- 4129 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hülya Koçyiğit: Türk Sineması’nın ve Yeşil Çam’ın Hanımefendisi
Bu yıl Almanya’nın Frankfurt kentinde 8’inci kez gerçekleştirilen Frankfurt Türk Film Festivali önceki görkemli bir gala ile başladı. Takvim yaprakları 2008 Yılı Kasım’ının üçünü gösteriyordu (3ile 9 Kasım arası) . Davetliler görkemli ve şık elbiseleriyle adeta birbirleriyle yarışırcasına defileye çıkmış mankenleri andırıyorlardı. Bu yıl ki onur ödülünün sahibi Selda Alkor, onur konuğu ise Hülya Koçyiğit’ti. Frankfurt Türk Film Festivali’nde yaklaşık 22 Türk filmi sinemaseverlerin hizmetine sunularak eğlenceli, kültür ve sanatla dolu bir hafta geçirdiler. Filimlerden iki tanesi belgesel, yirmi film ise sosyal, politik, doğal ve kültürel gelişim ve değişimleri içeren konuları işleyen filimlerdi. Filimlerin gösterilidiği iki ana merkez vardı bu yılki film festivalinde. Bunlardan birincisi Frankfurt Cinestar Metropolis ile dieğeri Alman Film Müzesi’ydi. Bu festivalin sponsorluğunu Hürriyet Gazetesi ve daha bir çok kuruluş gerçekleştirmişti. 3 Kasım Pazartesi akşamı saat 19:00 sularında gerçekleştirilen film festivali galasında Türk Sinemasının seçkin konuklarıda vardı: Selda Alkor, usta yönetmen Barış Pirhasan ve diğerleri akşama başka bir renk katıyorlardı… Ben de adaşım ve „film festivali“ organizatörlerinden olan Hüseyin Sıtkı Beyin sayesinde hayatım da ilkkez böyle bir festivalin hem açılış galasına, hemde kapanış partisine katılarak gönlümce sevinçli anlar yaşayarak bir çok yeni kafalarla da tanıştım. Aynı zamanda “Türk Sinemasında Unutulmaz Çiftler” adıyla sergilenen, resim sergisini de gezerek, Türk Sinema Tarihi’ne bir yolculuk yapmış olmanın sevincini de yaşadım kendi içimde. Arkasından da Safa Önalın „Hicran Sokağı“ adlı filmi gösterildi ve bu filmin izlenilmesinden sonar sinameseverler sorularını doğrudan Selda Alkor’a yöneltiler ve cevaplarını aldılar. Bir hafta boyunca sanatseverler, Türk Sineması’nın seçkin filimlerini izleme olanağına kavuştular. Benim bir gözlemci olarak dikkat ettiğim ve konuştuğum, yıllarca bu alana emek vermiş insanlardan duyduğum kesin kanı şuydu: Yıldan yıla artan bir ilginin film festivalini organize eden komite, “ilginin sevindirici boyutlarda geliştiğinin sevinciydi”. Ben de bir kaç sohbette bunu tersini ısbat etmeğe çalıştım ve ne kadar başarılı olduğumu bilmiyorum, ama filimleri izlemeye gelenlerin çoğunun “Türkiye’den Üniversite okumak için buraya gelen bir kesim olduğunu, istisnaların olmasına rağmen, gençlerin böyle günlere fazla rağbet etmediğini” tezini savunduğum da, konuştuğum küçük grup bile bunun gerçekten böyle olduğunu tasdik ettiler. Grupta altı kişi idik: Hilal, Ebru, Arzu, Melek, Cihan ve şu anda ismini unuttuğum bir genç. Bu küçük toplulukta Cihan’nın dışındaki herkes 20’li yaşlara kadar ya Türkiye’de yaşamış, ya da bir yüksek ögrenimini tamamladıktan sonar buraya geldikleri için kültüre elit bir açıdan yaklaştıklarından dolayı bunun gayet normal olduğu tezini savunmam herkesin ikna olmasına yetmişti.
