteki büyük tecrübeleriyle yol göstericidir çoğu zaman... Geçmişteki hataları gelecekte yapmamamız için birçok örnekler verebilir...
Edebiyat; âşık bir delikanlıya benzer... Sevgilisine en güzel uyaklarla şiir yazar... Bazen serbest ölçüde eserler vererek düzene karşı koyar… Kullanmadık sanat yoktur cümlelerinde. Heyecanlıdır… Bir sözcükten birçok anlam çıkartır.
Coğrafya; genç bir kızdır. Hep keşfedilmeyi bekler. Keşfedilirse eğer çok güzel manzaralarla karşılaşır keşfeden... Kimsenin bilmediği ovalara sahip olur. Keşifçi eğer çekip giderse, bir gün bir başkası tarafından mutlaka, keşfedilir coğrafya...
Yıllarca bu dersler bize gösterilir ve her dersin başlangıcında bu kavramların, terimlerin ne işimize yarayacağı tartışılır. Bazısı kabul eder gereklikliliğini, bazısı reddeder. Ama bir gerçek var ki; bu dersler insanı anlamak için öğretilir; insana... Bunu kimi anlar, kimi anlamaz...
Yani bir konunun bölümlere ayrılması gibi ayrılmıştır, insan...
Edebiyatı iyi öğrenirsen, gelecekte iyi bir tarih olursun...
Coğrafyayı seversen, matematik piri olursun...
Sonra tarih, edebiyat, coğrafyayı sen yazarsın, sen yetiştirirsin...
Taner YAPKU