SONBAHAR HÜZNÜ
SONBAHAR HÜZNÜ
Küçücüktü elleri… Yüreği sıcak… Sıcacık…
Duyguları sığmıyordu kalbine…
Bir sonbahar gününün solgun akşamında sessizdi kadın. İçinde bir ümit, gözlerinin derinliklerinde acı vardı. Elindeki kalemle bir şeyler karalıyordu durmadan..Gözleri dalgındı. Yaptığı şekiller gitgide kördüğüm oluyordu sanki… Çözülmeyecek bir dert yumağı çiziyordu kâğıda… Karalıyor, karalıyor, gitgide simsiyah oluyordu şekiller… Çiziyor, çizdikçe içindeki acıyı aktarmak ister gibi kocaman helezonlar karalıyordu durmadan. İçinden geçebilseydi bu helezonların. Çıkabilseydi içindeki karanlıklardan… Gözlerinden gitmiyordu gözleri… Ona sevgi sunan, ısıtan gözlerini görüyor gibiydi… Sanki, karanlık bir tünelde birdenbire doğan bir güneşti… Sevgiyi içiyordu gözlerinden.
Ya o sıcacık nefesi…
O ısıtan sözleri ne kadar uzaktı. Nasıl özlüyordu onu? Yüreğine bir kor gibi çökmüştü acı. Dayanılacak bir ıstırap değildi. Nasıl değişmişti birdenbire? Bu nasıl bir histi? Ömrünün sonbaharında bu kadar mı yakardı güneş? Ellerini kalbine bastırdı. İçinde dayanılmaz bir acı duyuyordu. Özlemi nasıl da yakıyordu? Ama eli, kolu bağlıydı.
Istırabı yüzünden okunuyordu. Çaresizlik, güzel yüzünü solgun bir çiçeğe benzetmişti. Gözlerindeki ışıltı kaybolmuş, bakışları donuklaşmıştı. Dudakları, gülümsemeyi unutmuş gibi titriyordu.
Yüreğindeki yangın tüm gücüyle kavuruyordu yüreğini… Çaresizlikle boynunu büktü. Epeydir tuttuğu gözyaşları yağmur gibi akıyordu…
Şimdi gelse, kollarıyla tüm gücüyle sarılsaydı ona… Yaralı yüreğine, o kokusunu özlediği bağrına bastırsaydı yüzünü… Öpseydi saçlarını… Hiç konuşmadan… Öylece kalsaydı saatlerce…
Neden bir duvar koymuştu aralarına? Sözleri geri dönüyordu hep… Sessiz çığlıkları kulaklarında yankılanıyordu durmadan… Ölmek istedi o an… Ne güzel olurdu hayâline sarılırken ölmek… Çektiği acılardan sessizce, yavaşça sıyrılıvermek…
İçinden yakarıyordu şimdi… Sessiz dualar döküldü dilinden… Öyle bıraktı ki kendini Yaradan’ına… Huzur; ılık bir su gibi yürüdü damarlarına. Gözlerinde şimdi daha değişik bir pırıltı vardı. Tekrar düşündü onu… Ellerini tutar gibi hissetti. Tuttuğu ellerine, yüzünü sürdü. Alnına bastırdı. Serinletebilseydi keşke yanan yüzünü… Bakışları, yanan yüreğine kar suyu gibi dolsaydı yine…
Ne olurdu?
Ne olurdu, onu duysaydı…
Hâlenur Kor 12- 11- 2008 saat:01.30