Ayrıca ünlü yazarlarımızdan Ayla Kutlu da 8 Kasım günü kendi eserinden uyarlanan „Sen de Gitme“ Triandfilis’in gösterimine katılmak üzere, ben malesef başka bir terminden dolayi, yazarımızi yakından tanıyıp bir kitabını imzalatmamanın üzüntüsünü yaşadım bir süre… Dieǧ er sinema sanatçıları Safa Önal, ile Güven Kıraç’ın zamanında vize denen engeli aşamadıkları için filim festivaline gelemedikleri haberini, bu festivali organize eden komite üyelerinden aldım. Dieǧ er ünlü bir sanatçımız olan Fikret Hakan ise hastalıǧ ından dolayı Frankfurt’ta gelemeyeceǧ ine dair haberi sinemaseverlere üzüntülü bir şekilde iletildi.
BU FİLMLER GÖSTERİLDİ
Festival 3 Kasım’da saat 19.00’da düzenlenen törenle açılan ve aynı gün saat 21.00’de „Hicran Sokağı“, 4 Kasım‘da „Bayrampaşa – Ben fazla kalmayacağım“ filmi saat 20.00‘de, 5 Kasım’da „Ulak“ saat 18:00 ve „Suna“ saat 20.00’de, 6 Kasım’da „Janjan“, „Saklı yüzler“ ve „Mülteci“ filmleri 7 Kasım’da „İyi seneler Londra“, „Hazan mevsimi“, „Mavi Gölü Dev“ ve „Beyaz Melek“, 8 Kasım’da „Anlat İstanbul“, „Susuz Yaz“, adlı filmler izlenebilecek. 9 Kasım tarihinde ise, „O kadın“, „Barda“ filmleri Cinestar Metropolis’te gösterildi. (Alıntı, Program Broşürü) . Bazı diǧ er filimler ise „Bütün renkleriyle Türk sineması“ adıyla da Muhsin Bey, Beynelmilel, Sürü, Masumiyet, Kabadayı’nın aralarında olduğu filmler Alman Film Müzesi’nde gösterildi.
Sekiz yıldan beri süregelen film festivaline artan ilgiyi, komite üyelerinden ve organizatörlerinden olan Hüseyin Sıtkı Bey şu sözlerle dile getirdi: „Programımızda Cinestar Metropolis sinemasında gösterilecek Hicran Sokağı, Ulak, Tatil Kitabı, Saklı Yüzler ve Beyaz Melek, Suna, Bayrampaşa – Ben Fazla Kalmayacağım, Usta Beni Öldürsene, Hazan Mevsimi, Mavi Gözlü Dev, Anlat İstanbul. O Kadın, Barda ve Yaşamın Kıyısında gibi yakın zamanda çekilen filmler Türkiye’de büyük yankı uyandırdı. CineStar Metropolis yöneticileride, festivalin yıllardan beri sinemalarında düzenlendiğini hatırlatarak, ’İlgi her geçen yıl arttı. Almanlar da Türkler kadar ilgi gösteriyor. Türkleri burada ağırladığımız için mutluyuz“ dedi.
