- 635 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Güller Kıskanır Gülüşlerini
Cemreler düşmüş gözlerinin, gizemli, derin denizlerinde
Sevdalı düşünüşlerle yüzerim, kaybolurum enginlerinde
Alışkanlığım olursun seni sevdikçe, yer ararım yüreğinde
Güller kıskanır gülüşlerini, saklarım seni en gizlilerimde
Sıcak düşlerin gün atıştırmalarıyla çiğnerdin yaşam lokmalarını, gözlerimdeki gün ışıklarına yaslanarak. Ocakta aş kaynar, gelgitlerimizle saatler hızla akardı. Güneş sessizce terk ederdi kentlerimizi, yüreğimizin ısısı ayaza çalardı ve biz bir veda havasıyla birbirimize el sallardık. Gecenin çağrıları okunurken minarelerden perde kapanır, usulca sokulurduk özlemin yatağına. Gün ağlar; yüreğimiz kanar, gerçeğin denizlerine tertemiz ağlar atardık.
Varlığında donatılı bir kentte bütün renklerin izdüşümlerine yansır güzelliğin. Sesinin billur çeşmelerinden serin gülüşler akarken, sen dolar durmaksızın sevda testim. Kimi düşer gözlerinden yaş, kimi duyulur yedi düvelde restin, güneşler doğar sözlerinle, ay karanlığından utanır, bükülmez bir bilektir eşsiz asaletin. Sevginin ovalarında yetişir benzersiz çiçekler, asırlar geçse de gülüm, bitmez yüreğimdeki kutsal ve ölümsüz sevgin.
Kaybolmuş bir dünün raksını izlerken çoğul bekleyişlerle hırpalardık göz halkalarımızı. Ağrılarla donatılı yaşam soframızda hüzün gülümser, avuçlarımızda kalaysız kaşıklar titrerdi. Gecenin içinde avdayken yarasalar, göğsümüze konaklarken eskimiş sevdalar, yankımız gizlenirdi dağlarda, bakışlarımız sevgiyle birbirine ışıldardı uzaklarda.
Şimdi sen içimin dalgalarını aralayarak, coşkumun suskularını karalayarak uzanıyorsun yorgun göğsüme. Damarlarımdaki aleve dönüp bedenini, ruhumdaki gelgitlere dayayarak ömrünü dinle sevdalı yüreğimin gümbürtüsünü. Sessizliğin dilini kullanarak, gecenin gizlilerine sarılarak, ateşinin iksirlerini kırık bedenlere sarmalayarak kenetlen hayata. Göğsündeki çarpıntılar durulunca, bu aşk adamının da söyleyecek çok sözü olacak, unutma.
Dalga vurdukça taşa, azalır direnci özün. Damla düştükçe toprağa delinir gözleri hüznün. Can nefesle doldukça, kan dolaşır damarda düzgün. Her ağrının saati ayrıdır, avuçlarında birikmez ki sözün. Yürek dermansız bir hastadır, sevdayla beslenir, kış olsa da mevsim. Saklandıkça gerçeğinden, çıldırtan bir düş olur söyleyemediklerin. Her yaprak toprak olur bir gün, yeniden yeşermek için sayamasa da gün.
Dudağındaki kavla yaksan da denizleri, göğsündeki sularla göllere çevirsen de ovaları, yeşil bir bulut yükselir yüreğimden seni düşündükçe. Birikmiş hüzün torbalarına daldırdıkça elimi, ruhumdaki bekleyişin sabrıyla karada bile yüzdürürüm gemileri. Seni düşlerken, seninle güneşlere yürürken sevdandır rotam, sevgindir içimdeki en büyük destan, gülüşünün uzak ormanlarında ölü bir hazine gibi yatan, aşktır beni uğrunda sırılsıklam ıslatan.
Yüreğinin sihirli dalgalarından uzaklarına varınca sevda süreceğim özleminin çatlattığı dudaklarıma. Göğsündeki yeşil adalarda sana kapanacak, yorgun bedenimi kadın düşlerinle uyutacağım. Göz kapaklarıma sürdüğün aşk büyüsüyle sonsuza dek uyuyacak, lal kelimelerinin derin ninnileriyle kalacağım.
Söz düşünce gecenin ışıklarına, ürperir perde. Göz süzünce yüreği, ayna kırılır elde. Aşk sözle harlanır, söz gönülden çalınan bir sazdır, titrer kalpte, mızrap gözyaşı döker telde. Sevda yanan bir kütüktür gülüm, alev dansa kalkar, savrulur yelle. Özlem içli bir türküdür, yandıkça hüznü bırakır külde. Aşk derim, ah ederim, dilerim gülüşlerin kalır, kokunu bilmediğim güllerde.
İçi doldurulamamış nice boşluklardan süzüldükçe dünlerimiz, kırık bir anın sesini dinleriz. Oysa sesimizdir gerçek olan, nefesimizdir sevgiye dolanan ve aşktır bizi inadına yaşatan. Dünler tozlara sarılıp anılara karışan resimlerce sararken boşluğu, sen yarını düşlemezsen, umudunu yeşertmezsen, her şey boş bir slâyda dökülür. Dökülen binlerce parça sızıdır, o döküldükçe bizden çok şey götürür.
Büyük ırmakların kolları da küçülür bir gün hayata delice sarılmaktan. Kaçışımız imkânsızsa, gül boynunu büker toprağın yangınına. Her çiçek günü gelince tohumunun özünü içer, içtikçe desenlerini hayat belirler. Anlamını sorguladığımız yağmalanmış talanlarda sen olmasan, yargılar ne işe yarar. Haydi, kapa gözlerini geceye gülüm, seni özlemek bile bu yorgun yüreğe verir dünyalar.
YORUMLAR
Dalga vurdukça taşa, azalır direnci özün. Damla düştükçe toprağa delinir gözleri hüznün. Can nefesle doldukça, kan dolaşır damarda düzgün. Her ağrının saati ayrıdır, avuçlarında birikmez ki sözün. Yürek dermansız bir hastadır, sevdayla beslenir, kış olsa da mevsim. Saklandıkça gerçeğinden, çıldırtan bir düş olur söyleyemediklerin. Her yaprak toprak olur bir gün, yeniden yeşermek için sayamasa da gün.
sözcükler almış götürmüş yazınızı....başladım ve sona geldim....yüreğinize ve emeğinize sağlık....
İçi doldurulamamış nice boşluklardan süzüldükçe dünlerimiz, kırık bir anın sesini dinleriz. Oysa sesimizdir gerçek olan, nefesimizdir sevgiye dolanan ve aşktır bizi inadına yaşatan. Dünler tozlara sarılıp anılara karışan resimlerce sararken boşluğu, sen yarını düşlemezsen, umudunu yeşertmezsen, her şey boş bir slâyda dökülür. Dökülen binlerce parça sızıdır, o döküldükçe bizden çok şey götürür.
BAZEN SUSMAK GEREKİR...
AŞKIN ÖZLEME TESLİM OLAN YANINA BAKIP BAKIP YARINLARA BUĞULU RESİMLER ÇİZMEK GEREKİR Kİ BEDELİNDE BÜYÜSÜN AN/LAR....
ELBETTE TAM PUAN...
TEBİRKLER ŞAİR....
Mehtap ALTAN tarafından 11/15/2008 9:39:22 PM zamanında düzenlenmiştir.