KUTSALİYET MAKAMI!
Yaradanın kutsal bahşettiği bağışlar. Kutsal: yani mukaddes kitaplar. Yaratan ilahinin koyduğu ölçülerde belirli safhalar var. İlahi güç sahibinin ölçüleri belli. Çünkü ona o değeri veren köklü bir Millet ise, ne kadar karşı çıkılmış olunsa da bir takım inançsız Ataist zihniyetin her türlü karalamasına rağmen değerinden bir şey yitirmez. Kutsallık kimilerine göre farklı algılansa da Milletin kendi içinde geliştirip var ettiği değer ve yargıları ona bir zenginlik kazandırır.
Dünya da hiç bir Millet’te görülemez ki kadını yar edinir, Anne yapar öz bilir, İhtiyarlığında ise Nine olur eli öpülür. Bunu adına Anadolu dediğimiz o diyarların mert ve ahlakı yüce olan insanlarında görmek mümkündür.
Her ne kadar dışardan birileri ve içerden sütü bozuk hainler grubu bu tür değerleri olan bir Milleti alaşağı etmek icin var gücüyle saldırsa da, Yel kayadan bir şey koparamaz.
( Hayat’ta benim için iki şey önemli biri anam biri yar)
sözündeki esprinin temelinde Türk insanı, Ana ile Yar’i içinde yaşadığı toprak gibi aziz bilmis, namus telakki etmiştir. Kadını yani (Ana- Yar’i) vatan ile bir tutarak Türk insanına has bir sentez oluşmuştur.
Adına birilerinin TÖRE deyip yıkılması gerekli tabu olarak gördüğü Türk’ün bu yüce değerlerini yok etmek için saldırmalarının temelinde de Türk’e olan derin bir kin vardır.
Dünya Milletlerinin değer verip kendilerince Kutsallık kazandırdığı sahiplenmelere bir baktığımızda temelde Dini inançlarından kaynaklanan alışkanlıkları vardır. Yahudilerin adına kutsallık dediği bir sürü saçma sapan akla mantığa sığmayan saçmalıklar vardır. Kaldı ki hurafeliği dünya’ya ihraç eden de yahudi’nin ta kendisidir.
Bu gün Araplar’a baktığımızda İslamiyet öncesi Arap gelenek ve alışkanlıklarını bu gün dahi sürdürdüklerine şahit oluyoruz.
Bugün ki Batı dünyasının değer ve yargılarına baktığımızda Yüzyıl önce yakalamış oldukları teknoloji ve kazançlar dışında, bugün hem ahlaki, hemde dini olarak çökmüş ve hatta Millet olma kavramını bile yitirmiş olduklarını görürüz.
Batı’nın parası var diye Nasrettin Hoca hesabı sözünün geçiyor olması Batı Milletlerinin çok zeki ve ahlakça üstün olduklarını göstermez.
Hal böyle iken medeniyet dedikleri tek şey ekonomik kazanımın insana getirdiği rahatlatma sonucu sözün ve yetkinin o Milletlere gözü kapalı verilmiş olmasından kaynaklanan bir zaaf’tır. Malesef bu zaafa bir takım Türk insanı da kapıldığı için Batı hayranı şuursuz marka peşinde koşan zümreler de oluşmuştur.
Adına da Aydın, Alim dediğimiz satılmış bir takım grubun içerde var gücüyle bir Milletin var ettiği değer yargılarına saldırması, zaten şuursuz olan yeni nesli, bilinçsiz olarak Batı ahlaksızlığına hayranlık duyurmuştur. Bu hastalık Türk insanının bu gün hala en büyük zafıdır. İslam ile tanışan Türk Milleti kendine has kültürü ile, kendisini başka milletlerden ayıran özellikleri geliştirmiş ve asırlardır değerine sahip çıkmıştır.
Türk Milletinin bu özelliğini bilen dışta ecnebi, içte devşirme, Milletin sahiplendiği değerlerini elinden alarak yok etme peşindedir. Bu sinsi bir o kadarda korkunç bir plandır. Nasil ki ilahi kudretin mukaddes kitaplarına verilen değer, Milletler gözünde Kutsal sayılmışsa ki doğrudur, kutsallığa şekil verende Milletlerin geliştirdiği düşünceleridir. Adına değerler manzumesi dediğimiz kutsallık o kadar kolay elde edilebilir bir kültür değildir.
Onu köklü ve bir o kadar medeni Milletler kendi içinde geliştirebilir. Her insanın edindiği kültür ve yaptığı iş ile alakalı değerler kazanması ile gelişen bir sahiplenmeninde adıdır.
Öğretmenlik kutsal bir meslektir diyebilir bir ögretmen.
Bir Doktor da farklı düşünmeyebilir. Elbette ki taze bir saflığı usta bir sanatkar gibi işleyen, yetiştiren de ögretmen olduğuna göre, yüce ve güzel bir makam olduğundan toplumun nezdinde öğretmenlik kutsaldır.
Yine hayatının baharında evladını davul zurna ile mukaddes ocağa göndermesi Türk Milletinin gözünde bir değer olarak kutsallık kazanmıştır.
Kutsallık: bakire Meryem gibi, bir Din gibi, aziz bir su gibi, bir somun ekmek gibi, nesnesi bir avuç bez parçası olan şerefli bir bayrak gibi, öğretilen bir harfe 40 yıl köle olmak gibi, hayatının baharında toprağa verilen bir şehit gibi, bir Milletin içinde var edip geliştirdiği değerler manzumesidir.
Kaldı ki bizim için "kutsaliyet makamı" bir şereftir. Onu ancak şerefli ve mazisi temiz Milletler kendi içinde yeşertir ve geliştirir.
Şunu da bilmek gerekir ki üzerine saldırmalarının seni yok etmek istemelerinin altında yatan gerçek, kendi ezikliklerinden kaynaklanan aşağılık kompleksinden başka bir şey değildir.
Batı bu aşağılık dugusunu gizlemesini bilmiştir. Er-geç şapka düşüp kel görünecektir.
Bir başka yazıda buluşmak dileği ile Kutsal kitaba ( Kur-an’a ) havalesiniz.
Selametle..
K.Kurultay