Galanın ikinci bölümünün açılış konuşmasını festival tertip komitesi adına Alman Televziyonu ZDF Moderatörü Hülya Özkan yaptı. Özkan konuşmasında 8. Frankfurt Türk Film Festivali’nin gerçekleşmesinin sevinci ve heyecanını anlatarak, Türkiye sinemasının Avrupa’ya açılması konusunda önemli bir adım olduğunu vurguladı. Özkan, bu gibi kültürel etkinliklerin geleneksel bir tarzda devam etmesini arzu ettiğini söyledi. Ardından Frankfurt kentinde bulunan Alman Film Müzesi (Deutsches Filmmuseum) adına Natascha Gikas, Frankfurt Türk Film Festivali komitesi adına Hüseyin Sıtkı, Multikültürel İlişkiler Dairesi (Amt für multikulturelle Angelegenheiten -AMKA) adına Helga Nagel, Türk Kültür Turizim Bakanlığı adına bir temsilci, Hessen Eyaletine bağlı Bilim ve Sanat Bakanlıği adına Prof. Dr. Ralph Alexander Lorz, Frankfurt Kitap Fuarı direktörü Jürgen Boos birer konuşma yaptı. Yapılan konuşmalarda günümüzün Türkiye sinemasının Avrupa’ya yansımasının önemine değinilerek, artık Avrupa kültüründe Türkiye sinemasının tanındığı ve ciddiye alındığı ifade edildi. Galada son olarak geçmişte birçok sinema filmine imza atmış 1943 Konya doğumlu Yeşilçam’ın ünlü sinema oyuncusu Selda Alkor’a onur ödülü sunuldu. Festival dolayısıyla bir çok ünlü rejisörümüzde soluǧ u Frankfurt’a kendi paylarına düşen katkılarını Türkiye’nin tanıtımı ve Türk Sineması’nın Avrupa’da tanınmasına yardımlarını sundular. Festival kapsamında gösterilecek filmler Eschersheimer Anlage 40 adresinde bulunan CineStar Metropolis sineması ve Schaumainkai 41 adresinde bulunan Alman Film Müzesi’nde izlendi. 9 Kasım’a kadar sürecek festival kapsamında „Usta Beni Öldürsene“, „Bayrampaşa - Ben Fazla Kalmayacağım’, ‘Gizli Yüz’, ‘Suna’, ‘Ulak”, ‘JanJan’, ‘Saklı Yüzler’, ‘Mülteci’, ‘Mavi Gözlü Dev: Nazım Hikmet’, ‘O Kadın’ gibi filmler yer alıyor. Hülya Koçyiğit, Zuhal Olcay, Ferhan Şensoy, Yetkin Dikinciler gibi usta oyuncuların yanı sıra Handan İpekçi, Aydın Sayman, Barış Pirhasan, Hüseyin Karabey gibi ünlü rejisörler ve Birol Güven gibi yazarlar da festival dolayısıyla sinemaseverlerle buluştular.
Hayranlarından sevgi seli
Frankfurt CineStar Metropolis’te Hülya Koçyiğit hayranlarının adeta sevgi seline uğradı. Susuz Yaz filminin oynadığı salonun önü adeta tıklım tıklım olurken, güzel yıldız hayranlarına imza isteklerini karşılayıp kendileriyle bol bol fotoğraf çektirdi. Türk Film Festivali çerçevesinde Frankfurt’a davet edilmekten mutlu olduğunu vurgulayan ünlü sanatçı film sonunda hayranlarının sorularını da samimiyetle cevaplandırdı. Bir izlecinin „İlk filminiz olan Susuz Yaz‘da kaç para kazanmıştınız? sorusuna Hülya Koçyiğit, „2 bin Lira almıştım. O zaman 15 yaşında ve tiyatro eğitimi için Ankara Konservatuvarına gidiyordum“. dedi.
Onur ödülünün 3.’sü verildi „Dizi filmlerinde niçin oynamadığı“ yolundaki soruyu da Hülya Koçyiğit, „Her dizide oynamak istemiyorum. Ancak iyi bir proje olursa rol alabilirim“ yanıtını verdi. Geçtiğimiz yıl ilk kez Fatma Girik’e verilen Frankfurt Türk Film Festivali onur ödülünün ikincisi ise festival başlangıcında Selda Alkor’a verilmişti. Ve bende ilkkez hayatımda bu yakından ve doya doya sinema ve sanat dolu günler yaşamıştım. Bu yazıyıda Hülya Koçyiǧ itle yakından tanışmanın vermiş olduǧu mutluluktan dolyı kaleme aldım. Kendim yukarıda ismi geçen filimlerden sadece beş tanesini görme şansını elde ettim. Saygılarla, sanat, barış ve huzur dolu günlerin bütün insanlıǧın evrensel deǧeri olmasını diliyorum.
15/16.11.2008, saat 00:29 da yazıya son noktayı koydum.
Hasan Hüseyin Arslan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.