- 765 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ayrılık
ayrılık
Çok kere ağlamıştır insan, yok olmuştur, elini eteğini çekmiştir dünya işlerinden, sonra dönmüştür mecburen yaşamaya, deruni bir ayrılıktan. Dizeler dizilmiştir, bir o kadar da türküler söylenmiştir, ayrılık uğruna dökülen gözyaşlarına denk. Ama hiç kimse ölmemiştir ayrılıktan. Ama hiç kimse de yaşamamıştır gereğinden gereksiz, istemsiz bir yürek parçalayan ayrılık öncesinde, anında ve sonrasında. Şimdi ne demeli bu ayrılık üzerine? Giden mi kabahatlidir, kalan mı? Kim çözebilecek ki bu esrarı? Ayrılık esrarların en tehlikelisi… Nice yiğitleri mezara götüren, nice ay yüzlüleri, gül benizlileri solduran… Şimdi ne demeli bu ayrılık uğruna? Herkes ölmüştür bu lüzumsuz, bazen istemli, bazen istemsiz, bazen iç çekmeli, bazen kızgın bakışlı; ama hep lüzumsuz ayrılıktan. Herkes yaşamıştır, yanında, yanı başında, hatta ve hatta şah damarından daha yakın, boğazında düğümlenmiş bir ayrılığın gölgesinde…
Hadi biz ayrılmayalım desem, bilirim ki ayrılırız. Hadi ayrılalım desem, dünden hazırdır sevgili, tarihler öncesinden getirir sofraya ayrılığı; çünkü hazırdır hep, dondurulmuş; ama anında eritip kullanılmaya nazır bir acı nimeti önümüze sunmaya, tüm bedenimizi zehirlemeye… İlacı hiçbir şey olmayan hatta zaman bile olmayan reçeteyi sunar gözlerimize, yüreğimize, geçmişimize, geleceğimize, her şeyimize, her doğacak yeni günümüze. Şimdi ne demeli bu sevgili üzerine? Bu sevgili sunduklarıyla bize yar mıdır, yara mıdır? Şimdi ne demeli bu ayrılık üzerine? Bu ayrılık bize kar mıdır, kara mıdır?